Enstrümanlarının İntikamını Alan Müzik Grubu ORBI!

Enstrümanlarının İntikamını Alan Müzik Grubu ORBI!
Müziğin sınırları her zaman net değildir. Bazen farklı türler, farklı dünyalar birbirine dokunur, birbirini tamamlar ve ortaya yepyeni bir evren çıkar. İşte, tam da böyle bir evrenin kapılarını aralayan grup ORBI!

Grup, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun misafiri olarak bu akşam İstanbul’da olacak. ORBI’nin açılımı The Oscillating Revenge of the Background Instruments, yani şöyle bir şey: “Arka Plan Enstrümanlarının Salınımlı İntikamı”... Adı bile çekici… Bu cazibeli isim, grubun müzikal yolculuğunun özünü yansıtıyor aslında… Bu öz, klasik müzikte bazen gölgelerde, arka planda kalan enstrümanların sahneye çıkıp başrolü üstlenmesi aslında! Üçü klasik müzik, biri rock geleneğinden gelen dört müzisyen; kontrbas, fagot, perküsyon ve Hammond org’u rock ve metal müziğe dahil ederek sanki süperstarlara dönüştürüyor.

Klasik ve Rock Arasındaki Kesişimler

Müzik tarihi, tıpkı eski haritalar gibi… Bazen yollar belirgindir, bazen sınırlar bulanık. Ama ne olursa olsun, bir yerde klasik ile rock göz göze gelir. Hatta bazen flört eder, bazen kafa tokuşturur. Örneğin Beatles... Evet, o yakışıklı dörtlü! 1960’ların ortasında Rubber Soul, Revolver ve Sgt. Pepper gibi albümlerde yalnızca gitar-ritimle yetinmediler; yaylı dörtlüler, çoksesli korolar ve stüdyo efektleriyle klasik armonileri popun kucağına bıraktılar. Sanki Mozart’la Lennon aynı stüdyoda takılmış gibi!

Ama işin içine progresif rock girince işler daha da ilginçleşti. Emerson, Lake & Palmer (nam-ı diğer ELP), Mussorgski’nin “Resimler Sergisi”ni 1971’de aldı, rock grubu düzenlemesiyle sahneye taşıdı. Hem de o gösterişli haliyle… Deep Purple da durur mu? 1969’da senfonik orkestrayla el ele verip “Concerto for Group and Orchestra”yı canlı kaydetti. Bir yanda distortion’lı gitar, diğer yanda kemanlar; aynı sahnede.

Ve canımız Pink Floyd… 1970 tarihli Atom Heart Mother albümünde brass ve koro kullanarak senfonik rock’un kapısını araladı. Ne güzel de açtı! Riff’lerin arasında sanki bir Mahler gezintisi vardı. Sonrası zaten çorap söküğü: Metallica 1999’da S&M konserleriyle orkestrayla flört etti; Cliff Burton’un klasik müzik sevgisi, Metallica’nın sahneye Beethoven ruhu çağırmasına neden oldu.

Anlatmak istediğimiz şu: Rock grupları, 1960’lardan bu yana klasik müziğin o görkemli duygusunu ve virtüözitesini kendi dünyalarına davet etti. Böylece progresif rock ve senfonik rock gibi türler doğdu. Rock, yalnızca “isyan” değil; artık senfoniyle de hikâye anlatan, epik konser deneyimleri sunan bir dünya oldu. Eskiden karşı mahalle gibi görünen klasik ve rock, aslında yan yana oturan iki eski dostmuş meğer…

orbi-4-1.jpg

ORBI’nin Özgün Yaklaşımı: Arka Plan Enstrümanları Öne Çıkarma

Geldik yeniden ORBI’ye… Tam adı: The Oscillating Revenge of the Background Instruments. Yani: Arka Planda Kalmış Enstrümanların Salınımlı İntikamı! Evet, kulağa hem biraz bilimkurgu hem de müzikal manifesto gibi geliyor. Çünkü öyle!

Grubun misyonu net: Bugüne kadar gölgede kalmış enstrümanları öne çıkarmak. Kontrbas, fagot, perküsyon ve Hammond org… Yıllarca “arka planda ritmi tutsun yeter” denilen bu enstrümanlar, ORBI sahnesinde adeta başrol oyuncusuna dönüşüyor.

Üçü klasik müzikten, biri rock geleneğinden gelen dört müzisyen; bu dört enstrümanı öyle bir işliyor ki bazen org vokal gibi haykırıyor, fagot Led Zeppelin’in Robert Plant’ine özenip bağırıyor, kontrbas parmak tahtasını terk edip yepyeni bir dil konuşuyor. Hatta perküsyon, senfoniden çıkıp sahne ışıklarında solo atıyor.

Grubun kurucusu Bram van Sambeek durumu şöyle özetliyor: “Enstrümanlarımızı üzerlerine yapıştırılan rollerden kurtarıyoruz.” E haklı. Kim demiş fagot sadece fonda hüzün çalsın, kontrbas sadece temel notaları versin diye? ORBI, oda müziğini alıp metal sahnesine taşımakla kalmıyor; o sahnenin dekorunu da yeniden çiziyor.

Ve evet, NRC Handelsblad’ın da dediği gibi: “Bu dörtlü solo bölümleri öyle çalıyor ki kıvılcımlar saçıyor.” Dinleyen bir daha arka plan diye bir şey bırakmıyor aklında…

Mahler’den Metallica’ya Repertuvar Ortaklıkları

ORBI enstrüman düzenini ters düz etmekle kalmıyor, repertuvara da takla attırıyor. Mahler, Wagner, Vivaldi gibi klasik devlerle; Muse, Metallica, Ennio Morricone gibi çağdaş müzik devleri aynı programda yan yana. “Bu nasıl olur?” diyorsanız, cevabı çok basit: Ortak noktaları duygusal hacim. Hepsi, dinleyiciyi içine çeken bir atmosfer yaratma derdinde.

Mahler’in devasa senfonileriyle Muse’un progresif rock yapıtları arasında bir köprü var. Wagner’in operatik dramatizmi, Metallica’nın agresif riff’lerinde yankı buluyor. Morricone’nin sinematik dokunuşları ise zaten hem rock’a hem klasiğe eşit mesafede. Kısacası türler farklı, ama hikâyeler, coşkular, inişler çıkışlar aynı.

ORBI de bu temaları hem teknik hem sezgisel bir dille yeniden yorumluyor. Kelimeler yerine seslerle konuşuyorlar. Ritimler, armoniler, duygular… Kulağa entelektüel bir oyun gibi geliyor ama aynı zamanda bedenin istemsizce eşlik ettiği bir dansa da dönüşüyor.

Hem Zihinle Hem Kalple bir ORBI Deneyimi

ORBI konserine gelen klasik müzik meraklısı, bir Mahler temasını fagotta duyduğunda yüzünde tanıdık bir tebessüm beliriyor. Aynı anda genç bir rocksever, kontrbasın gümleyen vuruşlarına eşlik ederek tempo tutuyor. İşte ORBI’nin gücü bu: hem entelektüel merakları tatmin ediyor hem de duygusal enerjiyi yükseltiyor.

Bazen bir Led Zeppelin solosunun fagotla yorumlanışında; bazen Wagner’in bir leitmotifinin davul soloya dönüşmesinde bu denge hissediliyor. Müziğin sadece kulakta değil, kalpte ve hatta diz kapağında hissedildiği anlar yaşanıyor.

ORBI’yi dinlemek biraz da müzikal bir rollercoaster’a binmek gibi… Bir an kendinizi bir konser salonunda çayınızı yudumlarken buluyorsunuz, bir an sonra sahneye çıkar gibi başınızı sallıyorsunuz. Yani hem klasik hem rock kulaklarına hitap eden bu eşsiz birliktelik, farklı kuşakları ve dinleme alışkanlıklarını bir araya getiriyor.

Bu İntikam Tatlı Bir Şeye Benziyor

Bu akşam İBB Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda, müziğin sınırlarını eğip büken, “arka plan”ı başrole çeviren bu dört müzisyenle tanışmak isterseniz yerinizi ayırtın. ORBI, yalnızca dinlemelik değil; üzerine konuşmalık, düşünmelik ve bol bol paylaşmalık…

Daha ne olsun?

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar