İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

Oksijenden tasarruf olmaz!

Oluşumundan itibaren yaklaşık 1,5 milyar yıl boyunca Dünyada oksijen yoktu.
Dünya atmosferi, önce hızla çoğalan siyanobakteriler tarafından yakıcı bir oksijene boğuldu.
Sonra oksijen bundan 540 milyon yıl önce, bugün bize yaşam olanağı sağlayan %21’lik düzeylere indi.
Daha doğrusu, biz o düzeylere inmiş bir oksijen atmosferinde evrilme şansı bulabildik.


· · ·
Şimdi her gün, hiç zorlanmadan, 12 bin litresini ciğerlerimize çektiğimiz havanın yaklaşık beşte biri oksijen, beşte dördü azot ve kalanı su buharı, argon ve karbondioksit gibi gazlardan oluşuyor.
· · ·
Dünyanın, bize haber vermeden değiştirme hakkına sahip olduğu bu değerli ve yaşamsal atmosfer, aslında o kadar nazik ve kırılgan, o kadar ince ki, onu: “Okullarda kullandığımız küresel atlasların, vernik tabakasının, küreye oranı kadar!” diye tanımlıyordu, Carl Sagan.
· · ·
Bırakın bu incecik atmosferin dışını, dağların 5000 metre yüksekliğinde bile solunum hızımız iki katına çıkıyor, hareket kabiliyetimiz yavaşlıyor, beyin, akciğer ödemi ve ani ölüm riski ile yüzyüze geliyoruz!
Neden?
Çünkü basıncı düşen havada, soluduğumuz oksijen yarı yarıya azalıyor da ondan!
· · ·
Peki bu oksijen denilen molekül nereden geliyor?
Yüzde sekseni dünya denizlerindeki yosunlardan, yüzde yirmisi de bu günlerde cayır cayır yanan karasal bitkilerden…
· · ·
Dünyadaki bütün ağaçları yakarsak sadece odun kaybetmeyiz!
Havadaki oksijenin de hatırı sayılır bir miktarını; yüzde yirmisini kaybederiz!
Üstelik Dünya umarsızca dönmeye devam ederken, ‘oksijen klimalı’ izole evlerde yaşamaya adapte olamadan, şaşılacak bir hızla bu alemdeki biricik hayatımızı da kaybederiz!
· · ·
En azından hatırı sayılır bir süre daha yüzde yirmi birlerde var olmaya devam edecek olan atmosferdeki oksijen, dünyanın en hayati ve en ortak malıdır.
Amazon ormanları yanarsa bizim oksijenimiz azalır. Bizim ormanlarımız yanarsa Brezilya’nın oksijeni azalır!
Çünkü sınır devriyeleri, dikenli teller, gözetleme kuleleri; oksijeni azalmış havanın elini kolunu sallayarak, istediği ülke semalarında dolaşmasına mani olamazlar!
· · ·
Bu nedenle orman yangını hangi ülkede olursa olsun, sadece komşularının değil, diğer tüm ülkelerin o yangını söndürmeye çalışma zorunluluğu vardır!
Bu konuda “itibar” kelimesi bir safsatadan ve cehaletten ibarettir!
· · ·
Havanın ağırlığını bulan Toriçelli, “Biz havadan oluşan bir okyanusun en dibinde yaşıyoruz” demişti…
Çünkü orada yaşamaya mecburuz!
Yaşamamız için gereken miktarda oksijen, en dibinde var!
Ve o herkesin oksijeni!

Uluslararası yardımı neden istemiyoruz?

Çünkü istersek, misal bizi kıskanan Almanya’dan, başkanına “manyak” dediğimiz Fransa’dan yardım gelecek, İtalya’dan, İspanya’dan, Rusya’dan, hele hele Yunanistan’dan yardım gelecek!
Hatta belki portakal bıçakladığımız Hollanda’dan, veya Gezi’yi destekleyen İngiltere’den yardım gelecek.
Bu dış güçler, gelip, yüzde otuzbeşlik Cumhur İttifakı seçmeninin gözü önünde yanan ormanlarımızı söndürecekler!
· · ·
İyi de, en fazla bir buçuk yıl içinde bir erken seçim var.
İşler hiç yolunda değil!
Dış güçler bizi kurtarmaya kalkarsa, biz hangi dış güçlere efelenip, “Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız…” Filan diye ‘Rabia’ diskurunu sayacağız?
· · ·
Hayır, uzaydan muzaydan bir yeni ”dış güç” buldunuz; misal, bir ‘Sith Lordu Darth Vader’i bunların yerine ikame ettiniz de biz mi hayır dedik?

İstikrar!

Bir ekonomik kriz patlıyor,
Bir işsizlik patlıyor,
Bir mafya soslu yolsuzluk patlıyor,
Bir sınır ötesi krizi patlıyor
Bir mülteci sorunu patlıyor
Bir pandemi patlıyor,
Bir sel patlıyor,
Bir yangın patlıyor…
Patlıyor oğlu patlıyor!
Her patlama bizi biraz daha aşağı çekiyor!
· · ·
Hepsinde ortak nokta; yönetememek!
Hiç biri yönetilemiyor!
Ama 20 yıllık yönetemeyenler, yönetememekte ısrar ediyor!
Bu istikrara şapka çıkartılır!

İki resim

Manavgat’ın bir yanında, HAYTAP, sahra hastanesi kuruyor. Yangında göbeği yanmış, gözleri kör olmuş bir keçiye ağızdan şırınga ile su veriyor, acısını azaltmak için ağrı kesici serum vererek onun hayata tutunmasını sağlamaya çalışıyor; Manavgat’ın diğer bir yanında önde imam, arkada cemaat yağmur duası yapıyor, lüle lüle saçları, canlı bakışları ile bir başka keçi yağmur yağsın diye dua sonrası kurban ediliyor.
· · ·
Bir düşün bakalım!
Senin inandığın tanrı, bu iki tablodan birini seçerek yağmur yağdıracak ise hangisini esas alır.
· · ·
İlahiyatçı İhsan Eliaçık, kurban’ın Kur’an’da yer almadığını, hatta gelecekte gerçek Müslümanın vejeteryan olacağını iddia ediyor.
Yorum sizin!

Bakan İstifa edip etmediğini araştıracak

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sosyal medyada çıkan, istifa ettiği yolundaki iddialara yanıt verdi.
“Telaşa gerek yok! İlgili bakan yardımcısı arkadaşlarıma gereken talimatları verdim. Konuyu derinlemesine araştıracaklar. Birkaç gün içinde istifa edip etmediğim konusunda bir kanaat hasıl olur. Ben de buradan size açıklarım!” dedi.

Enflasyon artıyor dedi işinden oldu

TÜİK enflasyon araştırma şubesi uzmanlarından Rahvan Pergel, genel müdürlüğe sunduğu raporda “Enflasyon artıyor” ifadesini kullanması üzerine açığa alındı.
Konu ile ilgili açıklama yapan Şube Başkanı Şuayip İşkilli, “Kurum içi eğitimlerde belirttik. Enflasyon artıyor, enflasyon yükseliyor, enflasyon canavarı geri geldi, enflasyon kontrol edilemiyor, gibi ifadeler kesinlikle kullanılmayacak! Bunda ısrar edenlere kim olursa olsun acımayız!” dedi. Bu açıklamanın ardından Başkanlık, Şuayip İşkilli’yi de açığa aldı.

Cumhurbaşkanlığından demlenmiş çay alımı yapılacak

Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Müdürlüğü, Resmi Gazete’de yayınlanan ihale ilanı ile 2022 yılı bütçesinden demlenmiş çay alımı yapacağını açıkladı.
Şartnameye göre, alınacak çaylar, kendinden ısıtmalı organik sızdırmaz demliklerde sıvı halde yer alacak olup, organik poşeti ile otobüsten fırlatıldığında, hareket sensörü vasıtasıyla otomatik olarak ısınma moduna geçecek şekilde tasarlanmış olacak. Böylece vatandaşın, bir yandan seçim konuşmasını dinlerken bir yandan çayını anında, sıcak sıcak içmesi sağlanacak.
Beştepe kaynaklarından sızan duyumlara göre Sayın Cumhurbaşkanını bu projeye Mustafa Varank ve Bekir Pakdemirli’nin ikna ettiği, ancak henüz ihaleye hiç bir firmanın başvuru yapmadığı bildiriliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi