Davutoğlu ve Karamollaoğlu'nun gündemi Filistin oldu: Erdoğan'a "Yazıklar olsun" tepkisi

Davutoğlu ve Karamollaoğlu'nun gündemi Filistin oldu: Erdoğan'a "Yazıklar olsun" tepkisi
Gelecek Partisi ve Saadet Partisi Grubu, TBMM'de grup toplantısı düzenledi. Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, gündemlerinde Filistin'e yer verdi. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a...

Gelecek Partisi ve Saadet Partisi Grubu, TBMM'de grup toplantısı düzenledi. Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, gündemlerinde Filistin'e yer verdi. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki göstererek "Yazıklar olsun, Gazze’nin çocukları direnirken İsrail Cumhurbaşkanı’nı arayıp taziye dileyip Filistin’in yanındayız diyemeyenlere" dedi. Karamollaoğlu ise, "Filistin özgür olana dek, bölgemizde hiçbir ülke kendi özgürlüğünü garanti altına almış sayılamaz! Filistin huzur ve barışa kavuşana dek, yeryüzü üzerinde kalıcı bir barış asla sağlanamaz!" ifadesini kullandı.

İlk konuşmayı yapan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, konuşmasına MHP lideri Devlet Bahçeli'ye teşekkür ederek başladı. Davutoğlu, "Dün uzun mücadelelerden sonra TBMM genel kurulunda bir gettoya sıkıştırılmak istenen grubumuzun nihayet hak ettiği yeri almasından mutluluk duyuyoruz. Bu konuda gösterdiği siyasi nezaket için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye bir kez daha teşekkür ediyoruz" dedi.

Davutoğlu, Filistin ve İsrail arasındaki çatışmalara ilişkin "Yüreklerindeki imana ellerindeki bileklerine güvendiler ve yola çıktılar biz onları buradan selamlıyoruz. Yalnız bırakılan bir Filistin’in, terk edilen bir Mescid-i Aksa’nın savunucuları olan kardeşlerimizi TBMM’den selamlıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da eleştiren Davutoğlu, "Yazıklar olsun, Gazze’nin çocukları direnirken İsrail Cumhurbaşkanı’nı arayıp taziye dileyip Filistin’in yanındayız diyemeyenlere" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu'nun satırbaşları:

Bugün Gazze, bugün iliştin konuşma vakti. Birtakım algılar oluşturuluyor. 5 önemli konuda Filistin meselesinin arka planındaki kanaatlerimi paylaşacağız. Oluşturulan birinci algı şu; İsrail’de Filistin’de büyük bir savaş varken bir sabah ‘barbar Filistinliler’ İsrail’e sızarak sivilleri öldürdü ve ‘İsraillere gereksiz bir saldırıda bulundu.’ Yani ‘tahrik edilmeden’ saldırdılar. İkinci algı, birtakım görüntüler eşliğinde meselenin teröristler ile sivil halk arasında olduğu algısı. Üçüncüsü, bu meselenin Yahudilerle Müslümanlar arasında bir çatışma olduğu algısı. Dördüncüsü Türkiye’nin burada ne işi var sorusuyla birlikte gelen Orta Doğu’dan ayrı ve Orta Doğu’ya kayıtsız bir Türkiye olması gerektiği algısı. Ve beşincisi bütün bu çatışmalarda zayıf olan Filistinlilerin İsrail’e karşı niye direnme basiretsizliği gösteriyorlar algısı.

Gerçekten olaylar bir sabah bir grup Filistinli militanın İsrail’e sızarak saldıran bir vahşet görüntüsü ortaya çıkarmasıyla mı başladı? 75 yıldır evinden ailesinden yurdundan koparılmış bir millet, 56 yıldır işgal altında bir Kudüs ve bu işgalin en büyük acıların yaşandığı bir Mescid-i Aksa var. Belki uluslararası toplum görmek istemiyor olabilir, belki her halükarda Filistinliler haksızdır diyenler anlamayabilir ama aylardır Mescid’i Aksa’da bir vahşet sürüyor.

Bu videoya sayın Erdoğan’ın AKP’li ve MHP’li kardeşlerimin, her gün sultan Hamit üzerinden istismar yapanların bakmasını istiyorum. 1948 haritasını gösteriyor, İsrail bütün Filistin topraklarını kuşakmış şekilde. 1948’de böyle bir harita yok. Bir işgal devleti kuruldu. Dikkat edin Batı Şeria ve Gazze de İsraillin bir parçası olarak görülüyor. Dikkat edin o haritada Türkiye dışlanmış. Bu haritayı  Netahyahu BM genel kurulunda gösterdi, aynı günlerde Erdoğan onun elini sıktı. ‘One minute’ diyen Erdoğan bile bu harita gösterildikten sonra Netanyahu’nun elini sıkarsa Filistinliler kime güvenecekler? Yüreklerindeki imana ellerindeki bileklerine güvendiler ve yola çıktılar biz onları buradan selamlıyoruz. Yalnız bırakılan bir Filistin’in, terk edilen bir Mescid-i Aksa’nın savunucuları olan kardeşlerimizi TBMM’den selamlıyoruz.

Tavrımız açıktır kadınlar çocuklara yönelik saldırılar üzerinden Filistin davasına bir leke düşürülmesine asla izin verilmemeli. BBC’yi açıp dinleyin, ‘500 Filistinli öldü.’ Biraz sonra da ‘Hamas saldırılarında 700 İsrailli öldürüldü.’ Nerede Muhammed Dura bir köşede oğlunu savunmak için şehit düşerken neredeler? Bugün bizim hakkımızda üretilen efsanelerin, savaş yanlısı gibi ifadelerin aksine Gazze’de çatışmaların 3 ateşkesini ben ve ekibim sağladık.

Filistinli kardeşlerimize de çağrımız şudur. Bu konuları istismar edecek görüntülere asla izin vermeyin. Bizimle asırlardır beraber olan Musevi dostlarımıza bu ülkenin asli vatandaşları olarak davranmayı da biliriz,  İsrail kardeşlerimizi katlettiğinde dimdik ayağa kalkmayı da en iyi bilenler bizleriz. Sırtımızda yumurta küfesi yok. hiçbir gettonun olmadığı şehirler sadece Müslüman şehirlerdir. Bugün Filistin’in mazlum çocukları da gün gelecek özgür Filistin’in temsilcileri sahipleri olacaklar inşallah. Bundan hiç şüphemiz yok.

Bugün bu olayların birinci müsebbibi asla Filistinliler değildir, birinci müsebbibi Filistinlilere verdikleri sözü tutmayan uluslararası toplumdur, ikinci müsebbibi Filistin’i yalnız bırakan İslam ülkeleri ve Türkiye de başta olmak üzere Netanyahu'nun elini sıkmak üzere sıraya giren kendisine yabancılaşmış liderlerdir. Yazıklar olsun, Gazze’nin çocukları direnirken İsrail Cumhurbaşkanı’nı arayıp taziye dileyip Filistin’in yanındayız diyemeyenlere.

"Nefsi müdafaanın nefsi müdafaası olmaz"

Karamollaoğlu'nun satırbaşları şöyle:

Nefsi müdafaanın nefsi müdafaası olmaz. Dünyanın her yerinde o hırsız aynı zamanda katil olarak kabul edilir. Hırsız ile ev sahibini katil ile maktulü, mazlum ile zalimi hukuk önünde eşitlemeye kalkanlar bunu böyle bilmelidirler. İsrail’in tarihi aynı zamanda katliamlar tarihidir. Hırsıza hırsız, işgalciye işgalci, katile katil, zalime ise zalim diyemediler! Bunu diyemeyenler, mazlumu suçlu ilan etmekten ise hiç çekinmediler, hiç utanmadılar! İnsanım diyen, 75 yıldır emzikli bebeklerin, kundaktaki çocukların bombalar altında can verişi karşısında sessiz kalabilir mi? Zalim ile mazlum arasında tarafsız kalmak; zuldür ve zulümdür!

Merhum Genel Başkanımız Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın 2000’li yılların başından vefatına kadar sürekli olarak üzerinde durduğu konu; Büyük Ortadoğu Projesi'ydi. Birilerinin de Eş Başkanlık görevini üstlendiği bu proje aslında iyi bilmemiz lazım ki Büyük İsrail Projesi'nin ta kendisidir. Dünden bugüne coğrafyamızda her ne acı yaşanıyorsa BOP’tan bağımsız değildir. Bir kez daha ve çok net olarak ifade ediyorum ki, amaç BOP ve nihai hedef Türkiye’dir! Dün Irak’ta, bugün de Filistin’de yaşananlar, Türkiye’yi teğet geçecek şeyler değildir. İnancımız ve tarihi sorumluluğumuz gereği, zulüm karşısında herkes sussa da, biz susmayacağız! Mazlumlara herkes sırt çevirse de, biz her daim mazlum Filistin halkının yanında saf tutmaya devam edeceğiz.

Filistin özgür olana dek, bölgemizde hiçbir ülke kendi özgürlüğünü garanti altına almış sayılamaz! Filistin huzur ve barışa kavuşana dek, yeryüzü üzerinde kalıcı bir barış asla sağlanamaz!