Çiçek olup çevrene gülücükler saçmaya söz ver

Yalvaç Ural’ın, Mesnevi’den masal, fabl ve öyküleri büyüleyici bir dille anlattığı, “Gülendam Nenem, Rumi, Annem ve Ben” çiçek olup gülücükler saçanların kitabı. O gülücüklü çiçekleri başının üstünde taşıyanlar elbet bulunur.
Akıllı, uyuşuk ve uyanık üç balıkla nefes alıp vermeye başlıyoruz bu kitabın içinde. Uyuşuk balık için dertleniyor, balıkçıların elinden kurtulanlara seviniyoruz. Suda “Dilbilgini ile Kayıkçı”yı tanıyıp, birazdan çıkacak fırtına esnasında yüzme bilmenin ne anlama geldiğini kavrıyor, kayıkçının kulaçlarıyla kıyıya ulaşıyoruz. Zeki değil de akıllının paçasını kurtarışını aslan, kurt ve tilkiyle karşılıyoruz. Bu buluşma bizi Hoca Nasrettin’de de benzerinin olduğunu öğrendiğimiz bir başka kurgunun içine sürüklüyor. Erdoğan Oğultekin’in çizimlerinin çarpıcılığının eşliğinde ve kulağımızdaki sesle bu harika akışın peşine takılıp ilerliyoruz. Karakterler, başka hikâyelerdeki karakterlere bizi taşırken, köprüleri de önümüze koymayı ihmal etmiyor elbette ustamız Yalvaç Ural. Dövmeci, dili çözülen papağan, hasta ziyareti, berber, çalgıcı, filler padişahı, dilenci, eşekler derken bir de bakıyoruz olağanüstü bir yolculuğun sonuna gelmişiz.
Decameron* sevenler iyi bilirler; Bir hikâyeden diğer hikâyeye geçerken yani daha bir öncekinin yankısı içimizde sürerken yenisi eklenir rafına özenle yerleştirmeye çabaladığımız koleksiyonumuza. Yalvaç Ural, işte böyle bir zenginlikle karşı karşıya bırakıyor bizleri. Yazıldıkları benzer dönemleri de hesaba katarsak, bu eserler yüzümüze kendilerine has güzelliklerini de yerleştiriyorlar. Üstelik yarattıkları kalıcı yansımaları ve pırıltıları da eklemeyi ihmal etmiyorlar.
Yalvaç Ural’ın Mesnevi’den masal, fabl ve öyküleri büyüleyici bir dille anlattığı “Gülendam Nenem, Rumi, Annem ve Ben” çiçek olup gülücükler saçanların kitabı. O gülücüklü çiçekleri başının üstünde taşıyanlar elbet bulunur. Siz de onlardan biri oluyorsunuz bu etkileyici kitabı okuyunca.
Duyduğunuz her masal her öykü her fabl sizi nerelere getirip götürdü diye düşünmeye başlıyorsunuz. Ne unutulmaz ve ne inanılmaz bir yolculuk bu. Hayatınız, yaptıklarınız, yapamadıklarınız, hatalarınız, sevdikleriniz, başarılarınız, başarısızlıklarınız, okuduklarınız, izledikleriniz, dinledikleriniz derken kendinizi tartarak ne kadar uzun bir yoldan geldiğinizi anlıyorsunuz. Koleksiyonunuzun nadide parçalarını koyduğunuz raflara dönüp dönüp bakıyorsunuz hayranlıkla. Bir de Yalvaç Ural’ın kulağınızdan hiç eksik olmayan sesini düşünüyorsunuz. Yolculuğuna çocuk yaşta başlamış, bu dünyayı dinlemiş, üstelik dinlediklerini küpe olarak takmış kulağına. Yetmemiş dinledikleri. Dalmış kitapların içine, incelemiş, araştırmış, okuduklarını sınıflandırmış, çalışmış, çabalamış yıllarca. Damıtmış okurları için. Damıtmakla da kalmamış, bambaşka bir dile dönüştürüp sevimli bir bilge tonuyla bizlere anlatmış.
Mevlâna’nın şu sözlerine, Ural’ın kitabını ithaf ettiği annesi Feride Ural’ın öğüdüne takılıyor aklım:
“Yavrum, sen çiçek olup çevrene gülücükler saçmaya söz ver
Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur.”
Bu sözleri elimi attığımda bulabileceğim, en öndeki raflardan birine yerleştiriyorum hemen.
Tüm dünyanın çaresizliğin pençesinde kıvrandığı bir dönemde yayımlıyor bu kitabını Yalvaç Ural. “Ağırbaşlı Bilge” olarak tanımladığı Rumi’nin mizah gözüyle de yaşama bakışını ve muzip yanını görmemizi istiyor. Seçkileri kitabına taşıdığından, Mesnevi’de, “Mektuplar”da, “Konuşmalar”da, Fihi Ma Fih’teki mektup ve öğütlerde, Divan-ı Kebir’deki şiir ve rubailerde gezindiğinden söz ediyor.
Ural’ın masasında neler olduğunu, Gülendam Nene’yle başlayan bir çalışmanın ne büyük bir özveriyle bize ulaştığını düşününce bu kitabın yolculuğuna şapka çıkarmak gerekiyor. Yüreklerimize ve yüzlerimize eklediği hoş çizgiler de ustamızın başarılarından biri elbette.
İyi ki varsın Yalvaç Ural. Çiçek olup gülücükler saçıyor, sana verilen öğüdün ötesine ulaşıp başkalarına da kendi güzelim gülücüklerini bulaştırıyorsun. Seni tanımak, seni okumak, seni dinlemek çok büyük şans.
*Decameron, Govanni Boccaccio tarafından yazılan kitap.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Görkem Yeltan Arşivi