Cumartesi Anneleri 980. haftasında ‘Güçlükonak Katliamı’ için adalet istedi

Cumartesi Anneleri 980. haftasında ‘Güçlükonak Katliamı’ için adalet istedi
Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıplarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması için adalet talebiyle 980'inci kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. 980. haftasında, 28 yıl önce gözaltına alınan 11 kişinin bir...
Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıplarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması için adalet talebiyle 980'inci kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. 980. haftasında, 28 yıl önce gözaltına alınan 11 kişinin bir minibüs içerisinde kurşunlanıp, yakılmasıyla sonuçlanan Güçlükonak Katliamı için adalet istedi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana İstanbul Taksim'deki Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları, 980'inci haftada basın açıklaması yaptı. Cumartesi Anneleri/İnsanları, adalet arayışlarının 928. haftasında 15 Ocak 1996’da bir minibüs içerisinde bulunan 11 köylünün kurşunlanıp daha sonra yakıldığı Güçlükonak Katliamı için adalet istedi.

980 haftadır haykırdıklarını belirten Cumartesi Anneleri/İnsanları, ''Yüzlerce insanın gözaltında kaybedildiği bu topraklarda hiçbir fail ve sorumlu cezalandırılmadı. İnkâr ve cezasızlık siyaseti, kayıplarımıza ve adalete ulaşmamızı imkânsız kıldı.'' dedi.

Her cumartesi günü Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelerek toplumsal hafızada yer almaya çalışan için Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın basın açıklaması şöyle;

''980. haftamızda, 28 yıl önce gözaltına alınan 11 kişinin bir minibüs içerisinde kurşunlanıp, yakılmasıyla sonuçlanan Güçlükonak Katliamı için adalet istiyoruz.

Devletin resmi kayıtlarına da geçen Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu’nun raporuna göre;

1996 yılının 10-12 Ocak tarihleri arasında askerler, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın düzenledi. Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç’u gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar Taşkonak Jandarma Taburu’na götürüldü. Köylüler burada ağır işkence sonucunda öldürüldü.

15 Ocak 1996 tarihinde de Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner'i arayan jandarma, gözaltında tutulanları serbest bırakacaklarını, onları almak için tabura bir minibüs göndermelerini istedi. Durumdan şüphelenen Öner, sürücüyü yalnız göndermek istemedi. Korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz ve Lokman Özdemir’i de yanına alarak Ramazan Nas’ın kullandığı 56 AH 320 plakalı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburu’na gitti.

Tabura gelen korucular da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı, başlarına da çuval geçirildi. Ramazan Nas'ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol askerler tarafından trafiğe kapatıldı.

Minibüs bir noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Ardından minibüs önce silahla tarandı. Atılan roketler sonucu minibüsün içindeki 10 kişinin bedeni kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan sürücü de taranarak öldürüldü. Adeta kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi. Üzerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü.

Olayı araştırmak üzere, Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu bir heyetle olay yerine gitti. Heyetin ulaştığı bilgi ve tanıklıklar resmi açıklamalar ile tümüyle çelişiyordu.

Heyet ulaştığı bütün bilgi, bulgu ve belgeler ışığında kamuoyuna, “Bu katliamı devlet güçleri yapmıştır” açıklamasında bulundu ve raporlarıyla birlikte Diyarbakır DGM, Olağanüstü Hâl Bölge Valiliği ve Genelkurmay'a başvurdu. Savcılıklara suç duyurusunda bulundu. Ancak yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan davada ise Türkiye, etkin soruşturma yükümlülüğünü ve ailelerin ulusal bir merci önünde etkili bir yola başvurma haklarını ihlal ettiği için mahkûm oldu. (Başvuru no:33420/96 ve 36206/97)

980. haftamızda adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz: Dönemin Devlet Bakanı Adnan Ekmen ve dönemin Şırnak İl Jandarma Merkez Bölük Komutanı Yüzbaşı Özcan Tozlu’nun devlet bağlantısına işaret ettiği Güçlükonak Katliamı’nda yaşananlar konusunda sorumluluk almanızı talep ediyoruz. Bu katliamın detaylarını açığa çıkartarak, faillerin üzerindeki cezasızlığı sona erdirerek, adaletin sağlanması görevinizi yerine getirin. Kayıp yakınlarının adalet ve dürüstlük beklentilerine cevap vermek için gerekli adımları atın.

Kaç yıl geçerse geçsin Güçlükonak Katliamında katledilen 11 insanımız için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.''

[video width="1280" height="720" mp4="https://www.gazetepencere.com/wp-content/uploads/2024/01/Ecx59IxtNGE5cRoI.mp4"][/video]

 

TIKLAYIN I Cumartesi Anneleri, kendisinden 29 yıldır haber alınamayan İsmail Bahçeci’nin akıbetini sordu

TIKLAYIN I Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 977. haftasında İhsan Haran için adalet istedi

TIKLAYIN I Cumartesi Anneleri’nin Süleyman Soylu davası 5 yıl sonra Meclis’e geldi

TIKLAYIN I Galatasaray Meydanı’nda İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın akıbeti soruldu

TIKLAYIN I Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’nda: Taşkaya’nın akıbeti soruldu