Dünyaca ünlü restoranlar şaibe altında: Domuz eti çıkan firmanın açıklanmamasından restorancılar rahatsız!
Leyla Aydoğan
Türkiye 2 Ekim’den bu yana Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı taklit ve tağşiş listesini konuşuyor. 32 aydır açıklanmayan taklit ve tağşiş listesi ise en son Bakan Pakdemirli döneminde yapılmıştı.
Gündeme bomba gibi düşen iddiaların ardı arkası kesilmediği gibi resmi bir açıklama da hala yapılmadı. Vatandaşın sağlığını tehlikeye atan taklit ve tağşiş ürünlerin satışını yaparak en çok tepki toplayan firma ise Türkiye genelinde 200 şubesi olan Köfteci Yusuf oldu. Köfteci Yusuf’un ürünlerinde domuz eti kullanmış olması belgelerle ortaya çıktı.
T24'ten Cengiz Anıl Bölükbaş'ın haberine göre, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yaptığı denetimlerin ardından Köfteci Yusuf’tan alınan numunelerde domuz eti tespit edildi. Denetimlerin şubat ve mart aylarında yapıldığı ekim ayında ortaya çıktı.
Firmanın mahkeme kararıyla bakanlığın taklit ve tağşiş listesinden adını sildirmesi ise bambaşka bir boyut. Her firmanın adını mahkeme kararıyla listeden kaldırılabileceğine işaret ediyor.
Bu iddiaları Köfteci Yusuf’un avukatı Ali Uslu’ya sorduk ancak kendisi bilgi sahibi olmadığı için açıklama yapamayacağını belirtti.
Öte yandan resmi bir açıklama yapılmamış olması ise dünyaca ünlü diğer restoranları töhmet altında bırakıyor.
Domuz eti çıkan firmanın açıklanmaması restorancıları rahatsız etti:
‘Tüm et restoranları şaibe altında kalmış oluyor’
İstanbul, Arnavutköy’de uzun yıllardır restoran işletmeciliği yapan Mehmet Can Akyıldız, domuz eti çıkan et restoranının açıklanması gerektiğini, aksi halde tüm et restoranlarının şaibe altında kalacağını belirtti. Akyıldız, Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) üyesi olduğunu ifade ederek dernek çatısı altındaki dünyaca ünlü restoran işletmecileri olarak bu konudan rahatsızlık duyduklarının altını çizdi.
Gazete Pencere’ye konuşan 15 yıllık restoran işletmecisi Mehmet Can Akyıldız, şunları söyledi:
“Bir kere sistemin her yanı çürük. Şöyle ki, ta ki en başından işin sahtesine yönlendiriliyor. En basiti kullanılan sıvı yağlardan, beyaz peynire, Antep fıstığından, sirke ve soslara kadar tüm ürünlerin sahtesini ve bakanlıkça uygun izinlerle yapılan taklit gıdaları bulmak çok kolay. Ancak gerekli kurumların yapmadığı denetimler veya göz yummalar sebebiyle her önüne gelen sektöre girip insan sağlığını tehdit edebiliyor. Ancak bu işi etik değerlerle yapan bizler zan altında kalıyoruz. Örneğin, işletme olarak TURYİD üyesiyiz ve bu çatı altındaki dünyanın her yerinde Türk gastronomisine yıllarını harcamış ustalarımızın da bu konudan fazlasıyla rahatsız olduğunu düşünüyorum. Çünkü açıklanmayan bir restoran var ve dolayısıyla tüm et restoranları şaibe altında kalmış oluyor. İnsanlar büyük yatırımlar, emekler veriyor. Türlü zorlukları aşarak ayakta kalarak markalaşıyor. Hele ki son yıllarda yerli markalarımızın dünya gastronomi standartlarını belirler hale gelmesini bu şekilde baltalayanların, Türk halkının sağlığıyla oynayanların afişe edilerek meslekten ömür boyu men edilmesi gerekiyor.”
Kaynak:Leyla Aydoğan