Ankara'da HDK davası: Yıldız Tar'dan dikkat çeken açıklama

Ankara'da HDK davası: Yıldız Tar'dan dikkat çeken açıklama
Halkların Demokratik Kongresi'ne (HDK) yönelik sürdürülen davada, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' iddiasıyla yargılanan gazeteci Yıldız Tar, Meclis Başkanı'nın da benzer bir durumla karşılaşabileceğini vurguladı. Duruşma 23 Şubat'ta yapılacak.

Haber: Esra TOKAT

(ANKARA) -İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Halkların Demokratik Kongresi'ne (HDK) yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde açılan davada, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla yargılanan gazeteci Yıldız Tar, duruşmada yaptığı savunmada önemli açıklamalarda bulundu.

Mahkeme heyeti, gazeteciler Yıldız Tar ve İbrahim Halit Elçi'nin imza yoluyla uygulanan adli kontrol tedbirini kaldırırken, yurt dışına çıkış yasaklarının devamına karar verdi ve duruşmayı 23 Şubat'a erteledi.

Tar ve Elçi, davanın ilk aşamasında bugün hakim karşısında yer aldı.

Duruşmada, gazeteci Yıldız Tar ve İbrahim Halit Elçi'nin yanı sıra, İsveç, Fransa, İngiltere, Norveç Büyükelçiliği temsilcileri, AB Türkiye Delegasyonu yetkilileri ve çeşitli insan hakları kuruluşlarının temsilcileri de bulunarak durumu takip etti.

"Yaklaşık 4 ay boyunca Silivri'de tutularak bu Bedeli ödemek zorunda kaldım"

Kimlik tespitinin yapılmasının ardından Tar'ın savunmasıyla duruşma başladı. Kimlikteki adıyla Tarık Yıldız olduğunu belirten Tar, "2010 yılından beri hem sosyal hayatımda, hem mesleki hayatımda hem de tüm kamuoyunda Yıldız Tar olarak biliniyorum. Kimlikte de ismimi değiştirmek için halihazırda dava açmaya hazırlanıyorum. Bundan, heyetiniz nezdinde bir kafa karışıklığına yol açmamak adına bahsediyorum. Gazeteciyim. 2013'te mesleğe başladım, ancak öncesinde iki yıl boyunca da çeşitli kurumlarda stajlar yaptım, mesleği öğrendim. Gazeteciliğe; "sessizlerin sesi olmak" ve hakikati tüm boyutlarıyla ortaya çıkartabilmek için başladım. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde okurken; bir tutkuyla girdim mesleğe. Ve aynı tutkuyu sürdürüyorum. Çünkü, gazeteci olmak sadece bir meslek değil; özgür, eşit, adil, demokratik, barış içinde bir toplumda yaşayabilmemiz için kamu yararını gözeten bir meslek. Bedeli çok. Ve ben de maalesef yaklaşık 4 ay boyunca Silivri'de tutularak bu bedeli ödemek zorunda kaldım" ifadesini kullandı.

Tar, geçmişte özellikle toplumsal seslerini duyuramayan kesimlerin hikayelerini aktarmak için çok sayıda haber, söyleşi, radyo ve televizyon programı hazırladığını belirteredek "Bu kesimlerin başında da LGBTİ+'lar geliyor. Bunun bir sebebi LGBTİ+'ların hapsedildiği görünmezlik ve baskı çemberiyken; diğer sebebi daha öznel. Ben eşcinsel bir gazeteciyim. Daha doğrusu, henüz Türkçeye çevrilemese de "non-binary" bir gazeteciyim. Yani hiçbir zaman iki cinsiyete de ait hissetmedim. Şu anda da Türkiye'nin ilk LGBTİ+ dergisi ve yine ilk internet gazetesi olan Kaos GL'nin genel yayın yönetmeni olarak çalışıyorum" dedi.

"Örgüt üyeliği" ile suçlanıyorum. Ancak üyesi olduğum örgütler çeşitli LGBTİ+ dernekleri ve Basın Meslek örgütleri"

Tar, savunmasına devamla; "Örgüt üyeliği" ile suçlanıyorum. Ancak üyesi olduğum örgütler çeşitli LGBTİ+ dernekleri ve Çağdaş Gazeteciler Derneği, Gazeteciler Cemiyeti gibi meslek örgütlerinden ibarettir. Yasal siyasi partilere bile üye değilim, çünkü gazetecilik bunu gerektirir. Siyasi görüşleriniz olsa bile; objektif kalabilmeniz lazımdır. Örneğin geçtiğimiz genel seçim süreçlerinde Artı TV'de seçim programları yaptım ve bu kapsamda iktidar partisi de dahil neredeyse her siyasi partiyle görüştüm. Çünkü işim bu. 12-13 yıl önceki nasıl dinlendiğimin ve doğruluğunun şaibeli olduğu bazı telefon kayıtlarından yargılandığım için endişeliyim. Bu durum, sadece beni mağdur etmiyor aynı zamanda demokratik toplumun gereği olan basın ve ifade özgürlüğünü de tehdit ediyor.

