Akkuyu’daki sözleşme feshinin arka planı

Akkuyu’daki sözleşme feshinin arka planı
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) son etabının temelinin atılmasından birkaç gün sonra inşaatıyla ilgili ortaklık yapısının değiştirilmesi ve Türk şirketin sözleşmesinin feshedilmesi Soçi’deki Putin-Erdoğan görüşmesi...

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) son etabının temelinin atılmasından birkaç gün sonra inşaatıyla ilgili ortaklık yapısının değiştirilmesi ve Türk şirketin sözleşmesinin feshedilmesi Soçi’deki Putin-Erdoğan görüşmesi öncesinde dikkatleri Türkiye’de kurulan ilk nükleer santraline çevirdi.

Mersin’de inşa halinde olan Akkuyu Santrali’nin dördüncü ve son etabının temeli 21 Temmuz’da atılmıştı. Bu törenin ardından 26 Temmuz’da ise Ruslar tarafından kurulan projenin ana geliştiricisi Akkuyu Nükleer A.Ş., inşaat işlerindeki katılımcıların yapılandırılmasının yeniden düzenlenmesine karar verildiğini belirterek Türk şirket Titan-2 IC İçtaş ile sözleşmesini feshettiğini duyurmuştu.

YERELLEŞTİRME POLEMİĞİ
IC İçtaş konuyla ilgili yaptığı açıklamada, projede doğrudan değil yüzde 50 ortak olduğu T2-IC Ortak Girişim Şirketi ile yer aldığını ve feshin hukuksuz olduğunu savunarak uluslararası yargı yoluna başvuracağını kaydetti. Bu tartışmaların merkezindeki iki taraftan “yerelleştirme” ile ilgili de karşılıklı suçlamalar geldi. Rus devlet kurumunun projeyi Mersin merkezli olan ve yine Rusya’ya bağlı olduğu belirtilen TSM Enerji İnşaat Sanayi Limited Şirketi’ne vermesi de tartışmaları alevlendirdi. Akkuyu Nükler A.Ş. projede yerelleştirme yol haritasının başarıyla uygulandığını savundu, IC İçtaş da açıklamasında “Söz konusu fesih girişimindeki esas amacın projenin yönetimindeki Türk şirketlerinin varlığını azaltmak ve taşeron seviyesine indirgemek olduğu açıktır” denildi.

ENERJİDE RUSYA’YA BAĞIMLILIĞA YOL AÇAR MI?
Bu gelişme, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 5 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yapacağı görüşmeye denk gelmesi ise arka planda siyasi bir amaç olup olmadığı kuşkusuna neden oldu. Ayrıca Türkiye’nin enerjide Rusya’ya bağımlılığı da tartışmaya açıldı. Akkuyu ile birlikte Türkiye’nin sadece doğal gazda değil, nükleer enerjide de Rusya’ya bağımlı olacağına işaret ediliyor.

IC İÇTAŞ’LA ANLAŞMA NEDEN FESHEDİLDİ?
Akkuyu’da 5 yıl çalışan Enerji ve çevre uzmanı Dr. Kürşad Tosun, Gazete Durum’a verdiği röportajında Akkuyu ile Titan2/İçtaş sözleşmesi öncesinde, İçtaş hakkında yapılan objektif çalışmalar olduğunu belirterek, “Aslen, İçtaş şirketi hakkında şu anda fesih gerekçesini oluşturan tüm konular o zaman da biliniyordu. Bu şirketin, iş güvenliğine yeterince önem vermediği, yürüttüğü projelerde işçilere ve alt taşeronlara geç ödeme yaptığı ya da hiç ödemede bulunmadığı, şirketin mali durumunun iyi olmadığı gibi ciddi ve önemli konuların altı çizilmişti. Ancak yine de sözleşme imzalandı” diye konuştu.


Tosun, “Sonrasında da sahada işlerin iyi gitmediği haberleri geliyordu, işçilerin eylemleri, ölümlü iş kazaları, geç ödenen maaşlar, geç ödenen hatta ödenmeyen alt taşeron hak edişleri. vb. Diğer yandan, İçtaş’ın yürüttüğü bir diğer önemli proje olan Tuz Gölü Doğal Gaz Depolama Projesi’nde de ciddi ve büyük sorunların olduğu söylenmekte. O projede de cezaya kalmış durumdalar” ifadelerini kullandı.

