AKP’li Metin Külünk, Ali Erbaş hakkındaki iddialarıyla ilgili suç duyurusunda bulundu mu?

AKP’li Metin Külünk, Ali Erbaş hakkındaki iddialarıyla ilgili suç duyurusunda bulundu mu?
Siyasetin yargı yoluyla dizayn edildiğine dair çok sayıda örnek yaşayan, yaşaya gelen Türkiye’de, AKP’nin önemli isimlerden bir siyasetçi, Diyanet İşleri Başkanı hakkında ithamlarda, iddialarda bulunuyor.Metin Külünk…AKP...

Siyasetin yargı yoluyla dizayn edildiğine dair çok sayıda örnek yaşayan, yaşaya gelen Türkiye’de, AKP’nin önemli isimlerden bir siyasetçi, Diyanet İşleri Başkanı hakkında ithamlarda, iddialarda bulunuyor.

Metin Külünk

AKP İstanbul’un kurucuları arasında. Üç dönem İstanbul milletvekilliği yaptı. Şu anda da MKYK üyesi.

Süleyman Soylu ile arasının iyi olmadığı bir sır değil.

Soylu’nun isim vermeden yaptığı "Sedat Peker'den 10 bin dolar maaş alan siyasetçi" açıklamasından sonra projektörlerin üzerine çevrildiği politikacı. 

Bu konuda bir buçuk yıl sustu. Babala TV’de ‘o siyasetçi ben değilim’ dedi.

Peker’e ‘abi’ diyecek kadar yakın bir siyasetçi olduğu iddia edildi. Bir ses kaydında da Peker’i ifşalarına devam etmemesi için ‘ikna’ya çalıştığı gündeme gelmişti.

Peker de Külünk için Osmanlı derneklerine atfen “Almanya'daki o dernekler var ya, rica ederdi 'para yollar mısın' diye, el altından onlara para verilirdi. Ama öyle her ay giden 10 bin yok, seçim zamanı geldiğinde arabasına para bırakırdım” demişti.

İşte o Metin Külünk son zamanlarda bir imada bulunuyor. Daha doğrusu iddiaları var, soru formüllü. Muhatabı da Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş.

Ali Erbaş, 15 Temmuz’dan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’na atandı, 2017’de.

Külünk Diyanet İşleri Başkanı’na doğrudan sorduğu sorular “FETÖ ve PKK” ile ilgili.

Külünk ısrarla, “FETÖ ile iltisak ve irtibat iddiası bulunan Diyanet personelinin korunduğunu” iddia ediyor. Sorumlu olarak da Erbaş’ı gösteriyor.

Külünk’e, bu iddiaları anlamlandırmak için soru sormak istedim, aradım ama ‘ne hakla’ yanıtını aldım.

Son paylaşımında da Külünk “Diyanet Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü” görevinde bulunmuş, şimdi ise Uluslararası Müslüman Topluluklarla Dayanışma Vakfı’nda (MÜSDAV) 2018 yılından bu yana Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan Vekilliği görevini yürüten ismin “İstihbarat birimlerince PKK’ya destek verdiği tespiti yapılan şirketlere fahiş ödemeler yaparak haksız kazanç sağlamalarına imkan sağladığını” öne sürdü.

Bunun Külünk’ün iddiası olduğunun altını bir kez daha çizmek isterim.

Hatırlayacaksınız…

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, İBB çalışanlarını yasadışı örgütlerle ilişkilendiren açıklamalarından sonra İstanbul Başsavcılığı DİAYDER (Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) üyeleri hakkında iddianame hazırladı. 

Açılan davadaki suçlamalarda DİAYDER üyelerine İBB Muhtarlık İşleri Daire Başkanı tarafından 150 liralık yardım kartı dağıtmasıydı.

İBB’ye ‘terörle iltisaklı’ iddiasının dayanağı yapılan bu davanın bir sonraki duruşması 15 Eylül’de görülecek. Bu dosyada da hiç tutuklu kalmadı.

DİAYDER’e “PKK ile iltisaklı” iddiasıyla açılan dava da haziran ayında sonuçlandı. Avukatlardan davanın beraatle sonuçlandığını öğrendim.

Siyasetin yargı yoluyla dizayn edildiğine dair çok sayıda örnek yaşayan, yaşaya gelen Türkiye’de, AKP’nin önemli isimlerden bir siyasetçi, Diyanet İşleri Başkanı hakkında ithamlarda, iddialarda bulunuyor.

Ali Erbaş’ın bütün bu iddialarla ilgili yanıtını okumadım.

Şu soruların sorulması meşru…

Muhaliflerin jet hızıyla tutuklandığı iddiaların benzerleri iktidar bürokrasi için söz konusu olduğunda çifte standardı hep deneyimlemek siyasi yazgı mı? Üstelik iddiaların sahibi de bir iktidar yetkilisi olmasına rağmen.

Metin Külünk, tarih ve detay verdiği iddialarla ilgili suç duyurusunda bulundu mu, bulunacak mı?