Akşener’in ‘kazanacak aday’ları nasıl ‘yürekli olmayan aday’a dönüştü?
Candan Yıldız
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener Yavaş ve İmamoğlu’na siyaseten ‘güvenilmeyeceğini’ ima etti.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘tarihi çıkış’ beklentisi yarattığı Afyon-Kocatepe konuşması aslında ne kadar ‘tarihiydi’ ya da ne kadar ‘yeniydi.’?
Akşener’in ‘olmadı, olduramadık’ bağlamıyla beş kez ‘özür’ dilediği Afyon konuşması, 14 Mayıs seçimlerine giderken Altılı Masa’ya umut bağlamış milyonlarca seçmende ‘yıkım’ duygusu yaratan ‘terk ediş’ konuşmasının ‘ben demiştim’ versiyonu gibiydi.
Hatırlatalım. Akşener 3 Mart’ta, partisinin başkanlık divanı ve milletvekilleriyle gece geç saatlere kadar yaptığı görüşmelerden sonra Masa’dan neden kalktığını açıklayan sert ve suçlayıcı bir konuşma yaptı.
Afyon konuşmasını ‘masadan kalkış’ konuşmasının ‘devamı’ bu açıdan da ‘tutarlı’ olarak yorumlamak mümkün. Ama o zaman da ‘Masa’ya neden dönüldü?’ sorusu meşru hale geliyor.
Çünkü o konuşmanın seçim sonuçlarına etkisi ölçülebilir olmasa da Altılı Masa’ya güvensizliği artırdığı açık.
Akşener 3 Mart’taki konuşmasında “İyi Parti’nin kıskaca alındığını, ölüm ve sıtma arasında tercihe zorlandığını, buna boyun eğmeyeceğini. Ceketimi koysam aday olur diyenlerin karşısında da, dimdik duruyoruz, durmaya da devam edeceğiz” dedi.
Afyon konuşmasında da Akşener, ‘ben demiştim’ içeriğine uygun olarak ‘dik durmaya’ karşı ‘fedakarlık’ yaptıklarını ama yine de ‘koltuğundan başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerle uğraşmaktan maalesef olmadı, olamadı, olduramadık” cümlelerini kurdu.
Akşener 3 Mart’ta Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’na çağrı yaparak “Millet size de ateşten bir gömlek giymeyi vazife kılmıştır” dedi.
İyi Parti lideri Afyon konuşmasında da Yavaş ve İmamoğlu’na “Ateşten gömleği giydiremediği için özür diledi.”
Hatta daha da ileri giderek, Yavaş ve İmamoğlu’na siyaseten ‘güvenilmeyeceğini’ ima etti: Keşke herkes, bizler kadar fedakar, bizler kadar yürekli olabilseydi. Ama maalesef olamadılar. Onlar adına da özür dilerim! Ben, milletimizin, omuzlarında taşıdığı, umudunu bağladığı, bu iki arkadaşımızın, milletimizin bu tarihi çağrısına, kulak vereceklerini düşündüm.Ama maalesef yanıldım.
Akşener ve kurmaylarının ‘kazanılacak’ adaylarının ‘yürekli olmayan’ adaya dönüşmesi tabii ki düşündürücü.
Hatta öyle düşündürücü ki, acaba Akşener 2021’in eylül ayında, Halk TV’de Suat Toktaş’a “Cumhurbaşkanı adayı değilim, başbakanlığa adayım’ derken bu günleri kurgulamış mıydı diye düşünüyor insan.
Akşener’in Afyon konuşması, İyi Parti’nin seçim sonuçlarıyla ilgili muhasebesinin ‘ben demiştim’ den öteye gitmediğini gösteriyor.
‘Haklılık’ etik meşruluğu belki güçlendirir ama gerçekten ‘haklıysan’…
Son bir not: İyi Parti’nin seçimlere tek başına gireceğine ilişkin yorumların erken ve ileri olduğunu düşünüyorum. Yereldeki ittifak ve pazarlıklar hep masada olacaktır.