Bruno’dan Sivas’a

Bütün araştırmalar, bulgulardan ve geçen yüzyıllardan sonra, bugün bile pek çok kişi için dünya, hala evrenin ruhsal merkezi; hayatın, bilincin ve akılın oluştuğu müstesna bir yerdir.
• • •
Bu inanışın insanoğlunun “her şeyin merkezi olma” şeklindeki derin saplantısından kaynaklı olduğuna şüphe yoktur. Bütün bilimsel araştırma ve incelemeler evrenin derinliklerine ulaştıkça bu gerçek iyice ortaya çıkmıştır.
• • •
Bilimin attığı her adımla, saplantılarımızdan vazgeçmek zorunda kalıyoruz. Gerçekliği ortaya koyan her yeni adım, alışılmış olana ters düştüğü andan itibaren “saçma” olarak tanımlanmıştır. Geçmiş ve saplantılı kuşaklar, yeni gelişmelere ve farklı fikirlere hep bu nedenle karşı çıkmıştır.
• • •
Giordana Bruno, güneşimizin ölçülmez bir büyüklükteki uzayın içinde yer alan sayısız yıldızdan biri olduğunu söyleyip insanoğlunun saplantılarını temelden sarmasının faturasını, odun yığınları üzerinde yakılarak ödemişti.
• • •
Aynı sarsıcı etkiyi yaratan Charles Darwin, Bruno ile aynı kaderi paylaşmamasını, muktedirlerin, başına buyruk, rahatsız edici çağdaşlarını yakmakta, Bruno çağındaki kadar istekli olmamalarına borçluydu. Bruno ile döneminin teologları ve düşünürleri arasındaki kavganın düzeyi ne kadar yüksek olursa olsun, büyük bir drama neden olan olaylar da o kadar gereksiz ve saçmaydı.
• • •
Bruno, 1576’dan beri küçük ama çok prestijli bir üniversitenin bulunduğu Helmsted’te ve Frankfurt’ta ders vermekteydi., Bu arada bir Venedikli soyludan, görüşme davet aldı. Bruno’nun neden davet edildiği bilinmiyor. Davetin ardındaki kötü niyeti çok geçmeden fark etmiş olmalı. Venedikli, etrafı sorularla, sırlarla dolu bu efsanevi adamdan kendisine büyü sanatını öğretmesini bekliyordu. Ama, Bruno kendisini bu yönden hayal kırıklığına uğratmakta gecikmeyince, soylu, Bruno’yu hiç tereddüt etmeden engizisyona ihbar etti.
• • •
Yedi yıl süren bir duruşmadan sonra devrimci düşünür 17 Şubat 1600’da Roma’da halkın gözü önünde yakıldı.
• • •
Bruno’dan yüz elli yıl sonra Immanuel Kant da evrenin sonsuz büyüklükte ve bitimsiz bir değişme, dönüşme süreci içinde, olmasını çok doğal buluyordu.
• • •
Kasabalar yıkıldı, devlerin eserleri un ufak oldu.
Göçtü çatılar, devrildi kuleler,
Kırıldı sürgülü kapılar: don tuttu sıvalar,
Yarıldı, yırtıldı, döküldü tavanlar,
Yıllara yem oldular.
The Ruin (Harabe), bilinmeyen bir 8’inci yüzyıl Sakson yazarının Roma kalıntılarına ağıtı
• • •
Bruno’nun yakılmasından yaklaşık 4 asır sonra, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin yakılmasıyla yaşanan katliamda öldürülen çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanını saygı ve sevgiyle anıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi