Bahçeli: Bizi göndermek için tertip içinde olanları doğduklarına pişman etmek boynumuzun borcudur

Bahçeli: Bizi göndermek için tertip içinde olanları doğduklarına pişman etmek boynumuzun borcudur
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bizim gidecek bir yerimiz yoktur. Gitmeye niyetimiz yoktur. Göndermek için tertip içinde olanları da doğduklarına pişman etmek boynumuzun borcudur. Gözlerine kara perde inenlerin dedikodularına,...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bizim gidecek bir yerimiz yoktur. Gitmeye niyetimiz yoktur. Göndermek için tertip içinde olanları da doğduklarına pişman etmek boynumuzun borcudur. Gözlerine kara perde inenlerin dedikodularına, Türk düşmanlarına uyduluk yapanların provokasyonlarına göz yummamız, yol vermemiz akıl ve mantık inkarıdır" dedi.

Bahçeli'nin “Ülkücü Şehitleri Anma Günü” programında yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:

"Ülkücü şehitlerimiz, tıpkı Çanakkale’de yaşandığı gibi, tıpkı Millî Mücadele yıllarında görüldüğü gibi, tarihin emanetlerini omuzlayarak, milli ve manevi değerleri iliklerine kadar özümseyerek Türkiye’yi geçmek isteyenlere cüretlerinin bedelini çok ağır ödetmişlerdir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket ihtiyaç hasıl olursa, karanlık emeller bir kez daha sahneye çıkarsa, bilinmelidir ki, mazisindeki emsalsiz fedakarlıkları tekrarlamaya, Türk milletinin geri dönmeyi düşünmeyen 57’inci Alayı olmaya hazırdır, buna da yeminlidir. Şehitlerimizin mücadelesi boşuna verilmemiştir. Gencecik fidanlarımız, henüz bıyığı yeni terlemiş dava arkadaşlarımız boşu boşuna kara toprağa girmemişlerdir.

"İntikam alanların en hayırlısı Allah’tır"

Şu hatırlatmayı özellikle yapmak isterim ki, Türk milleti üzerinde kimlerin hain ve hasmane planı varsa, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in de onlarla kapanmaz, kapanmayacak hesabı vardır. Ve yeri geldiğinde bu hesap kıran kırana görülecektir. İntikam kuyruğuna girenlere sesleniyorum, intikam alanların en hayırlısı Allah’tır. Bizim yolumuz hak yoludur, hakikat yoludur, Allah’ın yoludur. Devşirilmiş zihniyetlere terk edecek bir ülkemiz dün yoktu, bugün de yoktur. İşbirlikçiliğin kafesine girmiş mandacılara, ihanetin kulvarında peş peşe koşan, bunu da demokrasi ve özgürlük kriteriyle tevil eden köksüzlere ne tarihimizi yargılatırız ne milletimizi sorgulatırız, ne de devletimizi kirli ellerine bırakırız.

Ülkücü şehitlerimiz bizim her daim övüncümüzdür. Onlar bayraktır, kalbimizin gönderinde, maşeri vicdanın zirvelerinde dünya durdukça dalgalanacaklardır. Hangi birisini sayayım ki? Hangi birisinin destanlaşmış mücadelesini anlatayım ki? Her birisi devamlı körüklenen ateşin içinde milletine ve vatanına can suyu taşımış, bundan da asla pişmanlık duymamış yiğitlik sembolüdür. Bu yüzden Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in sosyal maliyeti çok fazladır. Bizim yol haritamızı şehitlerimiz çizmiştir. Cesaretimizin feyzi aziz ceddimizdir. Kuvvetimizin ve kudretimizin temeli milli tarihimizdir.

"Bizim gidecek bir yerimiz yoktur"

Bizim gidecek bir yerimiz yoktur. Gitmeye niyetimiz yoktur. Göndermek için tertip içinde olanları da doğduklarına pişman etmek boynumuzun borcudur. Gözlerine kara perde inenlerin dedikodularına, Türk düşmanlarına uyduluk yapanların provokasyonlarına göz yummamız, yol vermemiz akıl ve mantık inkarıdır. En başta şehitlerimizin mücadelelerini bihakkın sürdürmekle sorumluyuz. Çünkü Milliyetçi-Ülkücü Hareket karanlığın yamacından parlayan meşale, geleceği kucaklayan fikir ve düşünce medeniyeti, dosta güven ve huzur veren, düşmana korku ve hüsran vaat eden millet çınarıdır. Merhametliyiz, fakat haine cesaret veren merhametin de zulme yakın olduğunun bilincindeyiz.

Şehitlerimizin yüzünü kara çıkarmayacağız. Onların ruhlarını muazzep etmeyeceğiz. Satanlardan, korkanlardan ve kaçanlardan olmayacağız.

Maskeli demokratlarla, mayası ve meşrebi karışık sahte zihniyetlerle, parayı verenin düdüğünü çalan sabıkalı çıkarcılarla, Türkiye’ye ve Türk milletine karşı ölümcül operasyonların içinde olan alçaklarla sonuna kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Yılmayacağız, yıkılmayacağız, mutlaka başaracağız. Şehitlerimizin destanını aleme okuyacağız. Birbirimizi sevip saygı duyacağız. Çünkü melanetin ve hıyanetin kol gezdiğini, rehavetimizi ve yumuşak karnımızı kolladığını asla unutmayacağız.