FUTBOL “ÇENE” İLE OYNANMIYOR

FUTBOL “ÇENE” İLE OYNANMIYOR
Fatih Terim konuşuyor, “Rakip oyuncu kafasını dirseğe götürüyor.” Güya Mohamed Mostafa’nın pozisyonunu anlatıyor. Devam ediyor, “İyi ya da kötü oyunumuz kimseyi ilgilendirmez” diyor.Fenerbahçe’ye bakıyorsunuz kaleci...

Fatih Terim konuşuyor, “Rakip oyuncu kafasını dirseğe götürüyor.” Güya Mohamed Mostafa’nın pozisyonunu anlatıyor. Devam ediyor, “İyi ya da kötü oyunumuz kimseyi ilgilendirmez” diyor.
Fenerbahçe’ye bakıyorsunuz kaleci Altay neredeyse bir pozisyonda iki penaltı yapıyor. Önce Veysel’in forması Altay’ın ellerine yapışıyor, sonra yüzünü onun yumruklarına uzatıyor, Fatih Terim bakış açısıyla. Hay bin kunduz!

Fener yönetimi konuşuyor. Hiç bu pozisyondan bahis yok.
VAR mı yok mu, yazmaktan bıktık.
Futbolun çeneyle oynanmadığını biliyorlar ama çene marifetiyle başarı elde edip tarih yazacaklarını düşünüyorlar.
VAR kayıtları açıklansın deniyor, kırk dereden su geliyor. Ama kayıtlar açıklanmıyor.
UEFA gelsin tüm kulüplerin limitlerini, harcamalarını denetlesin istiyor Beşiktaş, hep birden havaya bakıyorlar.
Baktılar olmuyor, başladılar algıya. Hakemler, MHK, federasyon. Eski Beşiktaş kulüp başkanı Yıldırım Demirören döneminde en çok şampiyonluk gören Galatasaray yönetimi de söylüyor bunu. Düne kadar Fenerbahçe başkanvekilinin halen sürdürdüğü federasyon başkanlığındaki Fenerbahçeliler de.
Şu yolda yalnız yürüyen, her konuşmasında ‘Futbol sahada oynansın’ diyen Beşiktaş’a sataşıyorlar. Futbol oynamıyorlar, futbol oynayanı kıskanıyorlar.
Hayatta bir kere adaletli olun, sahiden olun. 11 puan önde iken bu takıma ikinci yarının ilk maçında beş kırmızı kart çıkartıldığında bile sizin kadar hoplamadılar, bağırmadılar. Şampiyonluğu VAR’sız çalınırken gücünü sizler kadar algıya götürmediler.
Ne dedim? Bırakın sahada oynansın, masada değil.
Bir haftada üçüncü maçına çıkan Beşiktaş’ta Rıdvan’ın takıma dönüşü heyecan yarattı daha başından. 13 iç saha maçının 8’nde gol yemeyen Beşiktaş için Rıdvan’ın dönüşü defansif anlamda değil hücuma destek adına anlamlıydı. Pozitif futbol oynayan Beşiktaş’ın evinde oynadığı 12 maçın 11’ini kazandığını da not edelim.

Müsabaka, aslında 8. dakikada Aboubakar’ın kaleci ile karşı karşıya kaldığı ama ofsayt ile kesilen pozisyonu ile başladı.
Aynı Aboubakar, Ghezzal’ın nefis pasıyla kaleciyi çalımlayıp Beşiktaş’ı liderliğe taşıyan golü attı. Bu gol Galatasaray ile averajın eşitlenmesiydi. Ve 11 kişi ile sahasından çıkmayan Gaziantep müsabakasında 15 dakikada topla oynama oranları yüzde 81’e yüzde 19’du. Bu bir bakıma da Beşiktaş’ın kaybettiği topu anında kazanması anlamına geliyordu.
Golün ardından cesurca saldırmaya devam etti Kartal. Tam saha prese, oyunu bırakmamaya inat etti. Ancak ikinciyi bulamadı. Antep ise yüzde 30’a çıktı topa dokunma istatistiğinde sıfır pozisyonla.
Tertemiz futbolla ikinci yarı Sergen Yalçın’a çıkarılan sarı kart ile başladı. Delirtmeye çalışıyorlar gerçekten, işledikleri tüm suçları delirtecekleri o adama atmak istiyorlar. Sergen Yalçın’ı kulübeden çıkarmayı başardılar, haftaya yok.
Tehlikeli skorla ikinci yarıda da aynı oyunu devam ettirmeye çalışan Beşiktaş, bocalamaya başladı. Gaziantep’in de maçı çok arzulaması sıkıntılı dakikalar yarattı. Ama bu kez Larin ortaya çıktı. Larin’in müthiş pasını yumuşacık bileğiyle önüne alan Aboubakar skoru ikiledi. Bu Aboubakar’ın kariyerinde bir sezonda attığı en fazla gol olarak tarihe yazıldı.
İkiden sonra üç dakika içinde skoru daha da arttıracak pozisyonları buldu Beşiktaş ama başaramadı.

Gaziantep doğru bir penaltı ile farkı bire indirdi. Ardından pozisyonlar da bulundu. Beşiktaş liderliğe hakkıyla şerefiyle oturdu.
Beşiktaş, şampiyonluğun en iddialı takımıdır.