DEPREM SONRASI HATAY PLANI

DEPREM SONRASI HATAY PLANI
Avrupa’da ortalama bir ülke büyüklüğünde bir coğrafyayı sarsan, 13 milyon insanı derinden etkileyen böylesine büyük bir depremin ‘sosyal hayata’ artçı etkisinin olması kaçınılmazdı. Bunlardan biri de göç gerçeği....

Avrupa’da ortalama bir ülke büyüklüğünde bir coğrafyayı sarsan, 13 milyon insanı derinden etkileyen böylesine büyük bir depremin ‘sosyal hayata’ artçı etkisinin olması kaçınılmazdı. Bunlardan biri de göç gerçeği. Özellikle Hatay’da yaşanacak göç ve sonrasına ilişkin senaryolar, MİT Başkanı Hakan Fidan tarafından da ciddiye alınmış olmalı ki bu bölgeye sessiz bir ziyaret yaptı. Proje, Hataylıları, stratejik önemi olan Hatay’da tutmak…

Siyasilerin son günlerde en az seçim kadar konuştuğu konulardan biri göç. Yapılan ilk analizlere göre, 10 ildeki toplam 13 milyon vatandaştan 5 milyonu farklı illere göç etti. Geçici göçün, kalıcı olma olasılığıyla ilgili değerlendirmeler yapılmaya başladı. İddiaya göre, Ankara, Mersin ve Antalya depremden sonra en çok göç alacak iller. Hatta Ankara’nın çift taraflı göç alacağı, İstanbulluların da tercihleri arasında bulunduğu analiz ediliyor. Tabii bunun kiralara ve ev fiyatlarına etkisi ayrı bir yazı konusu.

Yapılan ilk değerlendirmeler, bu tür zorunlu göçlerde, vatandaşların yüzde 20 ile 30’unun geri dönmediği yönünde. Bu nedenle komşu illerin belediye başkanları, kamuoyuna açık çağrı yaparak hükümetin göç alma potansiyeli olan illere özel projelerle rehabilitasyon desteği vermesi, konut yapımından, imara kadar birçok konuda özel bütçe ayırması gerektiğini dile getirdiler. Örneğin, an itibariyle 500 bin depremzedenin bulunduğu Mersin’de yarısına yakının kalmasından söz ediliyor.

Bütün bunlar konunun sosyal rehabilitasyon ve yaraların sarılması boyutu. Ancak devlet için başka öncelikler de bulunuyor. Özellikle Hatay’da yaşanan büyük yıkım ve müdahalenin gecikmesine ilişkin sert eleştiriler sürerken, bu kent başka bir açıdan değerlendiriliyor. Hatay’ın bulunduğu coğrafya hem tarihi geçmişi hem de demografik yapısı yüzünden Suriye ile Türkiye arasındaki tampon bölge olma özelliğini kaybetmesinden korkuluyor. Bu bölgeden Hataylıların göç edip, coğrafyanın Suriyelilere kalacağına ilişkin deprem dedikoduları, Ankara’yı harekete geçirdi.

Depremin ikinci haftasında, MİT Başkanı Hakan Fidan, Hatay’a gitti. Bölgenin ileri gelenleri ve milletvekilleriyle görüşmeler yaptı. Konu her ne kadar Hatay’ın imarı ve yeniden ayağa kalkması olsa da öğrendiğimize göre, şehrin ileri gelenleriyle, kentin yeniden canlandırılması, gidenlerin yeniden evlerine ve topraklarına dönmesi konuşulmuş. Hatay yerlilerinin bu konuda hassas olduğu da belirtiliyor. Görüşme yapılan birçok kişinin, kentin yeniden imar edilmesi, her türlü etnik kökenin sorunsuz ve sevgiyle kucaklandığı bir kente yeniden dönüştürülmesi için duyarlılık gösterdiği aktarılıyor.

Kentteki hassas dengenin korunması için uğraşıldığı dile getiriliyor. Bölgede, “Topraklarınızı, şehrinizi kimselere bırakmayın” başlıklı bir kampanyanın sessiz ve derinden yürütüldüğünü belirtelim. Stratejik önemi nedeniyle bu tür planlar yapılabilir. Ancak, depremden hemen sonra Ankara’yı yanlarında hissedemeyen Hataylılar, konu dış politika olunca hatırlanmak istemiyorlar.

Bölgeyi ilgilendiren başka bir konu ise Suriyeliler. Suriyeli göçmenlerin geri dönmeye başladığı şeklindeki propaganda da inandırıcı bulunmuyor. Zira 5 milyona ulaşan Suriyelilerin 20 binin sınırdan geçiş yapması tek başına yeterli değil. İktidarın, seçim döneminde bunu kullanmaya hazırlandığını unutmamak gerekir. Her hafta 300-500 kişinin dönüş yaptığı haberlerine hazırlıklı olun… Hükümetin önümüzdeki günlerde Moskova’da yapılması planlanan üçlü toplantıdan göçmenlerin geri dönüşü konusunda ‘umutlandığını’ da son bir not olarak iletelim…