Türkiye, İran-İsrail gerilimine ilişkin resmi açıklama yapmadı

Türkiye, İran-İsrail gerilimine ilişkin resmi açıklama yapmadı
İran-İsrail arasında meydana çıkan gerilimin üstünden saatler geçti. Türkiye'den konuya ilişkin henüz resmi açıklama yapılmadı.

İran'dan gece yarısından itibaren İsrail'e İnsansız Hava Araçları ve füzelerle saldırı gerçekleştirildi. Tel Aviv ve Golan tepelerinde siren ve patlama sesleri duyulurken, İsrail güvenlik kaynaklarından yapılan açıklamada füze ve dron saldırılarının yüzde 99'unun engellendiği ifade edildi.

ABD, İngiltere ve çeşitli AB ülkeleri, İran'ın İsrail'e yönelik saldırılarını kınarken, uzun saatler geçmesine karşılık Türkiye'den Ortadoğu'daki gerilime ilişkin henüz herhangi bir açıklama yapmadı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin olaya ilişkin sessizliğini korumasına tepki gösterdi.

Davutoğlu, Türkiye'nin konuya ilişkin açıklama yapmamasının iki ihtimali olduğunu öne sürdü ve şu ifadeleri kaydetti:

"Bunun izahı mümkün değil. Ama devlet tecrübesi bana iki ihtimal olduğunu düşündürüyor.

İlki: Yetkili kurumların açıklama hazırlamış ama Cumhurbaşkanından onay alamamış olması.

İkincisi, Sayın Cumhurbaşkanının yaklaşan ABD ziyareti öncesi Washington’daki çevreleri rahatsız edecek bir açıklamadan kaçınmış olması."

Davutoğlu'nun duruma ilişkin tepkisi şu şekilde:

"Uyan Ankara uyan! Dün bölgemiz için de dünya için de uzun bir geceydi. Bütün başkentler ayakta iken ve açıklamalarla tutumlarını ortaya koyarken bir tek Ankara sessiz ve ıssızdı. Gece boyu ne bir açıklama ne de bir kriz toplantısı yapıldı.

Şu ana kadar da bir açıklama gelmedi. Bunun izahı mümkün değil. Ama devlet tecrübesi bana iki ihtimal olduğunu düşündürüyor.

İlki: Yetkili kurumların açıklama hazırlamış ama Cumhurbaşkanından onay alamamış olması.

İkincisi, Sayın Cumhurbaşkanının yaklaşan ABD ziyareti öncesi Washington’daki çevreleri rahatsız edecek bir açıklamadan kaçınmış olması.

Birinci gerekçe Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin devlet kurumlarını etkisiz kılarak devlet reflekslerini dumura uğratmış olmasının vahim bir sonucudur. İkinci gerekçe geçerli ise durum daha da vahimdir.

Türkiye bölgesel konulardaki tutumunu ne kadar güçlü olursa olsun başka bir küresel güce endeksleyemez. Önce kendi tutumunu belirler.

Daha sonra da bölgesel ve küresel aktörler nezdinde bu çerçevede aktif girişimde bulunur. Edilgen ve pasif bir yaklaşım ülkemizin itibarını da etki gücünü de yok eder!"