DW Türkçe’nin bağımsız kaynaklardan edindiği bilgiler de Tosun’un sözlerini doğrular nitelikte, piyasada “şirketin iş güvenliğine yeterince önem vermediği, yürüttüğü projelerde işçilere ve alt taşeronlara geç ödeme yaptığı ya da hiç ödemede bulunmadığı, beton kalitesinin sorunlu olduğu” sorunların yaşandığı belirtiliyor.

Enerji ve dış politika uzmanı Aydın Sezer de bu şirketin sözleşmesinin feshinin aslında Akkuyu ile ilgili “tali ve detay bir mesele” olduğunu söyledi. Sezer, “Harç karıp, beton döken, çivi çakan bir firmanın işten olmasından bahsediyoruz. Ama orada yapılan bir nükleer santral” dedi.

Enerji Uzmanı Gökhan Yardım da benzer bir görüşte ve bu şirketin sadece müteahhitlik firması olduğuna dikkat çekerek “Akkuyu ile ilgili en önemli mesele, bu santralin güvenli ve emniyetli bir şekilde yapılmasıdır. Emniyetle devreye alınması dışında tartışılanlar aslında boş bana kalırsa” yorumunu yaptı.

Rusya’nın “Türk şirketlerini bertaraf ederek el koyması” gibi bir olayın söz konusu olmadığını vurgulayan Sezer, çünkü santralin zaten Rusların olduğuna işaret
ederek oraya hukuken bir Türk şirketi getirmek zorunda da olunmadığını belirtti.

PARA TRANSFERİ İLE SÖZLEŞME FESHİ DENK Mİ GELDİ?
Tüm bu gelişmelerin yaşandığı sırada, uluslararası basına ROSATOM’un Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin tamamlanması için yapacağı harcamaların 15 milyar dolarlık kısmını Türkiye’ye aktarmaya başladığı haberleri yansıdı.

Bu haberlere göre Rusya’dan Türkiye’ye ilk etapta, Akkuyu projesi kapsamında 5 milyar dolar aktarıldı. Yatırım için ayrılan tutarın kalan kısmının ise bu hafta sonuna kadar Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin Türkiye’deki banka hesabına geçmesinin beklendiği bilgisi de yer aldı.

Tosun, “Rusya elini güçlendirmiş durumda. Rusya, söz konusu feshin gecikmeye kılıf ya da Ukrayna savaşından dolayı finansal sorun temelinde algılanmaması için çok doğru hamleler yapıyor. Ülkemizin de ciddi anlamda dövize ihtiyacı olduğu için Sayın Erdoğan, kuvvetle muhtemel Sayın Putin’in yaklaşımına ‘Hayır’
demeyecektir. Zaten geri dönülmez adımlar atıldı. İhtarnamede 5 Ağustos’a kadar iddia edilen ödemelerin İçtaş tarafından Akkuyu Nükleer AŞ’ye (Rosatom) yapılması gerektiği söyleniyor. Ben bu ödemeyi İçtaş’ın yapabileceğini veya yapacağını sanmıyorum. Diğer yandan İçtaş’ın da alacaklarının olduğu söyleniyor. O yüzden 5 Ağustos görüşmesi çok kritik. Ayarlanmış zaten, o gün bu işleme karar verilecek ve nihai hale gelecek. Muhtemelen işler Rusya’nın istediği gibi devam edecektir. İçtaş artık tamamen dışarıda kaldı, geri dönüşü olacağını sanmıyorum.” ifadelerini kullandı.

MUHALEFET NEYE KARŞI ÇIKIYOR?
Akkuyu NGS Projesi, dünyada “Yap-Sahip Ol-İşlet” modeline göre gerçekleştirilen ilk nükleer güç santrali projesi olma niteliğini de taşıyor.

İmzalandığından beri de muhalefetten ve bazı kesimlerden projeye yönelik farklı nedenlerle tepkiler yükseliyor. Muhalefet partilerinin santrale ilişkin eleştirilerinin bir bölümü de Rusya’dan teknoloji transferi yapılamadığı yönünde.

KILIÇDAROĞLU TEKNOLOJİYE DİKKAT ÇEKTİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da gazeteci Murat Yetkin’e verdiği demeçte “Nükleer teknolojisi verseler hadi neyse diye kabul edeceğiz. Meclis’te görüşülürken ısrar ettik, teklif verdik nükleer enerji üretimi teknolojisi koşulu eklensin diye. Ama AK Parti kabul etmedi. İnşaat teknolojisi tamam, ama nükleer teknoloji paylaşılmıyor” diye konuştu.

