Ali Mahir Başarır: İktidar sırasında 12 kişi var, asıl Meclis'e saygısızlık budur

Ali Mahir Başarır: İktidar sırasında 12 kişi var, asıl Meclis'e saygısızlık budur
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır Meclis'te AKP'li vekillerin ilgisizliğini eleştirdi

TBMM Genel Kurulu, 28. Dönem 4. Yasama Yılı'nın dün gerçekleştirilen özel oturumunun ardından çalışmalarına başladı. TBMM Genel Kurulu'nda grup başkanvekilleri gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, Meclis'in çalışma şeklinin işlevli hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu:

“Parlamentonun üç görevi vardır. Birisi, yasa yapmak. İkincisi, yürütmeyi soru önergelerimizle ve buradaki konuşmalarımızla denetlemek. Üçüncüsü de bütçe yapma hakkına sahip olmaktır. Parlamento bir noktada işlevsiz hale getiriliyor ve şeklen bir parlamentoya dönüşüyor. Zaman zaman noter haline dönüştürülüyor demiş, bir noktada katip haline dönüştürülüyor. Geçen dönemde 32 kanun görüşüldü, 9’u uluslararası sözleşme ve bütçeydi. Geri kalan 23 tanesinden 17 tanesi torba yasaydı. Bu torba yasada bizim zaman zaman evet diyebileceğimiz maddeler vardı ama çoğunlukla da hayır diyeceğimiz maddeler... Temel yasaların içerisinde torba yasayla buraya gelmek doğru değildir. Bu parlamentoya işlevsiz hale getirmek doğru değildir. Parlamentonun işlevli hale getirilmesi gerekmektedir.

Burada kanunlar yapılırken iktidarın getirmiş olduğu kanunlarla özensiz, düşünülmeden, paydaşlarla, ilgili kurumlarla görüşmeden kanunlar getiriliyor ve ardından da birçok defa kanunlar burada görüşülüyor. Avrupa’daki parlamentolara baktığımız zaman 100, 60, 120 gün içerisinde bir kanunun geçtiği görülüyor. Türkiye’de ise ortalama 20 gün içerisinde bir kanun görüşmesi yapılarak bu kanun bizlere adeta dayatılıyor. Parlamentoyu yeniden işlevsel hale getirmek için iktidara sesleniyorum: Yapmış olduğunuz kanunları özenli getirin. Milletin ihtiyaçları, mutluluğu, zenginliği ve özgürlüğü için getirin bu kanunları."

"Gazze'deki katliamı, holokostu destekleyen bir firmaya gidip 80 milyar dolar borçlanmak neyin nesi"

İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez de konuşmasında şunları kaydetti:

"Terör devletine dönüşmüş İsrail'in bir yıldır Gazze'de 100 bine yakın masum insanı katletmesi açık bir soykırımdır. Gazze'de aylardır açlığa, sefalete ve nihayetinde ölüme mahkûm edilmiş masum insanlara insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu, uluslararası sularda haydutça bir yaklaşımla İsrail tarafından durdurulmuştur, çok sayıda dünya vatandaşının yanı sıra 37 Türk aktivistimiz de alıkonulmuştur. Uluslararası hukuku hiçe sayan bu barbarca yaklaşımı şiddetle kınıyorum; Türkiye Cumhuriyeti devletinin daha etkin ve daha aktif rol alması gerektiğini de bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Sayın Erdoğan geçtiğimiz günlerde Amerika'ya yapılan ziyareti ‘fevkaladenin fevkinde’ olarak nitelendirdi. Amerikan Dışişleri Bakanı bizzat Erdoğan'ın adını ağzına alarak ve Türkiye'yi de zikrederek ‘Bizden beş dakika randevu alabilmek için ve Trump'ın elini sıkabilmek için yalvarıyorlar’ dedi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, aynı zamanda bu Parlamentoda görev yapan bir milletvekili olarak bu tutum ve tavır beni son derece rahatsız etti. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletinin başı gidip de bir başka ülkenin devlet başkanına nasıl yalvarır? Nerede bizim Dışişleri Bakanlığı’mız? Niye cevap vermiyorsunuz? Neden buna misliyle ve aynıyla karşılık vermiyorsunuz? Yanı sıra Tom Barrack, ‘En iyisi onlara meşruiyet vermek, çünkü bizden meşruiyet istiyorlar ve göreceksiniz, bu meşruiyeti verdikten sonra dramatik bir değişim olacak’ dedi. Bir ülkenin büyükelçisi benim ülkem için böyle bir lafı nasıl eder ve siz buna nasıl sessiz kalırsınız? Türkiye'nin Washington Büyükelçisi tabiatıyla büyükelçinin bu hadsiz ifadesine de mutlaka ve mutlaka bir karşılık vermesi gerekiyordu, maalesef verilmedi.

Türkiye'de şu anda 495 uçak var Türk Hava Yolları’nda. Niye gittiniz 300 tane küçük, orta, büyük gövdeli Boeing'leri alıyorsunuz? Boeing'lerin yapılan pazarlıklar neticesinde şu anda 50 ila 80 milyar dolar bize bir borç yükü yükleyeceğini biliyoruz. Embraer'den alsaydınız Brezilya'dan 3'te bir fiyatına Boeing'in. Kaldı ki Boeing bugün İsrail'deki soykırımı destekleyen, İsrail hava kuvvetlerinin her türlü ekipman ve mühimmatını temin eden bir firma olarak biliniyor. Batmak üzere olan bir firma, oradaki soykırımı destekleyen, Gazze'deki katliamı, holokostu destekleyen bir firmaya gidip 80 milyar dolar borçlanmak neyin nesidir Allah aşkına? On yıl önce dediniz ki: ‘2019'da Türk yerli yolcu uçağımız havalarda.’ Sayın Erdoğan'ın fotoğrafıyla, resmiyle bilbordlarda Türkiye'nin her yerinde reklam yaptınız. Sonra da kalktınız, prototipini de yayınladınız. Erdoğan'ın adıyla yaptığınız bu reklamlar nerede?"

"Ortadoğu'daki sorunların çözümünde artık Türkiye'nin dış politikası yeni bir eksene geçmek zorundadır"

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de şunları söyledi:

"Gazze'de yaşanan insanlık dramı devam ediyor. Gerçekten çok çok ciddi bir kriz var Gazze'de; ilaç yok, gıda yok, temiz su yok, ölümler devam ediyor, on binlerce insan soykırıma uğradı ve Sumud Filosu bir insani koridor açmak adına, bir yardımı ulaştırmak adına yola çıktı ve maalesef 39 tekneye el kondu, teknedeki insanlar gözaltında. Bunu şiddetle kınıyoruz, kabul etmemiz mümkün değil ama bu insani koridor meselesinde artık inisiyatif alma zamanı gelmiştir, ciddi bir inisiyatif alma zamanı gelmiştir, Gazze'deki Filistin halkı bunu beklemektedir, bize düşen sorumluluk budur. Acilen insani koridorun açılmasını sağlamak ve İsrail'in bu barbarca saldırganlığını durdurmak zorundayız; bütün dünyaya da çağrımız bu yöndedir.

İsrail'e dair çeşitli yaptırımlar oluyor ama yetersizliği ortada. Gazze'ye dair planlar var, bu planlar Filistin halkını kucaklayan, kapsayan, onların iradesini gören bir yerden değil, bunun da farkındayız. Dolayısıyla, Gazze meselesinin çözülmesi çok çok büyük bir öneme sahiptir. Türkiye'nin dış politika hataları, yanlışları bugün Ortadoğu'da yaşanan birçok sorunun nedenidir, bunu da dile getirmek zorundayız. Ortadoğu'daki sorunların çözümünde artık Türkiye'nin dış politikası yeni bir eksene geçmek zorundadır. Kürt meselesinin, Filistin meselesinin çözümü ve Ortadoğu'nun huzura ve barışa kavuşması bizim bu konuda doğru bir siyaset üretmemizden geçiyor. Önümüzdeki yasama yılında Meclis artık Ortadoğu'ya doğru bir pencereden yaklaşan, doğru bir yerden konuyu ele alan bir tavrı ortaya koymalıdır. Nasıl ki yıllardır savunulagelen bir mottosu var Türkiye'nin, ne diyor orada: Yurtta sulh, cihanda sulh! O zaman şimdi bunun yanında şunu da ekleyelim: Yurtta demokrasi, Ortadoğu'da demokrasi, dünyada demokrasi. Dolayısıyla barış mücadelesi ile demokrasi mücadelesini, barışın inşası ile demokratik yolların açılımını birlikte ele alıp sağlamak zorundayız. İşte, bir başka yasama yılı olsun dediğimiz tam da budur. Geçmiş yasama yıllarında maalesef sermayenin rant hesapları ile güvenlikçi bürokrasinin otoriter rejimi tahkim etme hesaplarına sıkışıp kalan, bir vesayetçi anlayışa sıkışıp kalan bir Meclis genellikle savaş tezkereleriyle yasama dönemine başladı. Gelin bu yasama yılında barış yasalarıyla işe koyulalım, barış yasalarıyla yol alalım ve bugün önümüzde bekleyen sorunların çözümü için gerçekten komisyon eliyle oluşturulan bir müzakere zeminini etkin, verimli bir şekilde çalıştırarak acil, ivedi sorunları bir ara dönem, bir geçiş süreci anlayışıyla çözüme kavuşturalım."

"İsrail'in dünyaya nasıl bir ülke olduğunu ortaya koyacak tedbirleri alma zorunluluğumuz var"

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır de şu görüşleri diyle getirdi:

"Dünya bir vandallığı, bir hukuksuzluğu, bir ahlaksızlığı izliyor. Sumud Filosu Filistin'de yaşayan çocuklar, insanlar, kadınlar için giyecek, yiyecek, yardım götürüyor. Sadece bunu yapmıyor, orada yaşanan bir dramı dünyaya anlatıyor aslında ve bugün itibarıyla katil, vandal İsrail yönetimi o gemilere el koydu, 200 dünya insanını gözaltına aldı, 37'si bizim vatandaşımız. Kolombiya Devleti İsrailli diplomatları sınır dışı etti. İtalya'da, İtalya'nın en büyük sendikası bir günlük grev kararı aldı ülkede. Cumhurbaşkanı'nın, bakanların, Meclis'in daha somut, daha net, bu ülkenin, İsrail'in dünyaya nasıl bir ülke olduğunu ortaya koyacak tedbirleri alma zorunluluğumuz vardır, almalıyız.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan genişletilmiş il başkanları toplantısında CHP'nin dünkü açılışa gelmemesini eleştirmiş; olabilir. "Meclis'i kırdığımızı, ilk günden eften püften sebeplerle kırdığımızı" söylemiş. Şu anda Meclis'te 50 kişiyiz, Meclis'te muhalefeti, iktidarı 50 kişiyiz ve sağ tarafta oturan iktidar milletvekilleri geçen dönem en az 50 kez alınan yoklamalarda çoğunluğu sağlayamadığı için Meclis kapandı. Aslında ben muhalefete de iktidara da söylüyorum; bizim görevimiz burada çalışmak, biz bu yüzden maaş alıyoruz ama dün Cumhurbaşkanı geldiği için Meclis bizim dışımızda full, herkes ayakta alkışlıyor. Bugün bakıyorum iktidar sırasına, 12 kişi var; asıl Meclis'e saygısızlık budur.

Sayın Cumhurbaşkanı demiş ki: "Ben 28 milyon insanın oyunu alarak buraya geldim, saygı göstermeleri lazım." Aslında doğru bir bakış açısı ama burada konuşurken 100 bin Hataylının oyunu alan Can Atalay cezaevinde. Bugün Ankara, İstanbul, Adana Belediye Başkanlarının aldığı oy 10 milyonun üzerinde. Ha, kendi aldıkları oy milli irade; Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar, Muhittin Böcek'in aldığı oylar kimin iradesi, kimin iradesi sormak isterim."

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar