Fırsatçılıkla mücadele

“Fırsattan istifade” şu zamları, pahalılığı “fırsatçıların” üzerine atalım bari. Son günlerin özeti. Gıdaya yersiz zam yapanlar, sebze meyve fırsatçıları ucuz siyasete nefes aldırdı. Ve iktidar medyası da ilk kez pahalılıktan şikayet eden, hesap soran manşetler atabildi.
Ticaret Bakanı “fahiş fiyatla kalıcı mücadele“ için vatandaştan destek istedi. Kalıcı mücadele! Belli ki ikisinden biri kalıcı bunların; ya mücadele ya fahiş fiyat. Sabit bir sorumlu bulmak daha akıllıca sanki. Adı sanı olmayan, hangi sektörde faaliyet gösterdiği karışık, biraz aracı, biraz flu tarif yaptın mı bitti gitti; başlasın yel değirmenleriyle savaş. Sonrası iki manşete bakar. Sorumluyu buldukları gibi fiyatları da indirirler. Buyrun dünkü manşet: “Zam üstüne zam yapan fırsatçılar hem denetim ve cezalarla, hem vatandaşın tepkisiyle hizaya geliyor.”
Hizaya? Hizaya geliyor…
Emin misiniz?
Bir sorumlu bulunca iktidar dışında, gazeteciliğin tadını çıkarıyorlar ara ara. Ekonomi yönetimini, rakamları, işsizliği anmadan, etiketler üzerinden anlatıverdiler işte pahalılığı. Hatta kağıt üstünde hizaya bile getirdiler.
Madem fırsatçılar sorumlu, kimler yararlanıyor, fırsattan istifade etmek nedir hepsini konuşalım o zaman. Ekonomi ile doğrudan ilgili bir kavram değil bu; ahlaki duruş, insana ait bir davranış aslında fırsatçılık. İşi var, ihalesi var, ataması var, yargısı var, aşısı var, oralarda ne oluyor acaba. Bakalım aynı hizada mı herkes.
“AKP yöneticileri aşı oldu” haberi vicdanları sızlatmıştı ilk geldiğinde. Bu hafta da bütün milletvekillerinin öncelikli aşı olacağı anlaşıldı.
Sebze fiyatında mı sadece fırsatçılık?
Akaryakıt fiyatı dolara endeksliydi. On kuruş, beş kuruş değil, 1.5 lira düştü kur, niye düşmüyor benzin mazot fiyatı?
Meyve komisyoncusu mu yapıyor sadece fırsatçılık?
Salgının yarattığı paranoyadan, parasızlıktan kimse kafasını kaldıramazken heyet değişti, Yargıtay kendi kararını bozdu. Soma faciasının sanıkları tahliye edildi ve 301 ölümün 1 tutuklusu bile kalmadı.
Kim fırsatçı?
Sokağa çıkamayan binlerce işsiz evde daralırken, spor salonlarındaki parti kongrelerini tıklım tıklım dolduranların coşkusu ayrıcalık mı, yoksa Cumhurbaşkanı alkışlamanın verdiği bir fırsat eşitliği mi?
Yok mu başka fırsat öyküsü. Merkez Bankası’nın döviz rezervi, düşük kurdan kimlere gitti bilinmiyor mesela. Pandemiyle geçen 2020 yılıyla ilgili bilinen ilginç bir rakam var ama. BDDK verilerine göre hesabında 1 milyon lira üzerinde para olanların sayısı 83 bin kişi artmış.
Hakikaten emin misiniz? Kim fırsat düşkünü? Soğanı 50 kuruşa alıp 2 liraya satan mı fırsatçı?
Vergi borçları silinen, gelirleri katlanan beş müteahhitten daha mı fırsatçı patates tüccarı.
Bunları konuşmayalım uzayı konuşalım istiyorlar. “Çatlasanız da uzaya gideceğiz” diyen Cumhurbaşkanı daha sözünü bitirmeden, uzaya gidip dönenler var gerçi. Oradaki madenlerin Türkiye ekonomisine kazandırılacağını müjdeliyorlar.
Rusya birkaç tur attı, NASA on yıllardır uzay araştırmalarına milyarlar döküyor, bilim peşindeler. Bizimkiler madeni çıkarıp getirdi, bozduracak yer arıyor. Fırsatçılık değil mi bu.
Yapmayın; az aşağıdan gidin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Karadağ Arşivi