8 aydır tutuklu olan CHP’li Emrah Şahan'ın iddianame isyanı

8 aydır tutuklu olan CHP’li Emrah Şahan'ın iddianame isyanı
Tutuklu Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın avukatı Hüseyin Ersöz 8 aydır cezaevinde olan CHP’li Başkan için hala iddianame hazırlanamamasını eleştirdi.

Gazete Pencere- Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, ''kent uzlaşısı'' soruşturma kapsamında 23 Mart'ta tutuklanmıştı. Şahan hakkında İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen tutukluluğun devamı kararına, avukatları Hüseyin Ersöz ve Enes Ermaner tarafından itiraz edildi.

Avukatlar, Resul Emrah Şahan’ın 8 aydır iddianamesi dahi hazırlanmadan özgürlüğünden mahrum bırakılmış olmasının hukuka aykırılığını vurguladı.

Avukat Hüseyin Ersöz’ün açıklaması şöyle:

Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan hakkında 23 Mart 2025 tarihinde kamuoyunda "Kent Uzlaşısı" adıyla bilinen soruşturma kapsamında tutuklama kararı verilmişti. Bu tutuklamadan 6 ay sonra ise kamuoyunda "İBB Soruşturması" olarak bilinen dosyada Emrah Şahan, "yedek tutuklama" olarak nitelendirilebilecek şekilde 2. kez tutuklanmıştı.

402 kişinin yargılandığı "İBB Davasının" iddianamesi dün İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve yargılama takvimi de netleşmeye başladı. Buna karşın sadece 2'si tutuklu 7 kişi hakkındaki "Kent Uzlaşısı Soruşturmasında" halihazırda iddianame hazırlanabilmiş değil. Savcılık Kaleminden alabildiğimiz tek bilgi ise "iddianamenin yazım aşamasında olduğu" şeklinde. Ancak aynı bilginin 3 aydır tekrar edildiğini de not düşmek gerekiyor.

Bu soruşturma kapsamında 8 aydır tutuklu olan Emrah Şahan'ın, İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutukluluk halinin devamına karar verildi. Bu Karara itiraz ettik. İtiraz dilekçemizde tutuklamanın şartlarının oluşmaması yanında isnat edilen suça konu olabilecek hiçbir eylemin de bulunmadığını ifade ettik. Siyasi partiler arasında gerçekleştirilen seçim ittifaklarının, Parti Meclisleri tarafından planlanıp, onaylandığına vurgu yaptık. Karara gerekçe gösterilen delilleri ayrıntılı şekilde tartışarak, tutuklamanın bir tedbir olmaktan çıkarak peşin bir cezalandırma aracına dönüştürüldüğünü ifade ettik.

Bu konuda ülkenin en önemli 3 ceza hukuku profesörü olan Prof. Dr. Dr. h.c. mult. Bahri Öztürk, Prof. Dr. Adem Sözüer ve Prof. Dr. İzzet Özgenç'ten aldığımız hukuki mütalaaya da dilekçemizde yer verdik. Mütalaada yöneltilen suçlamanın soyut, tutuklamanın ise orantısız müdahale oluşturduğuna dair aşağıdaki tespitleri doğrudan alıntıladık:

"... bir seçim stratejisi karşısında, bunun aslında PKK yöneticilerinin gizli bir planı doğrultusunda yapılan özel bir ittifakın yansıması olduğu iddiası, ancak bunu doğrudan ve hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyabilecek somut delillerin varlığı halinde kabul edilebilecektir. Bu hususla ilgili olarak tarafımıza tevdi edilen evrakın incelenmesinden göze çarpan en önemli husus; iddiayı doğrudan ortaya koyan bir bulguya yer verilmemesi, delil olarak gösterilen hususların çok dolaylı ve zayıf olmasıdır. Gerçekten, bu iddianın dayanağı olarak gösterilen en temel husus kimi PKK/KCK yöneticilerinin ve bir CHP milletvekilinin yazılı veya sözlü beyanlarıdır. Bu beyanların içeriklerine bakıldığında gündeme yönelik kişisel değerlendirme mahiyeti arz ettikleri anlaşılmakta olup doğrudan iddia edildiği şekilde bir ittifaka işaret eden herhangi bir içerik ihtiva etmedikleri görülmektedir. Dolayısıyla bu konuşma içeriklerinden, PKK’lı yöneticiler ile CHP’li yöneticiler arasında, belli bir amaç dahilinde ve belli bir yöntem dairesinde beraber hareket edilmesine yönelik görüşmelerin olduğu ve bunun bir ittifakla neticelendiği sonucunu çıkarmak objektif bir değerlendirme ile olanaklı değildir.

… tutuklama talebinde dile getirilen iddiaların ise varsayıma dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Bir varsayımın ise ispat yönünden bir değerinin olamayacağı ve kuvvetli suç şüphesine dayanak teşkil edemeyeceği şüphesizdir. Aksi halde PKK yöneticilerinin, Türkiye’deki iç siyasete dair her yorum ve öngörüsüne özel bir önem atfetmek ve bununla uyuşan tüm siyasi söylem ya da eylemleri gizli bir ittifakın tatbiki olarak nitelemek gerekecektir ki bunun kabulü elbette olanaklı değildir.

... Somut olayda; tutuklama kararında kuvvetli suç şüphesine dayanak olarak gösterilen, tutuklama talep yazısı yahut kolluk ve savcılık ifadeleri yoluyla mahiyetleri anlaşılabilen ve yukarıda tek tek ele alınıp incelenen hususların bu nitelikleri taşımadığı, dolayısıyla tutuklama kararı verilebilmesi için gerekli olan somut delillere dayanan kuvvetli şüpheden söz edilemeyeceği, bu yönüyle Resul Emrah Şahan hakkında verilen tutuklama kararının hukuka aykırı olduğu değerlendirilmiştir."

İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği, 3 gün içinde kararından dönmezse itiraz dilekçemizi karara bağlamak üzere İstanbul Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderecek ve nihai kararı bu Mahkeme verecek.

Diğer yandan tutuklamanın Özgürlük Hakkı'na aykırılık oluşturduğuna dair 2 ayrı Bireysel Başvurumuz da halihazırda Anayasa Mahkemesi önünde karar verilmesini bekliyor.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar