Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

Değişim damakta başlar!

Geçen ay kredi kartımın patlaması üzerine banka kapıya dayandı. Elbette mecazi manada... Zira bu sıralar ne belli bir adresim, ne de dayanılacak somut bir kapım vardı. Derhal bir şeyler yapmalı, ekonomimi en ileri seviyelere getirmeliydim. “İşten artmaz, dişten artar” derdi eskiler... İşte pratik çözüm: Damak tadımı değiştirecektim!

Babamın hediye ettiği son rakı bir süre önce tükenmişti. Hayatımdaki devrime buradan başlayabilirdim. Her gece kebaplar, salatalar, mezeler... Zaten bezmiştim! O sırada gözüm dede yadigârı içki koleksiyonuna ilişti. Cheri-Suisse ve Amaretto’nun ne olduğunu bilmiyordum. Ama pekala şu 40 yıllık Porto Calem’i deneyebilirdim. Mantar bir hamlede parçalanmış, içeri dağılmıştı ama olsun... Çay süzgeciyle kadehe alıp tadına baktım. Hmmm... Pek hoş, bal adeta!.. İyi de bunun yanında ne yiyecektim?

İDEAL MEZE: ÇUBUK KRAKER!..

Cevabı ertesi gün açtığım soluk pembe renkli İspanyol şarabında buldum. Porto Calem ile karıştırınca ekşi ile tatlı buluşuyor, adeta İber Yarımadası’nın yaz esintilerini sofraya taşıyordu. Böyle bir sentezin yanında Trakya kaşarı olmazdı ki... Fındık, ceviz, tuzlu fıstık? I ıh... Dişin arasına kaçar. Kuru et, füme sosis?.. Asla... Pastırma mı? Iyyy, kokuyor! Birazdan aradığım ideal besini mutfakta, kuru gıda rafında bulacaktım: İndirimde aldığım çubuk kraker!.. Damak tadımı değiştirmeyi başarmıştım!

Artık yürüyüş maksatlı markete gittiğimde bir ramazan pidesi ile bir paket çubuk krakere 11,75 ödüyor, böylece kartımı idareli kullanmış oluyordum. Mutfak masrafım aylık 352,5 liraya düşmüştü. Eh, eşek değilim ya. O kadarını da ödeyebiliyordum!

İNGİLTERE’DE FİYATLAR UÇTU!

Mamafih yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle herkesi kıskandıran bir ülkede yaşıyor, kıymetini bilmiyorduk. Aynı günlerde Batı basınına düşen bir haber bunun kanıtıydı. İngiltere’de gıda enflasyonu son 45 yılın en hızlı yükselişini gösteriyor, yüzde 18’lere çıkıyordu.

Pahalılıktan en çok süt ve süt ürünleri nasibini almıştı. Örnek mi? Aldi’de mozzarellanın kilosu 5,5 paunt (132 lira), Yunan beyaz peyniri feta 4 paunt, yani 96 liraydı. Uçmuş sahi... Sütün litresi 70 peni, yani 17 lira civarıydı. Peki kıyma? Tavuk, domuz, dana... Fark etmiyor. Hepsinin kilosu 5 paundaydı (120 lira).

Ve zam şampiyonu yumurta... Yaklaşan paskalya öncesi infiale yol açmıştı! Olur şey değil... Çocuklar bu mübarek günde yumurta yerine patates mi boyayacaktı?! The Guardian’da konuyu tiye alan Joel Snape, bedava diye sokaktan taş toplayıp ailece boyamayı düşündüklerini söylüyordu. Alternatif olarak lahana da ekonomik olabilirdi. Haa, yumurta fiyatı mı? Aldi’de adedi 3 lira, yani 13 peniydi.

EV SAHİPLERİ İLE “BİRLİKTEN BEREKETE”...

Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) verileri de ülkedeki yetişkinlerin yüzde 60’ının ucuz ürünlere yöneldiğini belirtiyordu. Koskoca Birleşik Krallık... “Damak tadını değiştiriyordu”!

Para birimi bizden tam 24 kat değerli bir ülkenin düştüğü hallere bakın!

Aynı hafta Almanya, “çocuk fakirliği”ni konuşuyordu. Tek çocuklu boşanmış bir anne / babanın yoksulluk eşiği 1500, evli ve iki çocuklu çiftinki 2400 avro olarak açıklanmıştı. Bu durumda asgari ücretle çalışan bir ebeveyn... Yavrusuna nasıl iyi bir bakım sağlayacaktı?

Biz ise “birlikten berekete” dönemi yaşıyorduk. İşte Kadıköy’de zam istemek için kiracısını ziyarete giden ev sahibi... Yumruk ve tekmelerini konuşturuyor, “Türkiye yüzyılı”nı kutluyordu. Bir diğeri... Kadın kiracısının hanesine girmiş, buzdolabında bulduğu kavanozları yere fırlatıyordu. Hem belki artık “barınma alışkanlıkları”mızı da değiştirme zamanıydı. Herkes boş bulduğu konuta girip geceyi geçirse mesela?.. Hem elektrik ve doğalgaz da bedavaydı. Adeta Kim Ki-duk’un “Bin-jip”i... Neticede ev sahipleri “en asil duygunun insanı”ydı.

ÇİLLER İLE “LOS ENFLASYONOS”

Tam 30 yıl önce bu hafta, Nokta dergisi “Bıktıran Şarkı: Los Enflasyonos” kapağıyla çıkmıştı. DYP-SHP koalisyonu iktidarda, ülkedeki pahalılık Arjantin ve Brezilya’yı solluyordu. Ve ekonomi Tansu Çiller’e teslim edilmiş, Türkiye önce 5 Nisan kararlarına, oradan da Ecevit’e yazar kasa fırlatılan sürece hızla ilerliyordu.

Ne çok şey değişmiş o günden beri... “Los Enflasyonos” çok gerilerde kaldı. Artık yerli ve milli TOGG konuşuluyor. Bugün pek bir şey fırlatmaya da gerek yok gözaltına alınmak için... Enflasyonla ilgili esprili “sticker”lar üretmek yetiyor. DSP, Tansu Çiller ve Hüda Par desteğiyle “koalisyonlar devri”ne son veren Cumhur İttifakı’nın her soruna anında çözümü var. İspir fasulyesi 134 lira 95 kuruş mu? Zaten gaz yapıyor! Soğan kıtlığı?.. “Mevsimsel”... Çok da takmamak gerekiyor. Sokakta lahmacun 30, dörtte üçü su olan çay 10 lira mı? İçmeyiverin siz de!.. Zaten çay sindirime iyi gelmiyor. Hem baksanıza, “bütün mekânlar dolu. Millette para var ki herkes geziyor”! Şekerlemenin kilosu 99,90 mı?.. Belki de Rabbim bu bayram sevdiklerimize çubuk kraker götürmemizi istiyor!

Ben mesela... Bu akşam bir hovardalık yapıp makarna haşlayacağım. Yanında da Endonezya likörü Pisang Ambon’la!.. Görüldüğü gibi bütün büyük değişimler damakta başlıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi