Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmeli

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmeli
Erdoğan, "Kabahati sürekli başkalarında arayanlar çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hukuk devletini korumak ve adalet idealini yaşatmak sadece yargı mensuplarının, sadece hukuk insanlarının değil siyasetçi ve gazetecisiyle hepimizin müşterek görevidir. Kabahati sürekli başkalarında arayanlar çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir. Bakınız, her fırsatta vurguluyorum, bugün tekrar ifade ediyorum: Hukukun önünde herkes eşittir, kimse layüsel değildir. Hukuk devletinde suç işleme imtiyazına sahip sınıflar yoktur ve olamaz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki "Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni"ne katıldı. Erdoğan törende yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

"Halihazırda ülkemiz genelinde 2 bin 415'i idari yargıda olmak üzere toplam 25 bin 449 hakim ve Cumhuriyet savcısı görev yapıyor. 25 bini aşkın hakim ve Cumhuriyet savcımızın 9 bin 812'sini kadın yargı mensuplarımızın teşkil etmesini ayrıca önemli buluyorum. 28 ve 18'inci dönemde dereceye giren sekiz genç arkadaşımızdan beşinin kadın olması ayrıca takdire şayandır, ayrıca memnuniyet vericidir. Dönem birincimizin şahsında kendilerini özellikle tebrik ediyorum.

zgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye'yi herkes kabullenecek"

Türkiye, kadınları hayatın dışına iten demokrasi ayıplarından kurtuldukça hamdolsun çok farklı bir atmosfer yakaladı. Kılık kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça büyük memnuniyetle ifade etmek isterim ki, kadınlar, kamu bürokrasisinde daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladı. Ancak bazı çevrelerin bu değişime henüz ayak uyduramadığını görüyoruz. Başörtülü yargı mensuplarımız konusunda edep ve ahlak sınırlarını aşan hazımsızlıklara zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz. Akıl, vicdan ve hukukla bağdaşmayan bu tepkileri sadece derin bir teessür ve taaccüple takip ettiğimizin bilinmesini isterim. Türkiye artık bunları geride bırakmıştır. Geride bırakmak zorundadır. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye'yi inşallah herkes kabullenecek.

Bilhassa kadınların kamu-özel ayrımı olmadan hayatın farklı alanlarında onurluca yer almalarına herkes alışacak. Buradan ülkemizin dört bir yanında en küçük biriminden en yüksek dereceli mahkemesine kadar mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan, çabalayan, milletimizin adalet talebini karşılayan yargı mensuplarımıza ve adalet teşkilatı çalışanlarımıza muhabbetlerimi iletiyorum. Bu vesileyle, bu büyük ailenin fertlerinden aramızdan ayrılanları rahmetle yad ediyorum.

"Mücadelelerin en büyüğü hak için verilenidir"

Sevgili genç kardeşlerim, sizler birazdan çekilecek kuralar neticesinde vazifelerinize başlayacak, memleketin her bir köşesinde adalet neferi olarak görev yapacaksınız. Maaşını alıp köşesine çekilen, mesaisi bitince arabasına binip evine dönen biri olarak değil, adalet için adaletin tecellisi için vicdanı hür, aklı hür, kalbi hür birer vatan evladı olarak inşallah fedakarca çalışacaksınız. Şüphesiz, mücadelelerin en büyüğü hak için verileni, vazifelerin en faziletlisi ise adalet uğruna yapılandır. Sizler devletimizin adalet neferleri olarak bu mücadelenin kalbindesiniz.

Sahip olduğunuz sorumluluğu layıkıyla ifade etmenin çok çalışmaktan, vicdanlı ve sağduyulu davranmaktan, basiret ve feraset sahibi olmaktan geçiyor. Önünüze gelecek her dosyanın içinde en az bir insanın hikayesi, en az bir insanın istikbali, umudu, hayalleri ve kaderi olduğunu lütfen unutmayın. Her birinizin bugünden itibaren artık bu yüksek hassasiyetlerle vazifenizi yerine getireceğinize yürekten inanıyorum. Duam odur ki, meslek hayatınız boyunca fikriniz de zikriniz de hükmünüz de daima adalet olsun. Cenabı Allah hepinizin yar ve yardımcısı olsun.

"Adalet, devlet ve toplum düzenimizin miğferidir"

Şurası muhakkak ki adalet, devlet ve toplum düzenimizin miğferidir. Varlığı en yüksek fazilet yokluğu ise toplum hayatı için felakettir. Genceli Nizami adaletin hayatımızdaki yerini bakınız nasıl tarif ediyor: 'Memleketin direği adalettir. Her zaman adalette nasibin saadettir her zaman.' Evet, memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir. Bunun için biz inancımızın da bir gereği olarak ‘Mülk Allah’ındır’ diyor, adaleti de mülkün temeli olarak kabul ediyoruz. Adalet mülkün temeli olduğu gibi dostluğun, kardeşliğin, barış ve huzurun da güvencesidir.

Milletimize asırlardır maruz kaldığı tehdit ve saldırılardan koruyan en güçlü kalkan hiç kuşkusuz adalete verdiği önemdir. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu omuzladığımızda Türkiye'yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerinden yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Çok şükür, bu sözümüzün arkasında durduk. Geride bıraktığımız 23 yıl boyunca en büyük yatırımları bu alanlara yaptık. En büyük reformları yine bu alanlarda hayata geçirdik. Adil ve etkin işleyen, toplumun bütün fertlerine güven veren bir yargı sistemi için reform irademizi ilk günden beri daima canlı tuttuk. Reform çalışmalarını toplumsal talep ve ihtiyaçlar temelinde yenilediğimiz Strateji Belgeleri ve Eylem Planları ile takvime dayalı süreli hedefler haline gerdirdik.

"2002'de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız 26 bin 803'e ulaşacak"

Bir yandan adalet teşkilatımızın personel yapısını güçlendirirken yeni mahkemeler ihdas ettik. Göreve geldiğimizde 26 bin 274 olan adalet personeli sayımız yüzde 262 artışla bugün 95 bin 224'e çıktı. Müstakil adliye binalarımızın sayısı 78'den 391'e yükseldi. 2002'de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız birazdan çekeceğimiz kuralarla birlikte 26 bin 803'e ulaşacak. Adli yargıda faaliyet gösteren mahkemelerimizin sayısını 3 bin 581'den 8 bin 681'e, idari yargıdaki sayıyı ise 146'dan 239'a çıkardık. Sadece son 2,5 yılda adli ve idari yargıda 3 bin 474 mahkeme ve istinaf dairesi kurduk. Yargıda dosyaların kapatılma süresini kısalttık. Bu alanda pek çok Avrupa ülkesini geride bıraktık. Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor.

"Ülkemizde idari yargı mahkemelerinde ortalama dosya görülme süresi 168 gün"

Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporlarına göre ülkemizde idari yargı mahkemelerinde ortalama dosya görülme süresi 168 gündür. Dikkatinizi çekiyorum. Bu süre Fransa'da 314, Almanya'da 308, İtalya'da ise 574 gündür. Bölge idare mahkemelerinde dosyaların görülme süresi ülkemizde 136 gün iken İspanya'da 325, Fransa'da 329, Almanya'da ise 460 gündür. Türkiye bu aşamaya büyük bir özveriyle gelmiştir. Bu olumlu tabloya rağmen önümüzde halen uzun yol var. İnşallah sizlerle omuz omuza bu yolu da sabırla yürüyeceğiz.

"Hakimlik cübbesini giymek insanı insan olmaktan kaynaklanan zaaflarından tek başına kurtarmaya yetmez"

Hakimlik cübbesini giymek ve hüküm makamına oturmak insanı insan olmaktan kaynaklanan zaaflarından, kusurlarından, noksanlarından tek başına kurtarmaya yetmez. Hakimler, savcılar yanılgı nedir bilmeyen hakikat avcıları da değildir. Yargılamaya iştirak edenlerin samimi katkıları olmadan varılacak sonuca, kurulacak hükme hakikatin rengini vermek mümkün olamaz. Bununla birlikte hakim ve savcılarımızın bugün toplumsal algıda tuttukları yer, onların adaletin merkezi figürü haline getirmiştir. Takdir edersiniz ki bu, oldukça büyük ve ağır bir sorumluluk demektir. Bu mesuliyeti hakkıyla taşımanın yegane formülü, adalet menziline aklın rehberliğinde, vicdanın nezaretinde yürümektir. Elbette akıl bilgiden beslenmeli, vicdan ön yargıları reddetmelidir. Devleti ve toplumsal düzeni korumak adaleti tesis etmekle mümkün olur.

Şu gerçeğin daima göz önünde bulundurulması gerektiği kanaatindeyim. Bekası için üzerine titrediğimiz hasletler adil devlettir, güçlü millettir, özgür bireydir. İstikbalimizden emin olmak istiyorsak hep beraber bunları korumak ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz.

"Yargının işleyişine herkesin saygı duyması gerekiyor"

Burada şunu da özellikle hatırlatmak istiyorum. Yargının kendi doğal mecrasındaki işleyişine siyaset kurumu ve medya dahil herkesin saygı duyması gerekiyor. İşini yapan, işini doğrulukla, dürüstlükle yapan, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde iyi niyetle yapan yargı mensuplarımıza destek olmalıyız. Ancak ve sadece kararlarıyla konuşabilen yargı mensuplarının sükuneti zafiyet olarak algılanmamalı, bunu hiç kimse istismar etmemeli. Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu konuda yeterince özenli davranılmıyor.

"Adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu adalet önünde maskelerinin düşmesinin duydukları derin endişedir"

Özellikle son aylarda yargı mensuplarımızı hedef alan, hatta çoğu zaman tehdide varan sorumsuz bir üslubun siyasete hakim olduğu görülüyor. Bunun sebebi muhatap olunan iddiaların vahameti ve ciddiyetidir. Her fırsatta hakim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu adalet önünde maskelerinin düşmesinin duydukları derin endişedir. Hukukun temel prensiplerinden biri şudur; rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma gibi nitelikli suçların işlendiğine dair yeterli suç şüphesine ulaşan savcılık makamı için kamu davası açmak bir tercih değil, yasal bir mecburiyettir. Her fırsatta yargıya parmak sallayanların öncelikle bu hukuk kaidesini öğrenmelerinin şart olduğuna inanıyorum. Yargıya 'siyasallaştı' ithamında bulunanlar aslında çirkin üsluplarıyla yargı mensuplarımızı tartışmaların içine çekerek yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor. Bunu son derece tehlikeli bulduğumu burada ifade etmek isterim.

"Sorumluluğumuz hukukun işlemesine yardımcı olmaktır"

Hukuk devletini korumak ve adalet idealini yaşatmak sadece yargı mensuplarının, sadece hukuk insanlarının değil siyasetçi ve gazetecisiyle hepimizin müşterek görevidir. Kabahati sürekli başkalarında arayanlar çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir. Bakınız, her fırsatta vurguluyorum, bugün tekrar ifade ediyorum. Hukukun önünde herkes eşittir, kimse layüsel değildir. Hukuk devletinde suç işleme imtiyazına sahip sınıflar yoktur ve olamaz. Hukuk ancak meşru çıkarı ve hakkın ali hatrını korur. Bizim de sorumluluğumuz hukukun işlemesine yardımcı olmak, adaletin tecellisine katkı sunmaktır. Adalet ve hukuk sadece mahkemelerin kararlarıyla değil, toplumun her kesiminin hukuka ve adalete sahip çıkmasıyla sağlanabilir. Biz tam 23 yıldır işte bunu yapmanın derdindeyiz. Bundan sonra da demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden ödün vermeden çalışmaya devam edeceğiz. Genç hukukçularımızın meslek hayatları boyunca omuzlarında taşıdıkları bu ağır yükün bilinciyle hareket edeceklerine inanıyorum. Rabbim hepinizin yar ve yardımcısı olsun diyorum."

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar