Devlet Bahçeli yine AYM’yi hedef aldı: Bay Zühtü, sen ve senin gibiler PKK hukuku peşindesiniz

Devlet Bahçeli yine AYM’yi hedef aldı: Bay Zühtü, sen ve senin gibiler PKK hukuku peşindesiniz
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yeniden AYM’yi hedef aldı. Bahçeli, konuşmasında AYM Başkanı Zühtü Aslan ve üyelerine “Bay Zühtü’ye sormak isterim ki, acaba şehitlerimin dökülen kanlarının...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yeniden AYM’yi hedef aldı. Bahçeli, konuşmasında AYM Başkanı Zühtü Aslan ve üyelerine “Bay Zühtü’ye sormak isterim ki, acaba şehitlerimin dökülen kanlarının gerekçesini izah edecek yürek sende veya diğer üyelerde var mıdır? Bay Zühtü, sen ve senin gibiler PKK hukuku peşindesiniz” dedi.

Gazete Pencere Haber Merkezi

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuştu. Bahçeli konuşmasında; Can Atalay, AYM Başkanı ve üyelerini, Zülfü Livaneli’yi ve DEM’i hedef aldı.

Bahçeli, sanatçı Zülfü Livaneli'yi de, bir programda yaptığı “31 Mart, tarih kaydığı için aynı gün değil gerçi ama yine de sembolik 31 Mart… Yerel seçimlerde ya gerici ordular, avcı taburları ya da hareket ordusu kazanacak" açıklama üzerinden hedef aldı. Bahçeli, "Bunlar Türkiye karşıtlığında buluşan, millete en ağır hakaretleri reva gören, sandığı küçümseyen yeni yetme yobaz zihniyetlerdir. Millete gerici demek küfürdür. Millete gerici demek, Türkiye'ye geriden bakmaktır" dedi.

Geçtiğimiz hafta yaptığı b ir konuşmada Bahçeli, Yargıtay’ın Can Atalay kararını ‘tebrik’ ederek “Yargıtay’ın şerefli hakimlerini kutluyorum” demişti. Bahçeli bugün de Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi için TBMM’de kararın okunması gerektiğini belirtti.

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde;

2024 yılının geneline baktığımızda bizi bekleyen iki siyasi durum vardır. İlk dönüm noktası 17 Mart 2024 tarihinde demokratik şölen havasında yapmayı planladığımız olağan kurultayımızdır. Kurultayımız huzurlu Türkiye'nin anahtarıdır, lider ülke Türkiye'nin adımıdır. 2024 yılında bizi bekleyen ikinci siyasi dönüm noktası da 31 Mart Yerel Seçimleri'dir. Bugüne kadar 165 belediye başkan adayımızı ilan ettik. Üzerinde çalıştığımız diğer adaylarımızı da ilan edeceğiz.

"CHP yönetimi akli, fikri ve siyasi istikametini hepten şaşırmıştır"

CHP’de işler iyice sarpa sarmış, belediye başkan adaylarının tespitinde kriz ve karışıklık artık bastırılamaz şekilde gün yüzüne çıkmıştır. İçeriden DEM’lenen, dışarıdan yemlenen CHP yönetimi akli, fikri ve siyasi melekelerini kaybetmekle kalmamış, istikametini hepten şaşırmıştır.1984 yılından buyana terörle mücadelede çok sayıda şehit ve gazi verilmiştir. Bu çerçevede terörün kanlı suikastlarından milletimizin tamamı müteessir olmuş, milli yüreklere ateş düşmüştür. Terör ve bölücülük mağduru milletimizin güçlü iradesi DEM’lenmiş CHP’den hesap sormaya yeterlidir.Kırk yıllık zaman diliminde hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızın yanında; asker, polis, korucu şehit ve gazilerimizin muhterem ailelerinin, yakınlarının ve sosyal muhitlerinde yer alan sevenlerinin sandık gücü bugünkü CHP’nin alacağı oy miktarının çok üstünde olmalıdır.

Doğal ve doğru olanı da budur. Bedel ödemiş, acı çekmiş, gözyaşlarını içine akıtmış, şehit tabutu kaldırmış millet evlatlarının mecmuuyla DEM’lenmiş CHP’nin oyları arasında büyük fark ortaya çıkmalıdır. Eğer bu fark oluşmuyorsa, son kırk yıla damga vuran terör zulmü nereye konulacak, bölücü ihanetin milli iradenin önüne geçmesi nasıl hazmedilecektir? DEM’lenmiş CHP’nin demokratik ıslah, terbiye ve tecziyesinin zamanı gelmiştir, işte o zaman 31 Mart’tır.

Kendi içinde kavgalı ve kutuplaşmış müflis bir siyasi partinin yerel yönetimlerden ayıklanması, halihazırda idaresi altında bulunan belediyelerden atılıp uzaklaştırılması geldiğimiz bu aşamada artık bir demokrasi namusudur.

31 Mart 2024 tarihinde, Türk siyaset tarihinin kilit mahiyetindeki seçimlerinin yapılacak olması; pek tabii bizim dikkat, dirayet, tedbir, temkin ve heyecanımızı doğal olarak yoğunlaştırmamızı gerektirmektedir.

Merkezi yönetimle birebir uyumlu yerel yönetimlerin tezahürü Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine, aynı zamanda milletimizin refah, mutluluk ve güven beklentisine doğrudan hizmettir.

“Amerikalılar, ABD’ye sahip çıkmalı”

21.yüzyılda soykırım suçu işleyen İsrail’in Lahey’deki yargılanması yeni gelişmeleri tetikleme ihtimali taşımakla birlikte, bu terör devletine destek veren ABD’nin de gittikçe irtifa ve itibar kaybettiği açıktır. İnancım odur ki, İsrail ve ABD günü geldiğinde damla damla akıttıkları kanların hesabını muhakkak vereceklerdir. Bize göre bilhassa Amerikalılar, ABD’ye sahip çıkmalı, böyle gelse de, böyle gitmeyeceğini bariz olarak görmelidirler. Tarihin hiçbir döneminde zulümle ayakta kalmış, kan dökerek, can alarak, sömürerek, yağmalayarak varlığını sürdürebilmiş bir devlete tesadüf edilmemiştir.

Amerikan vatandaşları hem kendi gelecekleri hem de dünyanın geleceği açısından ABD’yi adil, insani, vicdani ve hukuki rotaya çekmekle mesuldürler. ABD sözde müttefik bir ülkedir.

“Terörist veya yandaşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde barınamamalı”

Bilinmelidir ki, dağda, bayırda, sınır hattında mücadele ettiğimiz hainlerin siyasi cephesi olan DEM’cilerin Türkiye Büyük Millet Meclis’inde bulunmaları adalet ve hukuk garabeti, siyaset ve demokrasi ayıbıdır. Karamanoğlu Mehmet Bey 747 yıl önce, “Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydandan Türkçe’den başka dil konuşmayacak” fermanı nasıl ki tutacağımız bir buyruk ise, Aynı şekilde hiçbir terörist veya yandaşı, dağda, bayırda, ovada, belediyede, şehirde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde barınamamalı, tutunamamalıdır. Hepinizin bildiği gibi, terörle mücadele, aslında bölücülükle mücadelenin sadece bir bölümüdür. Eli silah tutan bölücüyü zararlı, buna karşılık silahsız bölücüyü meşru ve zararsız kabul etmek, bölücülük ve terörle mücadeleyi sekteye uğratacak en büyük gaflettir.

CHP’de işler iyice sarpa sarmış, belediye başkan adaylarının tespitinde kriz ve karışıklık artık bastırılamaz şekilde gün yüzüne çıkmıştır. İçeriden DEM’lenen, dışarıdan yemlenen CHP yönetimi akli, fikri ve siyasi melekelerini kaybetmekle kalmamış, istikametini hepten şaşırmıştır.1984 yılından buyana terörle mücadelede çok sayıda şehit ve gazi verilmiştir. Bu çerçevede terörün kanlı suikastlarından milletimizin tamamı müteessir olmuş, milli yüreklere ateş düşmüştür. Terör ve bölücülük mağduru milletimizin güçlü iradesi DEM’lenmiş CHP’den hesap sormaya yeterlidir.Kırk yıllık zaman diliminde hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızın yanında; asker, polis, korucu şehit ve gazilerimizin muhterem ailelerinin, yakınlarının ve sosyal muhitlerinde yer alan sevenlerinin sandık gücü bugünkü CHP’nin alacağı oy miktarının çok üstünde olmalıdır.

"DEM’lenmiş CHP’nin oyları arasında büyük fark ortaya çıkmalıdır"

Doğal ve doğru olanı da budur. Bedel ödemiş, acı çekmiş, gözyaşlarını içine akıtmış, şehit tabutu kaldırmış millet evlatlarının mecmuuyla DEM’lenmiş CHP’nin oyları arasında büyük fark ortaya çıkmalıdır. Eğer bu fark oluşmuyorsa, son kırk yıla damga vuran terör zulmü nereye konulacak, bölücü ihanetin milli iradenin önüne geçmesi nasıl hazmedilecektir? DEM’lenmiş CHP’nin demokratik ıslah, terbiye ve tecziyesinin zamanı gelmiştir, işte o zaman 31 Mart’tır.

Kendi içinde kavgalı ve kutuplaşmış müflis bir siyasi partinin yerel yönetimlerden ayıklanması, halihazırda idaresi altında bulunan belediyelerden atılıp uzaklaştırılması geldiğimiz bu aşamada artık bir demokrasi namusudur.

31 Mart 2024 tarihinde, Türk siyaset tarihinin kilit mahiyetindeki seçimlerinin yapılacak olması; pek tabii bizim dikkat, dirayet, tedbir, temkin ve heyecanımızı doğal olarak yoğunlaştırmamızı gerektirmektedir.

Merkezi yönetimle birebir uyumlu yerel yönetimlerin tezahürü Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine, aynı zamanda milletimizin refah, mutluluk ve güven beklentisine doğrudan hizmettir.

“Bahçeli, Livaneli’yi hedef aldı”

Geçen hafta bir televizyon kanalında yayımlanan ve bir derginin düzenlediği “Cumhuriyet’in Aydınlık Yüzleri” ödül töreninde konuşan, Türkiye’ye yabancıların gözüyle bakan Livaneli soy isimli bir zat, beş para etmez aklının dibine çöreklenmiş kiri pası bayağı bir dille açık etmiştir.

Neymiş, 31 Mart seçimlerinde, “Ya gerici ordular, avcı taburları ya da hareket ordusu kazanacakmış”

Bildiğimiz ve takip ettiğimiz kadarıyla Türkiye’de gerici ordu değil, kahraman Türk silahlı Kuvvetleri vardır ve düşman çatlamaktadır. Yine avcı taburları diye bir şeyi ne gören, ne duyan, ne de şahit olan söz konusudur. Meselenin püf noktası, Livaneli’nin bu tarihi çarpıtmasını ve milli iradeye layık gördüğü alçak iftirasını gülümseyerek ve hatta sevinç içinde dinleyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan sadra şifa tek bir itiraz gelmemiş olmasıdır. Çünkü alın birisini vurun ötekine. Çünkü bunlar Türkiye karşıtlığında buluşan, millete en ağır hakaretleri reva gören, sandığı ve demokrasiyi küçümseyen yeni yetme yobaz zihniyetlerdir. Bu firavunca sözlerin cevabını bilhassa İstanbullu kardeşlerim 31 Mart 2024 tarihinde sandığın başında oylarıyla vereceklerdir.

Büyüklük taslayan küçülmüş siyasi zihniyetlerden yerel yönetimler ölçeğinde kurtuluş 31 Mart’ta yaşanacaktır.  31 Mart’ta İstanbul Allah’ın izniyle Muradına kavuşacak, avcı taburları hezeyanını toplumsal bünyeye aşılamak isteyen asıl gerici ve kör taassup mağlup ve mahcup edilecektir. Mevsimlik belediye başkanlığı yapan, boş zamanlarında belediyeye uğrayan, bunun dışında her taşın altından çıkan, politikada ayak oyunlarıyla meşgul olan şahsa İstanbullu kardeşlerimin son yapacağı, tezkeresini eline tutuşturup Saraçhane’den yollamaktır.

Bahçeli AYM başkanı ve üyelerini hedef aldı

Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamamanın gerekçesi olmaz diyen Bay Zühtü’ye sormak isterim ki, acaba şehitlerimizin dökülen kanlarının gerekçesini, feryat figan eden analarımızın gözyaşlarını izah edecek yürek sende ve senin gibi düşünen diğer mahkeme üyelerinde var mıdır? Sen yanlış mahkeme kararının derdindesin, biz aziz vatanın derdindeyiz. Sen ve senin gibileri PKK hukukunun kafesindesiniz, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin var oluş ve istiklal hukukunun peşindeyiz. Yani anlayacağınız geceyle gündüz gibi ayrıyız.

“Can Atalay kararı okunmalıdır”

Mahkum Can Atalay’la ilgili kararın da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde derhal okunmasını istiyoruz.

Altını çizerek açıklıyorum, önümüzdeki yeni sürecin bir sonucu olarak;  ayrıntılı bir bölücülükle mücadele stratejisi hazırlanmalı, mutlaka uygulanmalıdır.

Türkiye’nin güvenliğini, milli birliğini ve bütünlüğünü hedef alan husumet cephesinin, hayata geçirmeye çalıştığı alçak senaryo karşısında Türkiye’nin hareketsiz kalması düşünülemez.

Milletimiz, geleceğimize kastetmek isteyen iç ve dış merkezli şer ittifakına ve ihanet odaklarına hak ettikleri karşılığı verme zamanının geldiğine inanmaktadır.