Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Beyninle beraber

İnsan beyni ortadan enine doğru ikiye bölündüğünde, küçücük bir alanda adeta sıkışmış konumda olan beyin lobu ortaya çıkar. Bu lob, insanın varoluşunda ve yaşamda kalmasında ona en çok yardımcı olan organıdır. Bu organ, insanı hayvandan ayıran en önemli özelliğidir. Bu nedenle de insanlarda diğer bütün canlılara oranla daha fazla gelişmiştir. Beynin bu bölümü düşünme, tanıma, seçme, hatırlama, unutma ve bilgilerin koordinasyonu ile kombinasyonunu gerçekleştirir. Dr. Vester, öyle diyor. Buradan anlaşılan insanın en önemli organı olduğudur. Üstten bakıldığında, beynin ortasından derin bir yarıkla ikiye ayrılmış olduğunu gözlemlemek mümkün.
Yine Dr.Vester’den kitabından özetle, biri diğerinin aynısı gibi görünen bu iki bölüm, aslında sinirsel liflerden oluşan ve “Corpus Callosum” adı verilen bir köprü ile birbirine bağlıdır. Başka bir deyişle beyin birbirinin izdüşümü gibi olan iki beyin bölümünden oluşmak durumundadır. Bu, vücudun birçok yerinde de kendini gösteren dışsal bir ikilikle eşdeğerdedir. Bu sebeple insanda iki göz, iki kulak, iki kol, iki bacak ve iki böbrek vardır. Bunlara benzer olarak beyinde de bütün hareketleri yöneten iki “hareketli” merkez bulunur. Yürümek, tutmak ve çiğnemek gibi hareketleri yönlendiren bu merkezlerin yanı sıra beyinde, kasların dokunma ve eklem yerlerinin şekil alma duyarlılıklarını yöneten iki de “duyumsal” merkez bulunmaktadır.
Yine buna benzer biçimde, iki görme ve iki işitme merkezi vardır. İnsan bedeninin sağ ve sol taraflarındaki bazı organlar ise beynin kendisine göre ters olan (diyagonal) bölümü tarafından yönetilirler.
Yine aynı doktordan özetle, beyindeki bu simetrik durumun, hep aynı biçimde kalmadığı ortaya konur. Yaş ilerledikçe büyük beyin kabuğu, beynin iki yarım küresi arasında bir iş bölümü yapmaya (geliştirmeye) başlar. İnsanlar üzerinde yapılan incelemeler, bunların yüzde 90’ında aktif konuşma merkezinin sol yarımkürede, pasif -başka bir deyişle söylenenleri alan, dinleyen- konuşma merkezinin ise sağ yarım kürede yerleşik olduğunu göstermiştir.
Beynin ana merkezi, kafanın arkasında, beynin sağ ve sol yarımküresinde yer alır. Gözlerle algılanan her şey özel sinirsel kanallardan geçerek bu merkeze gelir ve burada algılar değerlendirilip, bilinçlendirilir. Yani bakılan, göze gelen enformasyon, burada “görülür”. Görme merkezi beyinde simetrik olarak yerleşmiştir. Ama buna rağmen, görme merkezlerinin fonksiyonları ve üstlendikleri görevler incelendiğinde, burada da asimetrik bir durum göze çarpar: Soldaki merkez daha çok yazıları (kelime ve harfleri) değerlendirirken, beynin sağ yarım küresinde yer alan görme merkezi ise, figürler ve formlar (biçimler) konusunda aktif olmaktadır.
Düşünce ve bilgilerin çağrışım yoluyla birbirleriyle ilişkiye geçtikleri, kesişip birleştikleri durumda da onların yerleri kesin olarak saptanamaz. Böylece oluşan çağrışım alanları çok boyutludur ve çeşitli değişik bilgilerin bir araya gelmesi demektir. Düşünce, tasarım, plan yapma, değişik olaylar arasındaki bağlantıları görme, yeni fikirler ileri sürme ve karar verme gibi süreçler beynin çok boyutlu bir çalışması sonucunda ortaya çıkar.
İki yumruk büyüklüğündeki, katlanmış, sıkıştırılmış bir madde hissini veren beyin, yaklaşık 15 milyar hücreden meydana gelmiştir. Bu, iğne başı kadar olan bir alanda, yüzbinlerce minicik bağlantı ve işlem merkezi bulunması demektir. Yani gözle seçilmesi mümkün olmayan o sinir hücreleri, aynı anda saklama, hesaplama, veri alma, cevap verme ve programcılık görevlerini birlikte yerine getirmektedirler. On beş milyar nöronun her birinin diğerleriyle de bağlantıya girdiği düşünülecek olursa, ortaya çıkan ağın, ne denli karmaşık olduğu anlaşılır. Bu bağlantıların sayısı, on binin katları olarak tahmin edilmektedir. On beş milyar nöron, karşılıklı bağlantıları dışında, “şimdilik” bilinmeyen bir haberleşme kodu aracılığı ile birbirleriyle sürekli titreşim, etkileşim ve haberleşme halindedirler. Buradaki bilgiyi de Burgess’in bir makalesinden özetledim.
Bugün beyninizle ilgilenin. Ona müzik dinletin mesela. Pandemi ve etkileri uzun bir zaman devam edecek. Sağ kalabilenlerimizin beyine her zamankinden daha fazla ihtiyacı olacak. Hatırlatmak istedim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi