Çalışma hayatına ilişkin iddia: Kıdem tazminatı fonu mu geliyor?

Çalışma hayatına ilişkin iddia: Kıdem tazminatı fonu mu geliyor?
Çalışma hayatının düzenlenmesine ilişkin tasarılar gündemdeki yerini koruyor. İşveren tarafı kıdem tazminatı hesabında gün sayısının düşürülmesini, işçiler ise iş güvencesinin genişletilmesini, kıdem tazminatının...
Çalışma hayatının düzenlenmesine ilişkin tasarılar gündemdeki yerini koruyor. İşveren tarafı kıdem tazminatı hesabında gün sayısının düşürülmesini, işçiler ise iş güvencesinin genişletilmesini, kıdem tazminatının güçlendirilmesini, hakların yasa ile koruma altına alınmasını talep ediyor. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, çalışma hayatındaki kanunların birleştirileceği yönündeki açıklamasının ardından başlayan tartışmalı süreç devam ediyor. Çalışma hayatında bu birleştirmenin yanında, çalışma saatlerinin azaltılmasına yönelik bir düzenleme olabileceği de kamuoyuna yansıtılmıştı.

Ekonomim'den Mehmet Kaya'ya bilgi veren kaynaklar, arayışların her ne kadar kamuoyuna çalışma saatleri, iş kanunlarındaki maddelere yönelik yansısa da ana odağın kıdem tazminatı fonu kurulması, esnekleşme dahil geniş kapsamlı bir arayışın “zemin yoklamaları” olduğunu vurguladılar. Ekonomi yönetimi, olası bir Anayasa değişikliğini de göz önüne alarak, çalışma hayatına yönelik bazı konuların anayasaya taşınması, çalışma saatleri gibi düzenlemeler karşılığında, kıdem tazminatı fonu, esnekleşme gibi unsurları koyarak tarafları ikna etmeye çalışacağı bir zemin arıyor.

Çalışma hayatına yönelik uzun süredir düzenleme talepleri gündemdeki yerini koruyor. Yakın zamanda bu alanda geniş kapsamlı bir iyileştirme yapılmadı. Üstelik geçmişte oldukça etkin kullanılan üçlü danışma kurulu, ekonomik sosyal konsey, çalışma meclisi gibi araçlar da son dönemde pek işletilmiyor. Süreç içinde işveren kanadı esnekleşme, kıdem tazminatı hesabında gün sayısının düşürülmesi, işçi kanadı ise iş güvencesinin genişletilmesi-etkinleştirilmesi, kıdem tazminatı sisteminin güçlendirilmesi, örgütlenmenin yasayla koruma gücünün artırılmasını talepleriyle ortaya çıktı. İşçi ve işveren kanadının ortak talebi ise gelir vergisi düzenlemesi olmakla birlikte, hükümet bu talebi yerine getirmedi.

Bir pazarlık arayışı olabilir

Taraflar son dönemdeki görüşmelerde çalışma hayatına yönelik kapsamlı bir düzenlemenin zemininin oluşturulmaya çalışıldığını belirtiyor. Bunun işareti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu bünyesinde bir hazırlık olduğu yönündeki açıklamasıyla ortaya çıktı. Bunun ardından, hem işçi hem de işveren kanadından Çalışma Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile görüşmeler gerçekleşti.

Çalıştay üçlü danışma mekanizmasının dışında gerçekleşti

Tarafların ilk rahatsızlığı hazırlıkların alışılageldik üçlü danışma mekanizmasının dışında başlamış olması. Her ne kadar geçmişte çalıştaylar olsa da, bunların mevzuata, kanuna dönüşme sürecinde üçlü mekanizmanın kullanılmamış olması, üstelik çalıştaylarda herhangi bir uzlaşı arayışı olmadan sadece görüş alınmış olması tedirginliği artırdı.

Gelinen süreçte ise bu kez en zor konuların masaya konularak taraflar için bir pazarlık ortamı yaratılması ihtimalinden söz ediliyor. Taraflardan bu konuda endişe içinde olanlar olduğu gibi, olabilirliğine inananlar da bulunuyor. Zor konuların ilki kıdem tazminatı fonu oluşturulması. Geçmişte birkaç kez kamuoyuna taşınsa da hiçbir zaman, resmi bir plan, taslak ya da öneri masaya getirilmedi. Öte yandan, kıdem tazminatı fonu sorunlu bir alan olmakla birlikte, kamu için sıra dışı ve büyük bir kaynak olması nedeniyle de zamanlama olarak önem taşıyor.

Seçim sonrası gündemi olabilir

Kıdem tazminatı fonu, esnekleşme, çalışma hayatındaki işverenleri kısıtlayan bazı unsurların bir tarafa, bazı işçi haklarının Anayasa’ya taşınması, sendikal örgütlenmeye yönelik kolaylaştırma, çalışma süreleri gibi bazı unsurlarda işçi lehine düzenleme yapılması gibi unsurlar bir tarafa konularak siyasi bir girişim olabileceği vurgulanıyor.

Ancak bütün bu yaklaşımlar için şu anda siyasetin takvimine girmiş bir konu yok. Kıdem tazminatı fonu, seçim sonrasında, özellikle Anayasa değişikliği gündeme getirilirse, bu unsurların ortaya çıkarılabileceği, Anayasa değişikliğinin çok kuvvetle muhtemel referanduma gideceğinden hareketle, kitleleri ikna için işçi lehine düzenlemelerin Anayasa referandumundaki kaldıraç unsurlarından biri olarak kullanılabileceği vurgulanıyor.