Medusa artık bir canavar değil: Özlem Ertan’dan kadim tanrıçanın çağrısı
Mitolojide sıklıkla bir “canavar” olarak tasvir edilen Medusa, arkeolog ve yazar Özlem Ertan’ın kaleminde bambaşka bir kimlikle karşımıza çıkıyor. Medusa – Bize Ne Mesaj Veriyor? adlı kitap, okuru antik metinlerden çağdaş sanat eserlerine, psikolojiden feminizme uzanan çok disiplinli bir keşif yolculuğuna davet ediyor.
Ertan: “Medusa, bastırılmış dişil enerjinin sembolüdür”
Özlem Ertan, kitabında Medusa’nın yalnızca bir mitolojik karakter değil, aynı zamanda bastırılmış kadın sesinin, kadim bilgeliğin ve toplumsal dönüşümün sembolü olduğunu savunuyor. Yazar, Medusa’nın başına gelenlerin, eski bir tanrıça kültünün bastırılmış izlerini taşıdığına işaret ediyor. Tecavüze uğrayan, cezalandırılan ve sonunda dönüştürülerek yeniden doğan Medusa, bu eserde güçlü bir simgesel dönüşümle ele alınıyor.
“Taş kesen bakış, susturulan dişilin çığlığıdır”
Kitapta Carl Gustav Jung’un arketip okumalarından Yerebatan Sarnıcı’ndaki Medusa başlarına, “Me Too” hareketinin simgesine dönüşen heykellerden İstanbul’un tarihi yapılarına kadar birçok unsur bir araya getiriliyor. Ertan, Medusa'yı kadın hakları, şiddet, gölgede bırakılan kimlikler ve feminist kuramlar bağlamında derinlemesine inceliyor.

Arka kapaktan yankılanan bir çığlık
Arka kapakta yer alan şu cümle, kitabın temel mesajını özetliyor:
“Taş kesen bakış, susturulan dişilin içimizdeki çığlığıdır.”
Bu çığlık sadece Medusa'nın değil, bastırılmış tüm kadın seslerinin sembolü olarak yankılanıyor. Kitap, mitolojik anlatıların içsel yüzleşmelere nasıl kapı aralayabileceğini gösteriyor.
Yazar hakkında:
Arkeolog, gazeteci ve yazar olan Özlem Ertan; Hekate, Âşık Kadınlar Denizhanesi ve Kanatlı Güneş gibi eserleriyle tanınıyor. Antik mitolojiler üzerine çalışan Ertan, aynı zamanda sosyal medyada mitolojik anlatılarla geniş bir kitleye ulaşıyor.
Kaynak:Nilay Can