" HDK'nın mevcut ve geçmiş eş sözcüleri, yürütme kurulu üyelerinin arasında milletvekillerinin bulunduğunu, Fethullahçı yapılanmanın yürüttüğü telefon dinlemeleri neticesinde yıllar sonra bunu yaşamaktan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Tar, mahkemenin soyut iddialar üzerinden ceza vermeyerek hukuk sistemine zarar vermeyeceğine inanmak istediğini belirtti.

Tar'ın avukatı Veysel Ok ise, "Yıldız, sabah 04.00'e karşı evinde baskın yapıldı ve gözaltına alındı, İstanbul'a sevk edildi ve 100 gün tutuklu kaldı. Bu kadar sert şeylerin yapıldığı bir gazeteciye karşı hazırlanan iddianamenin hukuka uygun olacağını düşündük. Oysa 9 sayfalık iddianamenin 8 sayfası telefon görüşmesi. Bu iddianamenin kabul edilmemesi lazımdı. Diğer HDK davalarında olduğu gibi kopyala yapıştır bir iddianame. HDK, hala aktif bir çalışma yürüten platform ve başkanı da milletvekili Meral Danış Beştaş. Diğer başkanı Sırrı Süreyya Önder. Rahmetle anıyorum cenazesine devlet insanlarının katıldığı bir insan. Yıldız, HDK'nın toplantısına katıldığında terör suçlaması yok ortada HDK'ya. Yargıtay'ın HDK'nın çalışmalarına katılmanın örgüt üyeliğinin kanıtı olmadığına ilişkin kararı var.

" açıklamasında bulundu.

"Ben kayıtları dinleyelim desem ortada kayıtlar yok"

Tar'ın diğer bir avukatı Batıkan Erkoç, müvekkilinin bir gazeteci olduğunu ve bu nedenle kaynak gizliliği kapsamında kendisine dokunulamayacağını ifade etti. "Müvekkilim gazetecidir. Gazetecilerin materyalleri kaynakların gizliliği için tıpkı biz avukatlar gibi dokunulmazdır. Dizüstü bilgisayarına, cep telefonuna el konuldu Yıldız'ın. Yıldız'ın bütün dijital materyallerinden alınan imajlarında herhangi bir suç tespit edilemedi. Adli kontrol tedbiri için somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesi aranır. Somut delil burada imha edilen telefon tapeleri. Bunlar delil değildir. Ben kayıtları dinleyelim desem ortada kayıtlar yok. Sivil toplumlarında çalışanların ve gazetecilere adli kontrol tedbirleri verilmesi ifade özgürlüğünün ihlal edilmesine ilişkin pek çok karar var. Bu yüzden müvekkilim hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını ve beraatini istiyorum" diye ekledi.

"Yıldız Tar'ın gazeteciliği Bir suça değil çoğulcu ve özgür basına karşılık gelmektedir"

Tar'ın avukatı Hayriye Kara ise açıklamasında "Bu dava yalnızca bir ceza davası değil, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve demokratik çoğulculuk ile alakalı bir dava. Türkiye'de uzun süredir hedef haline getirilen LGBTİ'ler için güçlü bir dayanışma figürüdür Yıldız Tar. Bu yargılama gazetecilik pratiğinin yargılanmasıdır. Yıldız Tar'ın yargılanması hem gazeteciler hem de toplumda ötekileştirilen gruplar üzerinde caydırıcı bire etki yaratır. Çünkü kendisi kamuya mal olmuş birisidir. Bu davada hak temelli gazetecilik ve kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğrayanlar yargılanmaktadır. Yıldız Tar'ın gazeteciliği bir suça değil çoğulcu ve özgür basına karşılık gelmektedir." ifadesini kullandı.

Yıldız Tar ve avukatlarının beyanlarının ardından gazeteci İbrahim Halit Elçi'nin savunma sürecine geçildi.

İbrahim Elçi: "Ben HDK'yi şimdi de savunuyorum"

Çalıştığı gazetelerdeki deneyimlerini paylaşan Elçi, duruşmada şunları kaydetti:

"Dijital haber platformlarında editörlük yaptım. Halen de siyasihaber.org isimli internet sitesinde çalışıyorum. Söylediğim her şey ortadadır, yaptığım her şey ortadadır. Bir sosyalistim ve bütün söylediklerimi yapmaya çalıştım. Yaptıklarımı da savundum. 25 yıldır aynı telefon ve aynı mail adresini kullanıyorum. Bana yöneltilen suçlamalara karşı şunu söylemeliyim; yaptığım her şey ortadadır. İddianameye göre HDK bir terör örgütü. Devletin kurumlarının gözleri önünde, açık çağrı ile kurulan HDK, nasıl bir terör örgütü olabilir. Şu an çalışmalarına devam etmektedir. Sözcüleri Meclis'te milletvekilidir. Hala da aktiftir. Bu nasıl terör örgütüdür? Temsili demokrasiye karşı doğrudan demokrasiyi savunan bir örgüttür. Bu anlamıyla ben HDK'yi şimdi de savunuyorum. Esasen çalışmalarım kuruluşu olan 2011 yılındadır. Ondan sonraki bütün siyasi parti faaliyetlerim SYKP'de devam etmiştir ve HDK'nin birleşenidir. Bu anlamda da ben HDK'yi savunuyorum. Genel Meclis üyeliğimi de kabul ediyorum. Bir dönem bu görevi yaptım. Zaten bu görevlendirmeler kamuoyuna açıklanmıştır. İddianamede bir algı yaratılmaktadır, bu belge tamamen açık bir belgedir.

1996 yılında Eski eşinden alınan ifade delil oldu

1996 yılında eşimden alınan "Birlikte olduğumuz sürece ben herhangi bir örgüt ile ilişkisini görmedim. Aranınca öğrendim" şeklindeki ifadesi delil olarak gösterilmiştir. Ben eski eşimle 1986 yılından beri görüşmüyorum. Yani 1986 yılından önceki bir ifade bugün benim dosyama konuluyor. Ben zaten o dönem ki faaliyetlerimden dolayı yargılandım. Bu da algı yönetmenin bir başka kanıtıdır. HDK meşrudur. Ben de bulunduğum siyasi örgütler adına HDK'de faaliyette bulundum. Aynı iddianameden yargılanan pek çok kişi beraat etmiştir. Adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını ve beraatimi istiyorum."

Elçi'nin avukatı da, "Müvekkilim HDK üyesi olduğu için değil, KCK üyesi olduğu için yargılanıyor. Buna dair somut tek delil yok. Listeden isminin çıkması, HDK'de faaliyetlerde bulunması KCK'ye üye olduğuna delil değildir. Müvekkilim hakkında beraat kararı verilmesini istiyorum" dedi.

Mahkeme Başkanı'nın "Şu an HDK'nın terör örgütü olup olmadığının yargılamasını yapmıyoruz. Sanıkların, HDK kapsamında faaliyette bulunup bulunmadıklarına bakıyoruz" ifadelerini kullanması üzerine, avukatlar tepkilerini "HDK'nın terör örgütü olup olmadığının tartışmasını yapmadan nasıl yargılama yapılabilir?" şeklinde gösterdi.

"Sayın Cumhurbaşkanı da dahil taşın altına elini koymuştur"

Avukat Erkoç, "Silahlı terör örgütüne üyelik suçu ancak kesinleşmiş mahkeme ile olur. Örneğin 2019 yılında HDK terör örgütü denildiyse 2019'dan sonraki suçlara ilişkin yargılama yapılabilir. Bunun aksi yönünde HDK üyeliğinden ceza verilemez" şeklinde beyanlarda bulundu.

Avukat Ok da, "Devlet 100 yıllık sorunun çözülmesi için uğraşıyor, Sayın Cumhurbaşkanı da dahil taşın altına elini koymuştur. Bu yargılama bu süreci sekteye uğratacaktır. Lütfen bunu dikkate alın" şeklinde konuştu.

Bir sonraki duruşma 23 Şubat'ta yapılacak

Savcı, adli kontrol hükümlerinin devamını talep etti. Mahkeme heyeti, Tar ve Elçi hakkında yurt dışında çıkış yasağını sürdürürken, imza şeklindeki kontrol tedbirini kaldırdı. Ayrıca, yarışmaya atanan Elçi ve Tar'ın dijitallerinin teslim edilmesine karar vererek, bir sonraki duruşmayı 23 Şubat'a erteledi.

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar