Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün: “Yargı reformu ile milli gelir 50 bin dolara çıkar”

Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün: “Yargı reformu ile milli gelir 50 bin dolara çıkar”
Daha İyi Yargı Derneği’nin, “A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu”nu iş ve hukuk dünyasına anlatmak için başlattığı “Ekonomi ve Hukuk Buluşmaları”nın 19’uncusu, 24 Ekim 2024 Perşembe günü Malatya’da gerçekleşti.

Sürdürülebilir Büyüme İçin Daha İyi Yargı” başlıklı Malatya buluşmasının açılışında Fırat Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (FIRATSİFED) Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan ve Malatya Barosu Başkanı Av. Onur Demez konuştu. Ardından, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay, Türkiye ekonomisine ilişkin bir değerlendirmede bulundu.

Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün de “ekonomik istikrar için daha iyi yargının gereğini” anlattı. Mehmet Gün, şunları söyledi:

KOBİ’ler ve büyük işletmeler

“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2023 yılı sonu itibariyle Türkiye’de toplam 3 milyon 723 bin 681 adet ticari girişim var. Bunların 3 milyon 716 bin 645’i, yüzde 99,8’inden fazlası küçük ve orta büyüklükte işletme (KOBİ), yüzde 0,00162’sine (on binde 16’sına) denk gelen 6 bin 36’sı ise büyük işletme.

“KOBİ’lerin ürettiği kişi başına katma değer, 2022’de ortalama 9 bin 362 dolar. KOBİ’ler toplam istihdamın yüzde 71’ini sağlıyor ancak kişi başına ortalama ancak 9 bin 362 dolar katma değer üretebiliyor. Büyük işletmelerin ürettikleri kişi başı ortalama katma değer ise 2022’de 20 bin 898 dolar.

6 bin büyük işletmenin İstanbul Sanayi Odası listelerine göre ilk bini kişi başına 100 bin dolar katma değer üretirken, geriye kalan 5 bin büyük işletme kişi başına sadece 22 bin dolar katma değer üretebiliyor. KOBİ’lerin katma değer üretimi ise kişi başına 9 bin dolar seviyesinde kalıyor.

Büyük işletmelerde üretilen kişi başı katma değer, ortalamada KOBİ’lerdekinin iki buçuk katı, daha da büyüme imkanı bulanlar ise KOBİ’lerin 10 katı daha fazla katma değer üretiyor.

Kişi başı milli gelir potansiyelimiz 50 bin dolar

“Yargı görevini tam yapabilse girişimlerimiz doğal gelişimlerini gösterebilmiş olsaydı Türkiye’nin yıllık toplam katma değer üretimi 9,9 trilyon lira değil, 41 trilyon liradan fazla olurdu. Kişi başı milli gelirimiz rahatlıkla 50 bin doları bulurdu.

“Türkiye’nin şu andaki gerçek potansiyeli 50 bin dolardır. Fakat Türkiye bu potansiyeli gerçekleştiremiyor. Bunun bir temel sebebi, yargının olağan görevini yapamaz olmasıdır. Yönetimde istikrarsızlık sorunu da yargı görevini yapamadığı içindir. Yargı reformu ile milli gelirimiz 50 bin dolara çıkar.

mehmet-gun-malatya-01.jpeg

Yargı etkin mücadele edemiyor

“Yargı, işletmelerin gelişmesine ve büyümesine engel olan zimmet, emniyeti suistimal, sadakatin ihlali, sırrın ifşası suçlarıyla etkin mücadele edemiyor, şirket ve sair ortaklıklarda uyuşmazlıkları etkin ve hızlı çözemiyor. Yargı, önüne gelen davalarda maddi gerçeği tam ve doğru olarak ortaya çıkarmıyor, uzayan yargılamalar cezasızlığa neden oluyor. Bu sebeple girişimler profesyonel yönetime geçemiyor, geçmediği için de kurumlaşamıyor. Ortaklara güvenilemiyor, ortaklıklar kurulamıyor Girişimler bir araya gelip güçlenemiyor. Girişimlerin birleşerek tasarruf edeceği kaynaklar israf ediliyor.

“Bir araya gelip ortak olarak güçlerini birleştirseler finansman ihtiyacı kendi kendine hallolacak küçük girişimler tek başlarına finansmana erişemiyorlar. Sonuçta kaliteden ödün veren işletmelerin rekabet gücü düşük kalıyor. Elde edilen gelirin azlığı üretimden tedarik zincirine birçok soruna neden oluyor, gelir dağılımını bozuyor. Bunun neden olduğu istikrarsız yönetimlerin yarattığı birbiri ardına gelen krizler ve kırılma zamanlarında, zayıf işletmelerimiz yok olup gidiyor.

İş yükü adil dağıtılmalı

“Türkiye’de her sene 12 milyon civarında dava dosyası açılıyor. Bu dosyalarda yargılama üç-dört sene sürüyor. Herhangi bir anda toplam iş yükü üç-dört katını buluyor. Bu durumu tam olarak gösteren istatistiki bilgilerimiz ise yok.

“İş yükü bu kadar ağır olmasına rağmen, elimizdeki işi de insan kaynaklarımıza uygun olarak dağıtamıyoruz. İş yükünün onda dokuzunu, işgücünün onda biri olan hâkim ve savcılara veriyor, işgücünün onda dokuzunu oluşturan avukatları aksesuar olarak görüyoruz. Hal böyle olunca, toplam 25 bin civarındaki hâkim ve savcı hem hizmet veremiyor, hem makamlarını hizmet yeri değil mülkleri gibi görüp olumlu ve uyumlu işbirliği yapmıyor, hem de iş yükünün altında ezildikleri mazeretiyle halkın ihtiyacını karşılamıyorlar.

“İş yükünü hâkim ve savcı ve avukatlar arasında adil olarak dağıtmak, en yetkinleri hâkim savcı yapıp, sayılarını azaltmak, iş yapış süreçlerini etkinleştirmek ve kararlarda etkinlik ve isabet oranını yükseltmek şart.

“Dürüstlük kuralını hayata geçirerek söylenilenlere ve söyleyenlere itimadı güçlendirmek, uyuşmazlıkları gelişme vasıtası olarak görmek ve yönetmek, mahkemeye gelmeden önce uzlaşmayı sağlamak gerekiyor. Böylece hem uzlaşmalar artırılırken hem de mahkemeye intikal edenlerde dosyaları tekemmül ettirmek, davaları tek celsede bitirmek mümkün. Verimsiz süreçlerle hâkim, savcı ve avukat kaynaklarını israf edilmesi de ancak böyle önlenebilir.

Görev iş dünyasına düşüyor

“Bunun için mahkemelerin sayısını artırmak yerine azaltmak, kalkınmaya en güçlü katkıyı vermesi için mahkemeleri kalkınma bölgeleri bazında optimum yapılandırmak, uzmanlıkları merkezlerde yoğunlaştırırken hizmeti halkın ayağına götürmek gerekiyor.

“İşte o zaman Türkiye’nin hukukun üstünlüğü endeksindeki yeri ileri ülkeler seviyesine çıkarken, girişimler doğal gelişimlerine uygun olarak serpilir ve kişi başı milli gelirimiz kolayca 50 bin dolar seviyesine çıkar.

“Bunun için Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, bir an önce yargı reformunu gerçekleştirmektir. Bunun için de en başta, bir yargı reformundan en büyük faydayı sağlayacak iş dünyasına görev düşmektedir.”

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar