Alaattin Aktaş: Nas bilançosunun zararı görünenin çok ötesinde

Alaattin Aktaş: Nas bilançosunun zararı görünenin çok ötesinde
Merkez Bankası'nı zarar noktasına getiren uygulamaların başlangıç tarihi olarak 23 Eylül 2021'i gösteren Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, "Onun ceremesini her gün çekiyoruz" dedi.

Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş Merkez Bankası'nın 818 milyarlık zararının politika faizindeki indirimle başladığını belirtti, beklenen sonuçları vermeyen bu uygulamaların ekonomiyi bir felakete sürüklediğini ifade etti.

Aktaş'ın "Nas bilançosu keşke yalnızca 818 milyarlık TCMB zararı olsaydı" başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:

"Sahi Merkez Bankası faiz indirimiyle başlayan ve KKM ile devam eden süreçte bu kadar zarar ederken enflasyonu düşürebilmiş miydi, hayır!

Peki başka göstergelerde bir iyileşme var mıydı; örneğin politika faizini indirme operasyonunun başlatıldığı günden sonrası, önceki dönemden daha iyi miydi, hayır!

Milattan önce milattan sonra

O gün var ya o gün, yani 23 Eylül 2021, başımıza neler açtı, neler...

Merkez Bankası’nın pek alışık olunmayan boyuttaki bu zararını görünce şaşırdık ama 23 Eylül’ün ceremesini aradan geçen iki buçuk yıldır her gün çekiyoruz.

Bugün 2021’in eylül ayını milat kabul ederek belli başlı göstergeler için bir “Milattan Önce-Milattan Sonra” grafik serisi hazırladık.

Milattan önce diye nitelediğimiz dönem Eylül 2021’den önceki iki buçuk yılı, milattan sonra diye nitelediğimiz dönem de Eylül 2021’den sonraki iki buçuk yılı kapsıyor.

(...)

Durum tam bir felaket!

Tüm verilerin ortaya koyduğu gerçek şu...

Adeta '818 milyar zarar da neymiş ki' dedirtecek boyutta bir felaket!

İşte grafikler her şeyi söylüyor. Bazı artış farklılıkları var ki, insan 'Meğer neler yaşamışız ve neler yaşamaya devam ediyoruz' demekten kendini alamıyor.

Akaryakıta bakın akaryakıta!

Bazı fiyat artışlarındaki farklar insanı hayrete düşürüyor.

TÜFE önceki iki buçuk yılda yüzde 42, evet iki buçuk yılda yüzde 42 artmış; son iki buçuk yıldaki artış yüzde 275’i bulmuş. Üstelik bunlar TÜİK’in verileri ve ortalamayı gösteriyor. Özellikle gıdayı varın siz düşünün!

Ama akaryakıt detayına inince TÜFE’deki artış farklılığı çok masum kalıyor.

Eylül 2021’den önceki iki buçuk yılda benzin yüzde 18 zam görmüş, sonraki iki buçuk yıldaki zam oranı tam yüzde 439 olmuş.

Aynı durum motorin ve LPG’de de söz konusu. Motorine bakın! Yüzde 15 artıştan yüzde 470 artışa gelinmiş.

NE UĞRUNA?

Tamam, artış hızının böylesine tırmanmasında dış etkenler, özellikle enerji fiyatlarındaki artışlar da rol oynamıştır ama bu farkın en temel nedeni Türk parasının değer yitirmesidir.

İyi de TL niye değer yitirdi? Kim artırdı dövizi?

Dolar önceki iki buçuk yılda yüzde 56, son iki buçuk yılda ise yüzde 275 arttı.

Üstelik yüzde 275’lik artış, Merkez Bankası’nın 818 milyar lira zarar etmesinin temel nedeni olan KKM’ye rağmen yaşandı. KKM’yi icat edip sözüm ona kuru tutacaktık!

Hem kuru tutacağım diye KKM icat edip devlete 48 milyar dolarlık bir yük bindiriyorsun, hem de buna rağmen kuru tutamıyorsun. O kur artışı da tüm dengeleri bozuyor.

Ama asıl denge bozucu adım için dönüp 23 Eylül 2021’e bakmak gerek!"