İBB Genel Sekreter Yardımcısı paylaştı: Tahliye davaları 2 yılda yüzde 47 arttı
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökce giderek derinleşen barınma krizini açılan tahliye davaları üzerinden paylaştığı bir grafikle ortaya koydu.
Türkiye son 2 yıldır artan döviz kurları ve yüksek kiralık konut talebi nedeniyle derin bir barınma krizi yaşıyor. Söz konusu durum özellikle büyükşehirlerde kiracı ve sahibi davalarında büyük artışlara yol açtı. Hükümetin çözüm olarak yüzde 25'lik kira artış sınırı koyması da çözüm olmadı. Düzenleme ev sahiplerinin enflasyon karşısında ezilmesine sebep olurken, ev sahipleri çareyi mevcut kiracılarını evden çıkarmaya çalışarak yeni bir fiyat üzerinden evlerini yeniden kiraya vermeye çalışmakta buldu.
Davalardaki söz konusu artışları ise Buğra Gökce Twitter'dan paylaştığı bir grafikle ortaya koydu. Gökce paylaşımında "Barınma krizi derinleşiyor. Kiralananın tahliyesi için açılan dava sayısı 2 yılda yüzde 47 arttı. 2020 yılında 27 bin 430 dava varken, 2022 sonunda dava sayısı 42 bin 31'e çıktı. Tahliye davaları Sulh Hukuk Mahkemeleri'nde açılan davaların yüzde 60'ına yaklaşmış durumda." ifadelerini kullandı.
Kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenler
Gökce ayrıca konut fiyatlarındaki artışın önlenmesine ilişkin de önerilerini paylaştı. Gökce "Bu yıl mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre Türkiye genelinde kira fiyatları yüzde 101 oranında artış gösterdi. İstanbul'da kira fiyatları yüzde 109 oranında artarken, İzmir'de artış yüzde 150, Ankara'da yüzde 192 oldu." diyerek şunları yazdı:
"Yaşanan bu fiyat artışları nedeniyle yeni ev kiralamak isteyenler bütçelerine göre ev bulamazken, hali hazırda kiralık evde oturanlar ile ev sahipleri arasında yaşanan sorunlar da tahliye davalarında patlamaya ve sosyal sorunlara neden oluyor. Peki ne yapabiliriz?
Kısa vadede
Dar ve Sabit gelirliler ile Öğrencilere Kira Yardımları Hakkında Yasal Düzenlemeler yapılmalıdır.
Riski olmayan güvenli binadaki boş konutların, başta kentsel dönüşüme tabi olan riskli binalarda yaşayanlara dönüşüm sırasında, acil barınma kapsamında olanlara kiralanması teşvik edilmelidir. Evini bu amaçla kiralayanlara vergi indirimleri uygulanmalıdır.
İkinci, üçüncü ve daha fazla sayıda konutunu 2 yıldan fazla boş tutanlara katlamalı emlak vergisi uygulaması başlatılmalıdır.
Tüm konut projelerinde inşa edilen toplam konutlardan belirli bir payın düşük gelirliler ve dezavantajlılar için sosyal konut olarak ayrılması teşvik edilmelidir.
Konut kiralamaları ile satışlarında rayiç bedel, kira bedeli ve satış bedellerinin piyasa manipülasyonlarına konu olmaması için caydırıcı hükümler hızla yürürlüğe konulmalı, emlak aracılık hizmetlerinde etkin bir denetim sistemi hayata geçirilmelidir.
Orta-uzun vadede
Konut maliyetlerini hem arz hem de talep kısmında ucuzlatacak mali ve finansal tedbirler hızla yürürlüğe konmalıdır.
Konut Finansman Sistemi kapsamlı bir yeniden yapılandırmaya tabi tutulmalıdır.
Kamu ve özel sektör bankalarına ilave olarak yeni konut finansman kurumları sisteme kazandırılmalıdır.
Toplu Konut Fonu yeniden ihdas edilmelidir. TOKİ hem konut imalatçılarına hem de vatandaşa kredi düzenlemelerine yeniden başlamalıdır.
Dar ve sabit gelirli vatandaşlara sosyal konut arzı çeşitlendirilmelidir. Sosyal Yardımlı Konut, Sosyal Kiralık Konut, Mülk Sosyal Konut ile Halk Konut olarak vatandaşlara farkı seçenekler sunulmalıdır.
Konut inşaatında bozulan tedarik zincirleri güçlü bir şekilde yeniden kurulmalıdır.
Konut üretim maliyetlerini azalmak için yeni iktisadi teşebbüsler ve yerli inşaat sanayi desteklenmelidir.
Sosyal konut inşa edenler ile inşaat malzemesi üreten iktisadi teşebbüsler desteklenmelidir.
Türkiye, tüm dünyada faaliyet gösterecek şekilde güçlü bir Sosyal Konut Üreticiler Birliği’ne kavuşmalıdır.
Çevreci konut imalat ürünleri ile hızlı yapım teknikleri geliştiren ve patent alan üreticiler ve hizmet sağlayıcılara devlet desteği sağlanmalıdır."