Biden’ın Dış Politikası: Amerikan İstisnacılığının Dönüşü

Biden’ın Dış Politikası: Amerikan İstisnacılığının Dönüşü
Joe Biden’ın ABD’nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi adayı olarak açıkladığı Linda Thomas-Greenfield, Salı günü Amerikan dış politikasındaki üst düzey pozisyonlardan biri için yeni bir yaklaşım sözü verdi: “Gumbo...

Joe Biden’ın ABD’nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi adayı olarak açıkladığı Linda Thomas-Greenfield, Salı günü Amerikan dış politikasındaki üst düzey pozisyonlardan biri için yeni bir yaklaşım sözü verdi: “Gumbo diplomasisi” (Gumbo, Louisiana ve Teksas’da yaşayan Cajun’lara ait meşhur bir türlü yemeği). 

Thomas-Greenfield, Cajun mutfağı paylaşma deneyimini, dışişlerindeki 35 yıllık kariyeri boyunca “kendisinin bariyerleri yıkma, insanlarla temas kurma ve karşındakini insan seviyesinde görme tarzı” olarak tanımlıyor. 

Kulağa mütevazı geliyor ama Biden’ın dış politika hevesleri hiç de öyle değil. Seçilmiş başkan, Salı günü ulusal güvenlik kabinesinin ilk altı ismini açıkladığında geleneksel ittifakları yeniden başlatıp kendi tabiriyle Amerika’nın “küresel… [ve] ahlaki liderliğini” onarma sözü verdi. 

Dış politika vesayetinden bazıları Biden’ın amaçlarını Donald Trump’ın özellikle Avrupa’da geleneksel ittifakları zora sokan “Önce Amerika” izolasyonizminin reddi ve Barack Obama döneminin statükosuna dönüş girişimi olarak yorumladı. 

Kıdemli bir Cumhuriyetçi Kongre Sekreteri 44. Başkan Obama’nın “Amerikan liderliğini yıktığını” savunurken; Biden ekibinin Trump’ın güçlü bağlar kurduğu İsrail, Suudi Arabistan, Brezilya, Polonya ve Macaristan gibi ülkeleri düşmanlaştıracağını tahmin ederek, bunun “Obama’nın üçüncü dönemi” olacağını söylüyor. 

Senato’nun İstihbarat Komitesinin Cumhuriyetçi Başkanı Marco Rubio, Biden’ın adaylarının “Amerika’nın düşüşünün kibar ve düzenli yürütücüleri” olacağı şeklinde bir tweet atarak “bizi Çin’e bağımlı bırakan ‘normale’ dönme niyetim yok” diye ekledi.

Biden, Salı günü NBC News’e verdiği bir mülakatta yönetiminin Obama Başkanlığının bir devamı olacağı fikrini ele aldı. Seçilmiş Başkan, “Bu Obama’nın üçüncü dönemi değil çünkü… Obama-Biden yönetiminde karşılaştığımızdan tamamen farklı bir dünya ile karşı karşıyayız” dedi. “Başkan Trump sahneyi değiştirdi. ‘Önce Amerika’ idi, ‘yalnız Amerika’ya dönüştü.”

Biden’ın dış politikasının sabık patronunun benimsediği yaklaşımdan farklı olacağında ısrar etmesi; Seçilmiş Başkanın, Obama’nın -bir yardımcının 2011’de “arkadan öncülük etmek” olarak tanımladığı –  yaklaşımından daha sert bir şekilde ayrışacağını düşünen dış politika uzmanlarına haklılık payı veriyor. 

ABD dış politika vesayetinden bazıları Obama’nın dünya sahnesinde çok çekingen davrandığını düşünüyor. Birliklerin çekilme emrini 2009’da verdiği Irak ve Afganistan’da miras aldığı savaşları devam ettirdi ve NATO öncülüğündeki Libya işgaline katıldı. Fakat 2012’de verdiği kimyasal silahların kullanılması halinde Suriye’ye müdahale etme sözündeki “kırmızı çizgiden” şaşmakla eleştirildi ki kendi yardımcılarından bazıları bile bunun Amerika’nın itibarını zedelemesinden korkmuştu.

Biden ekibinin Çin’e karşı daha sert, Avrupa’ya yakın ve Amerikan değerlerini savunmaya çok daha istekli olacak, daha ahlakçı ve müdahaleci bir duruş benimseyeceğini seziyorlar.

Deneyimli Washington dış politikacısı Tony Blinken Biden tarafından dışişleri bakanı adayı olarak açıklandıktan sonra halka yaptığı ilk konuşmasında dünya sahnesinde “eşit derecede mütevazı ve kendinden emin” olma ihtiyacından bahsederken aynı zamanda da Amerikan tarihini “dünya üzerindeki en iyi son umut” olarak övdü. “Dünyanın çoğu sorunu bizi etkilerken bile bizimle ilgili değil. Onları bir düğmeye basarak çözme imkânımız yok. Başkalarıyla ortaklık kurmamız gerekir” dedi.

Biden’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak seçtiği Jake Sullivan, “nükleer silahlardan terörizme kadar kalıcı tehditler karşısında tetikte” olacağını ahdetti. Ama Trump’ın çekildiği 2015 İran Nükleer Anlaşmasının tasarlanmasına yardım etmiş olan Sullivan, Biden’ın dış politika kararları ABD’deki “işçi aileleri” için verilsin diye “ulusal güvenliğimizi yeniden tahayyül etmekle” görevlendirildiğini de belirtti.

Carnegie Endowment for International Peace bünyesinde dış politika uzmanı olan Karim Sadjadpour, “Tony ve Jake hala Amerikan istisnacılığı fikrine inanıyor” dedi. Ancak Blinken ve Sullivan’ı tanıyan Sadjadpour bunların iç güdüsel olarak askeri maceracılıktan diplomasi ve gerilim düşürmeye döneceğini söyledi. Bu isimlerin Biden’ın Amerika’nın “sadece gücünün örnekliğiyle değil örnekliğinin gücüyle de liderlik yapması gerektiği” inancını paylaştığını da ekledi. 

Şimdi Dış İlişkiler Konseyi’nde bulunan eski Amerikan büyükelçisi Martin Indyk, bu ikilinin “rejim değişikliğine karşı çok temkinli” olmayı öğrendiğini ve hükümet devirme operasyonlarından uzaklaşacağını söyledi. Indyk “Bunlar sadece çok fazla deneyime sahip olan çok etkili dış politika uzmanları” dedikten sonra Biden’ın bunları işlerini yapmaya odaklanan ve “drama istemeyen” kişiler oldukları için seçtiğini de ekledi.

Kampanya sırasında Biden’ın gayrı resmi danışmanlığını yapan ve hem Obama hem de Clinton yönetimlerinde danışman olan Charles Kupchan, Biden ekibinin “son 80 yılın liberal uluslararasıcılığıyla son derece uyumlu” tavizsiz uluslararasıcılar olduğunu söyledi.

Ama Biden’ın dış politika için seçtikleriyle Seçilmiş Başkanın kendisinin ideolojik değil pragmatist olduğunu belirtti: “Ortadoğu’da oldukça bezdirici savaşlarla geçen yirmi yıldan sonra siyasi etki noktasının geri çekilmek olduğunu anlayacaklarını düşünüyorum.” Yine de bazıları için Amerika’nın “ahlaki” değerlerini ihraç etme fikri askeri güç kullanılmasa bile jeopolitiğin gerçekliklerini yanlış anlayan bir anakronizmdir. 

ABD dış politikasında daha fazla temkinlilik savunan partizan olmayan bir düşünce kuruluşu olan Quincy Institute for Responsible Statecraft Başkanı Andrew Bacevich ise “Dünyanın ahlaki lideri olmaya davet edildiğimiz anlayışı küstahça bir tavır” diyor.