Avrupa, 14 Mayıs sonrasına hazırlanıyor

Avrupa, 14 Mayıs sonrasına hazırlanıyor
Avrupa'nın önde gelen düşünce kuruluşları ve Türkiye uzmanları, yirmi yıldır Tayyip Erdoğan'la yaşamaya alışmış Avrupa devletlerini Ankara'da iktidar değişikliği senaryosuna hazırlanmaları konusunda uyarmaya başladı.DW...

Avrupa'nın önde gelen düşünce kuruluşları ve Türkiye uzmanları, yirmi yıldır Tayyip Erdoğan'la yaşamaya alışmış Avrupa devletlerini Ankara'da iktidar değişikliği senaryosuna hazırlanmaları konusunda uyarmaya başladı.

DW Türkçe’nin haberine göre, Avrupalı düşünce kuruluşları, seçimler öncesi kendilerini iki temel eksende sorguluyor. Birincisi, seçimlerde hile riski. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ile Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'deki seçimleri de yakından izliyor. Bu iki kurumun 14 Mayıs'taki seçimleri de kalabalık bir heyet gözlemlemesi bekleniyor. Seçim sonrası AGİT ve AKPM'nin gözlemleri doğrultusunda 15 Mayıs'ta Ankara'da yapacağı açıklama da Avrupa için referans oluşturacak.

ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GİTMESİ BEKLENMİYOR

Kanada merkezli muhafazakâr eğilimli Thomas More Enstitüsü de Erdoğan'ın seçimi kazanamaması halinde 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi senaryosunun tekrarlanabileceği düşüncesinde. Enstitüye göre Erdoğan’nın, yenilgiyi hissetse de kimse elini kolunu sallayarak gitmesini beklemiyor. AKP-MHP ittifakının parlamentoda çoğunluğu elde etme şansını yüksek görmeyen Enstitü, buna rağmen Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilme şansının olduğu, ancak kazanırsa "Erdoğan sistemi" sayesinde kazanacağı yorumunda bulunuyor.

AB ZOR KARARLAR ALMAK ZORUNDA KALABİLİR

Seçimlerde düzensizlik kaygısı düşünce kuruluşu Alman Marshall Fund (GMF) tarafından kaleme alınan bir analizde de işlendi. Ancak GMF, "Seçim sonuçları ne olursa olsun Türk siyasi sınıfı ve Türk toplumunun direnç gösterdiği" ve "Batı'da birçok kişinin Türk demokrasisi üzerine çizgi çekmesi veya çekmeye hazırlanması için henüz erken olduğu" kanısında. Paris merkezli Fransız Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü (IRIS), AKP ve Erdoğan'ın "2002'de iktidara geldiklerinden bu yana ilk defa çetrefilli bir durumda olduklarını, Kemal Kılıçdaroğlu'nun anketlerde önde göründüğünü ancak mevcut aşamada aşırı iyimser olunmaması gerektiğini" kaydediyor.

Londra merkezli Avrupa Reform Merkezi'nin (CER) analizinde de Erdoğan'ın seçimleri kaybetmesi ama iktidarı bırakmak istememesi halinde "AB'nin zor kararlar alması gerekeceği, kimi üye devletlerin Ankara ile katılım müzakerelerinin derhal ve resmen sonlanmasını isteyeceği ve kimi Türk yöneticileri hedef alan yaptırımların gündeme gelebileceği" belirtiliyor.

AVRUPA İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİNE HAZIRLANMALI

Peki Avrupa bu yeni başlangıca hazır mı? Birçok Türkiye uzmanı hazır olunmadığı görüşünde. Bunların başında Carnegie Europe Vakfı'ndan Marc Pierini geliyor. Geçmişte AB Türkiye temsilciliği de yapmış olan Pierini, Le Monde gazetesi için kaleme aldığı bir analizde, Avrupa liderlerini "Türk devletinin zirvesinde değişim olasılığına, hatta yeni bir Cumhurbaşkanı ve AKP çoğunluklu parlamento senaryosuna hazırlanmaya" çağırıyor.

Benzer bir görüş Fransa'nın Türkiye uzmanlarından gazeteci Marc Semo tarafından da dile getiriliyor. Semo'ya göre Türkiye'de olası bir iktidar değişiminin Türkiye'nin boyunu aşacak boyutları olacak ve bu değişim en çok AB'yi etkileyecek. Semo bu öngörüsünü, "2005'te başlayan ve 10 yıldan fazladır derin komada olan üyelik müzakerelerinin yeniden lanse edilmesi söz konusu" ifadeleriyle gerekçelendiriyor ve ekliyor:

"Avrupalı yöneticiler Erdoğan'ın yenilgisinin yaratacağı rahatlığın ötesinde, kimi uluslararası dosyalarda Ankara'nın tutumunun değişmeyeceğini dikkate alarak, demokratik bir Türkiye'nin dönüşünün ne anlam içerdiğini düşünmek zorundalar."

Fransız uzman bu konuda geçmişte tekrarlanan hataların yinelenmemesi gerektiği konusunda da uyararak, "Mesele, Ankara'nın Brüksel tarafından talep edilen reformları gerçekleştirdiği yıllar da dahil, çok sayıda Avrupalı yöneticinin açıkça karşı çıkmasına rağmen büyük ölçüde Avrupa ile bütünleşmeden yana olan Türk halkının beklentilerine yanıt verebilmektir" diyor.