AKŞENER’DEN BAKANLIĞA ÇAĞRI
İYİ Parti lideri Meral Akşener son gelişmelerin ardından konuya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Enerji Bakanlığı’nı göreve çağırarak, gerekirse
santralin millîleştirilmesi için çağrıda bulundu.

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, DW Türkçe’ye açıklamasında santralin tamamının Rusya’ya ait olduğunu, teknoloji transferinin gerçekleşmediğini ve 60 yıl boyunca Rusların işleteceğini belirterek Türkiye’nin bu konuda bir kazancı olmayacağını savundu. Antmen, son sözleşme feshiyle Türk inşaat şirketleri ve taşeronlarının kar etmesinin de asgariye indirilmeye çalışıldığını söyledi. Antmen, santralin çevreye vereceği zararın yanı sıra ekonomik olarak da Türkiye’ye çok büyük katkısı olmayacağı görüşünde.

‘SANTRAL İÇİN 2023 HEDEFİ GERÇEKÇİ DEĞİL’
Akkuyu ile ilgili son gelişmelerin 5 Ağustos’ta Soçi’deki Erdoğan-Putin görüşmesinde gündeme gelip gelmeyeceği de henüz net değil.

Dış politika yorumcuları bunun mümkün olabileceğini belirtirken, santralin Cumhuriyetin 100. yıldönümü ve seçim yılı olan 2023’e yetişip yetişmeyeceği de tartışılıyor.
2018’de nihai temeli atılmasının ardından normalde 7 yıl sürmesi öngörülen ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023’e yetişmesini istediği santralde işler planlandığı gibi giderse gelecek yıl ilk reaktör hizmet vermeye başlayacak.


Aydın Sezer santralin inşası bitse bile testlerinin 2 yıl sürmesi gerektiğini vurgulayarak bu nedenle gelecek yıl bahar aylarında seçim öncesi ancak temsili bir açılış yapılabileceğini söyledi.

Tosun ise, “Milletlerarası anlaşmaya göre ilk reaktörün, 30 Haziran 2025 tarihinde inşaatının bitirilmesi gerekiyor. 1 Temmuz 2025 itibarıyla ticari işletmenin başlaması gerekiyor. 1 Temmuz 2025 tarihinde işletmeye başlamak bile büyük başarı olur. 2023 çok zor ve çok iddialı. Hatta son gelişmelerle birlikte neredeyse imkansız. Ama çok daha önemlisi, santralin güvenli olması. İyi bir çalışma ile ilk ünite, hem 7 yılda tamamlanabilir hem de güvenli olarak inşaat ve işletmesi yapılabilir diye temenni etmekteyim” ifadelerini kullandı.

BAKANLIKTAN ‘ZAMANINDA TESLİM EDİN, SAĞDUYULU VE YAPICI OLUN’ MESAJI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan Akkuyu Nükleer Santrali projesindeki sözleşme feshiyle ilgili açıklama geldi.

Açıklamada, Akkuyu Nükleer AŞ ile yüklenici Titan 2-IC İçtaş konsorsiyumu arasında ihtilaf yaşandığı hatırlatıldı.

Taraflara böyle bir projede daha sağduyulu ve yapıcı bir görev düştüğü belirtildi. Önceliğin yüklenici ve çalışanların mağdur olmaması ve projenin zamanında tamamlanması olduğu vurgulandı.

Açıklamada, “Bu süreçte bakanlığımız tarafların arasındaki ihtilafın çözümü için gerekli girişimlerde bulunmuştur. Taraflara da böyle bir projede daha sağduyulu ve yapıcı bir görev düştüğünü bir kez daha hatırlatmak isteriz” denildi.

“Temel amacımız, uluslararası standartları referans alarak, Nükleer Düzenleme Kurumu’nun denetim ve onaylarıyla ilk reaktörü projenin takvimine uygun bir şekilde, 2023’te devreye almaktır” ifadeleri kullanıldı.

Bakanlık açıklamasında şu bilgilere de yer verildi:
Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS), Türkiye Cumhuriyeti’nin bugüne kadar tek kalemde yapılan en büyük yatırımı. Her biri 1200 megavat kapasiteli 4 reaktörün tam kapasite devreye girmesiyle Türkiye’nin toplam elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu tek başına karşılayacak.

Nükleer santrallerin kurulması ve işletilmesi için bugüne kadar 317 öğrenci nükleer enerji eğitimi için Rusya’ya gönderildi. 263 mühendis eğitimlerini tamamlayarak, Akkuyu’da işbaşı yaptı. Halen 54 öğrenci Rusya’da eğitimlerine devam ediyor.