AYM, 'soruşturma özensiz yürütüldü' demişti: Adalet Bakanı Tunç’tan, Rabia Naz Vatan açıklaması

AYM, 'soruşturma özensiz yürütüldü' demişti: Adalet Bakanı Tunç’tan, Rabia Naz Vatan açıklaması
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan, Rabia Naz Vatan açıklaması: “Gerekçelere bakmak lazım. Yargı mensuplarımız bunları inceleyecektir"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturmalarıyla ilgili yönelttiği sorular hakkında, “Bu adli soruşturmaları sanki bir siyasi soruşturmaymış gibi, bunları Cumhurbaşkanımızla da ilişkilendirmeye çalışarak bir algı çalışması gerçekleştirmeye çalıştı. Bunlar doğru değil. Bir adli soruşturma var ortada” dedi. Bakan Tunç, Rabia Naz Vatan’ın şüpheli ölümüne ilişkin AYM’nin verdiği karara ilişkin de "Çocuklarımızın bu şekilde katledilmesi, canlarına kıyılması hepimizin yüreğini dağlıyor. Gerekçelere bakmak lazım. AYM'nin gerekçeleri önemli. O gerekçelerde yeniden yargılamayı gerektirebilecek hususlar olabilir mi ona bakmak gerekir. Yargı mensuplarımız bunları inceleyecektir ve bir karara varacaktır” dedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara'da İşyurtları Ürün ve El Sanatları Fuarı açılışına katıldı. Bakan Tunç, tutuklu ve hükümlülerin yaptıkları ürünlerin sergilendiği stantları gezdi. Bakan Tunç, stantları gezdikten sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) bazı savcıları şikayet etmeleri üzerine, Adalet Bakanlığı’nın HSK’yı neden toplamadığı şeklindeki açıklamasının sorulduğu Bakan Tunç, şöyle konuştu:

"Özellikle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan soruşturmalarla ilgili olarak CHP Genel Başkanı, daha soruşturmanın başından bu yana, soruşturmayı etkilemeye yönelik, özellikle haddini aşan bazı sözlerle yargı mensuplarımızı, Cumhuriyet savcılarımızı tehdit ve karalamaya varan ifadeler ve sözler kullandığını hep beraber şu geçtiğimiz 4-5 ayda görüyoruz. Daha soruşturma başlar başlamaz, ilk gözaltı kararı verildiği andan itibaren hemen dosyayla ilgili beyanlarda bulundu. Halbuki dosyanın içeriği, suçlamalar, iddialarla, delillerle ilgili bilgisi olmadan direkt bir ön yargılı bir şekilde bunun adli bir soruşturma olmadığını, bunun bir siyasi soruşturma olduğunu kamuoyuna yansıtmaya çalıştı. Sonraki süreçte yine soruşturma devam ederken, gözaltı kararları verilirken, tutuklama kararları verilirken ve sonrasında yine ifadeler alınırken ve soruşturmanın seyri içerisinde de özellikle soruşturmayı etkileyebilecek ifadeler kullandı.

"Bu adli soruşturmaları sanki bir siyasi soruşturmaymış gibi bir algı çalışması gerçekleştirmeye çalıştı"

Bu adli soruşturmaları sanki bir siyasi soruşturmaymış gibi, bunları Cumhurbaşkanımızla da ilişkilendirmeye çalışarak bir algı çalışması gerçekleştirmeye çalıştı. Bunlar doğru değil. Bir adli soruşturma var ortada. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı bir soruşturma,, ihbarlar neticesinde başlayan bir soruşturma. Kamuoyuna da yansıyan, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın alınması sürecinden başlayan, o para sayma kuleleriyle beraber başlayan ve sonrasında genişleyerek devam eden, ilçe belediyelerine de yansıyan, bir takım ihalelerde usulsüzlük iddialarıyla ilgili olarak ihbar ve şikayetler, süreç içerisinde itirafçıların ifadeleriyle şekillenen ve devam eden bir soruşturma söz konusu. Buradan şunu söylüyoruz, Cumhuriyet savcılarımız bir suç ihbarı karşısında o suçu araştırmak, soruşturmak onların asli görevidir. Dolayısıyla şüphelinin lehine ve aleyhine tüm delilleri toplamakla görevlidir Cumhuriyet savcıları. Burada da olan budur. İhbarlar, itiraflar, deliller karşısında Cumhuriyet savcılarının görevini yapmamasını beklemek bir kere hukuk devleti ile bağdaşmaz.

"CHP’li siyasetçilerin bu konuda yorum yaparken yargıyı etkileyebilecek beyanlardan kaçınmaları gerekir"

Savcıların talepleri, sulh ceza hakimlerinin kararları ve asliye ceza hakimlerinin itiraz değerlendirmeleri neticesinde şekillenen bir soruşturma var. Burada tek bir kişi karar vermiyor. Yargı mekanizması içerisinde itiraz mekanizması içerisinde yürüyen süreçler var. Burada bu soruşturmalar devam ederken elbette kişilerin savunma hakları kutsal bir hak var. Masumiyet karinesine önem veriyoruz. O nedenle masumiyet karinesi kapsamında soruşturmayı etkileyecek, soruşturmanın içeriğini, delilleri bilmeden bir takım yorumlar yapmak, kişileri suçlu ya da soruşturmayı etkileyecek şekilde ‘burada suç yoktur, bu siyasi soruşturmadır’ demek doğru değil. Hukuki olmaz. O nedenle ana muhalefet partisi genel başkanının ve CHP’li siyasetçilerin bu konuda yorum yaparken yargıyı etkileyebilecek beyanlardan kaçınmaları gerekir. Hepimizin kaçınması gerekir. Yargı hepimizin yargısı. Eğer orada, o süreçlerle ilgili yorumlar, elbette ki bu kararlar eleştirilebilir, bu eleştiriler mümkündür ama eleştirirken tehdide, hakarete varan cümleler kullanılırsa orada maksat farklı bir maksattır. Burada hep beraber soruşturmaların neticesini seyrini beklemek zorundayız. İddianame yazım süreçleri devam ediyor. Bir taraftan soruşturmalar devam ediyor.

"İhbar edenler kendileri, itiraf edenler kendileri, itirafçı olanlar kendileri"

Soruşturmalar devam ederken başka belediyelerle ilgili suç üstü durumları da oldu. Manavgat Belediyesi’nde kamuoyuna yansıyan görüntüleri hep beraber gördük. Baklava kutularından paralar çıktı. Hep beraber kamuoyu bunu gördü. O görüntü olmasaydı o soruşturma da yine siyasi soruşturmaymış gibi kamuoyuna bir algı yapılacaktı.

Yine aynı şekilde İzmir Büyükşehir Belediyesi eski belediye başkanı ile ilgili yapılan soruşturmayla ilgili hemen bir sahip çıkıldı. Ama sonradan gördüler ki orada eski belediye başkanı ile ilgili belgeleri Cumhuriyet savcılarına teslim eden, imzasıyla bir dosya halinde takdim eden şu andaki kendi belediye başkanları. İhbar edenler kendileri, itiraf edenler kendileri, itirafçı olanlar kendileri. Tüm bunların değerlendirmesini yapacak olan tarafsız ve bağımsız yargıdır, siyasetçiler değil. Bakanlar olarak biz değiliz. Dolayısıyla yargıyı rahat bırakmamız lazım. Burada eğer bir yolsuzluk varsa ki kamuoyu, herkes, her şeyi görüyor bu noktada değerlendirmesini kamuoyu yapacaktır. Süreç tamamlandığında, iddianame düzenlendiğinde herkes iddianamedeki delilleri, vakaları, isnat edilen suçlamaları öğrenecek. Bu iddianamenin ortaya çıkmasıyla süreç bitmiş midir, bitmemiştir. İddianameyle beraber suçlu ilan edebilir miyiz, yine edemeyiz. Yargılama başlayacak, yargılamada o iddialar karşısında kişiler kendini savunacak. Tüm bu tartışmalar ışığında kovuşturma aşaması gerçekleşecek ve yargı bir karar verecek. Bu karar istinaf sürecine tabi. Burada yeniden değerlendirilecek. İstinaf sürecinden sonra yine son değerlendirmeyi Yargıtay yapacak. Bu yargılama sürecinde bir hak ihlali söz konusu olursa, böyle bir iddia söz konusu olursa AYM süreci var. Türkiye'de hak arama yolları sonuna kadar açık ve bunlar gerçekleşiyor.

CHP Genel Başkanı’nın sorularına ilişkin yanıtlarımızı da yazılı olarak Meclis Başkanlığına göndereceğiz. Orada bahsettiği hususlar ile ilgili olarak özellikle Türkiye'de ikili hukuk sistemi yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasal bir hukuk devletidir, demokratik hukuk sistemi vardır.

"Sayın Özel kendisi bir eczacı. Hukukçu olsa bu ayrımı yapabilir"

Soruşturma izni hangi hallerde verilir, hangi koşullarda verilmez? Tabii ana muhalefet partisi genel başkanı Sayın Özel kendisi bir eczacı. Hukukçu olsa bu ayrımı yapabilir. Ama yanındaki hukukçuların onu bu noktada aydınlatması lazım. Adalet Bakanlığı’ndan soruşturma istenmişse kendi takdir eder. İstenmemişse Adalet Bakanlığı gidip de şu dosya ile ilgili izni gönderin diyemez. Dediği anda zaten yargıya müdahale olur. Adalet Bakanlığı'ndan istenen soruşturma izni verilmektedir. Eğer soruşturma izni verilmemişse bu tamamen yargının takdirindeki bir husustur. Adalet sistemimizi yıpratmaya yönelik bu tür ibarelerden kaçınmak gerekir. Tavsiyemiz, sabırla soruşturmaların sonucunu beklemek lazım. Kapsamlı bir soruşturma. Çok sayıda şüpheli var, bunların ifadeleri var. Yeni itirafçılar çıktıkça bunların ifadelerinin değerlendirilmesi, tüm bunlar belli bir zaman alan hususlar. Sağlıklı bir soruşturma yürümesi hepimizin ortak temennisi."

Bakan Tunç, "HSK’yı topayacak mısınız?” şeklindeki soruya ise “HSK zaten toplanıyor. Nasıl toplanacağına, HSK kendi gündemine hakimdir. HSK’nın gündeminde sadece bir hakim soruşturması yok, çok sayıda soruşturma var” yanıtını verdi.

Rabia Naz Vatan'ın şüpheli ölümü

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bir gazetecinin, "Anayasa Mahkemesi, Rabia Naz Vatan'ın şüpheli ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmanın özensiz olduğuna hükmetti, aileye ve manevi tazminat verilmesine karar verdi aileye. Ailenin de size yönelik bir çağrısı var, soruşturmanın yeniden başlatılmasına ilişkin. Bu konuda bir gelişme olabilir mi?” sorusunu ise şu şekilde yanıtladı:

“Aileye bir kez daha başsağlığı diliyoruz. Uzun yıllardır konuşulan, yargının gündeminde ve kamuoyunda konuşulan bir konu. Rabia Naz’ın vefatı hepimizi o dönemde üzmüştü, hala üzülüyoruz. Çocuklarımızın bu şekilde katledilmesi, canlarına kıyılması hepimizin yüreğini dağlıyor. O yüzden çocukların korunması önemli. Çocuklar çünkü çevresindeki tehlikelere karşı en savunmasız kişiler. Her türlü istismara, tehd,de, şiddete karşı çocukları korumak en başta hem ailelerin ama aileler bunu hakkıyla yerine getiremiyorsa elbette devletin görevi. Burada adli bir soruşturma o dönemde gerçekleşti. Yargı bir karara vardı, karar kesinleşti. Aile iddialarını sürdürdü. Meclis'te de araştırma komisyonu kurulmuştu. O yargı süreçleri kesinleşti, tamamlandı. Aile o süreçteki hak ihlali nedeniyle AYM'ye başvurdu. AYM tazminata karar verdi. BUradaki soruşturmada özellikle bazı eksiklikler ve ihmaller şeklinde hak ihlali olduğunu ve bu anlamda manevi tazminat verilmesine karar verdi. Tabi oradaki gerekçelere bakmak lazım. AYM'nin gerekçeleri önemli. O gerekçelerde yeniden yargılamayı gerektirebilecek hususlar olabilir mi ona bakmak gerekir. Yeniden yargılamanın belli bir usulü var. Bu şartlar gerçekleştiğinde yeniden yargılamaya karar verilebiliyor. Ama AYM burada tazminata karar verdi, AYM yeniden yargılamaya karar vermedi." Ama gerekçelerine bakmak lazım. Yargı mensuplarımız bunları inceleyecektir ve bir karara varacaktır.”

"Sosyal medya yoluyla bu tür olaylar daha fazla paylaşılıyor"

18 yaş altındaki çocukların yargılanmasıyla ilgili bir başka soruya karşılık Bakan Tunç, şu yanıtı verdi:

"Kamuoyunda çokça tartışılan bir konu haline geldi suça sürüklenen çocuklar. 12 yaş altı çocuk suç işlemişse ceza yok. 12-15 yaş arasında suç işlemişse yarıya indiriliyor. 15-18 yaş arasındaki suçlar ise üçte bir indiriliyor. Özellikle 15-18 yaş grubunda yaş arttıkça cezanın düşmemesi, suça eğilimi, çocuğun gelişimi, toplumda kasten öldürme gibi infial uyandıran, cinsel istismar gibi ağır suçları işleyen çocuklar için kademeli bir düzenlemeye gidip, kapsamlı bir bölüm 11. Yargı Paketine yetişecek, arkadaşlarımıza arz edeceğiz. Suç işlendikten sonra artık cezalandırma aşamasına geçiliyor. Önemli olan suçtan önce önleyici tedbirler. Aile Bakanlığı'nın, İçişleri Bakanlığı'nın özellikle koordineli çalışması devam ediyor. Bu suçlarda özellikle görünürlük arttı. Sosyal medya yoluyla bu tür olaylar daha fazla paylaşılıyor."

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar