Gültan Kışanak, Kobani Davası'nda savunma yapıyor: Hukuksuz bir yargılama yapıyorsunuz sizi reddediyorum

Gültan Kışanak, Kobani Davası'nda savunma yapıyor: Hukuksuz bir yargılama yapıyorsunuz sizi reddediyorum
Yasal tutukluluk süresi dolmasına rağmen 75 gündür tahliye edilmeyen Gültan Kışanak hakim karşısında. Mahkeme heyetinin adil yargılama yapmadığını belirten Kışanak, “Bundan ibaret. Yaptığınız hukuksuzlukları gayet iyi...
Yasal tutukluluk süresi dolmasına rağmen 75 gündür tahliye edilmeyen Gültan Kışanak hakim karşısında. Mahkeme heyetinin adil yargılama yapmadığını belirten Kışanak, “Bundan ibaret. Yaptığınız hukuksuzlukları gayet iyi biliyorsunuz. Biz de bu hukuksuzluğa karşı itirazlarımız dile getiriyoruz. Sizi reddediyorum” dedi.

İŞİD’in Kobanê'ye yönelik saldırılarına karşılık 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları ve merkez yürütme kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası devam ediyor.

Artı Gerçek'ten Hicran Cengiz'in aktardığına göre, Bugünkü oturumda Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak esasa ilişkin savunmasını yapacak.

Kışanak'ın tutukluluğuna itiraz

Gültan Kışanak'ın avukatı Cihan Aydın, Kışanak'ın yasal tutukluluk süresi dolmasına rağmen, 75 gündür cezaevinde tutulmasına itiraz etti ve derhal serbest bırakılmasını talep etti. Bu talebe savcı “Tutuklu kalmasında kamu yararı vardır” cevabını verdi. Mahkeme başkanı ise “Tutukluluk sürecine ilişkin üst mahkemede itiraz süreci devam ettiğinden, bu aşamada karar verilemeyeceğine” karar verdi.

'Reddi hakim talebi' reddedildi

Kışanak'ın avukatı Aydın, heyetin bağımsız ve tarafsız olmadığı gerekçesiyle heyetin reddini istedi. Mahkeme heyeti de “Heyetin bağımsız bir heyet olmadığına bahis ile sunulan gerekçelerin ve duruşma süresinin uzatılma amaçladığı anlaşılmıştır" dedi. Mahkeme heyeti hukuki prosedürü itiraz yolunu da açık bırakarak ‘reddi hakim talebini’ reddetti.

Kışanak: Hukuksuz bir yargılama yapıyorsunuz

Reddi hakim talebine ilişkin mahkeme heyetinin kararı üzerine Kışanak, savunmasına başlamadan “Hukuksuz bir yargılama yapıyorsunuz. Gayet biliyorsunuz. Bilerek yapıyorsunuz. İddiaların tamamı ‘darbeci’ polislerin tutanaklarına dayanıyor. Diyarbakır Newrozunda yaptığım konuşmanın CD yok ama bir polisin iki cümlelik tutanağı var. 'Bunlar hukuki delildir gel savunma yap' diyorsunuz.” dedi.

Kışanak’ın sözünü kesen mahkeme başkanına Kışanak, “İtirazlarımızı ve gerekçelerini dile getiriyoruz” diyerek şöyle devam etti:

“Yasa çok açık 7 yıldan fazla tutuklu kalamam. Size sormuşuz davaya hangi tarihten itibaren sanık/süpheli sıfatıyla dahil edilmişim. Bir türlü buna cevap vermediniz.” 2014 yılında kadar milletvekili olduğunu ve ardından belediye başkanı seçildiğini hatırlatarak “ Dokunulmazlığımı olduğu yıllar mı değil mi değil mi cevaplamıyorsunuz.

Kaynak’tan mahkeme heyetine: Sizi reddediyorum

“AKP-MHP’nin bu otoriter rejimin karanlığına hukuki kılıf geçirmek için uğraşıyorsunuz. Bundan ibaret. Yaptığınız hukuksuzlukları gayet iyi biliyorsunuz. Biz de bu hukuksuzluğa karşı itirazlarımız dile getiriyoruz. Sizi reddediyorum. Adil ve dürüst yargılama yaptığına inanmıyorum. Adil ve dürüst yargılama yapmıyorsunuz . Özel yetkili bir heyetsiniz, sizi reddediyorum.”

Duruşmaya 13.30'a kadar ara verildi.

'Bana bir şey bırakmadınız'

Duruşmaya 13.30'a kadar ara verildi. Duruşmanın öğleden sonraki kısmı başlamadan önce Kışanak farklı illerdeki salonlarda bulunan sanık ve izleyicilerle ile selamlaştı. Bu sırada, duruşmaya katılan kadın örgütlerinin mesajlarını Filiz Kerestecioğlu Kışanak’a iletti. Kışanak “Dört duvarlar bizi ayıramaz. Kadın mücadelesini her zaman yüreğinde hissetim. Hepinizi selamlıyor, kucaklıyorum” dedi. Salonlar arası selamlaşma sırasında Kışanak, davanın sanıklarına seslenerek “Beden önceki arkadaşların savunmaları çok iyiydi. Hele Selahattin’inki. Bana bir şey bırakmadınız. Arkadaşlara katılıyorum deyip bitireceğim ya” dedi. Tutuksuz sanıklarla da selamlaşan Kışanak “Biji Berxwedana Jinan” dedi.

'İnsan haklarına ve kadın haklarına karşı suç işleyenlerden davacıyız'

Aranın ardından mahkeme “Gültan Hanım haklarınızı hatırlamama gerek var mı? diye sorarak duruşmayı başlattı. Kışanak “Haklarımızı yok saydığınız için, çok iyi biliyoruz.” diyerek savunmasına başladı ve şöyle konuştu:

"Ben ve yargılanan arkadaşlarım biz bu davada sanık değil, davacıyız. Halklarımıza, demokrasi, insan hakları ve kadın haklarına karşı suç işleyenlerden davacıyız. Bu siyasi operasyonları yapanlardan davacıyız. Barış ve çözüm için bu kadar ısrar eden varken savaşta ısrarcı olanlardan davacıyız. Bu savunma değil, tüm kötülükleri teşhir etmek için yaptığım bir değerlendirmemdir."

'Bizi dik tutan onurlu duruşumuzdur'

Kışanak kaybettiği aile üyelerini sıralayarak “Hiçbirinin son anlarından yanında olamadım. Selahattin Başkan’ın da bu süreçteki onurlu duruşunu selamlıyorum. Bizi dik tutan onurlu duruşumuzdur." dedi. Kendisinden önce yapılan savunmaları hatırlatan Kışanak şöyle konuştu:

"Örgütlü kötülüğü karşıyız. Savunmamı size yapmayacağım. Benden önce savunma yapanlar etkili savunmaları ile bana bir şey bırakmadılar. Hem bu kumpasın nasıl düzenlendiğini anlattılar hem de bu ülkenin sorunlarını ve çözümlerini etkili savunmalarla anlattılar. Kadın arkadaşlarımızın ayrıntılı savunmaları vardı. Her bir arkadaşa bu güçlü savunmaları nedeniyle teşekkür ediyor ve hepsinin savunmalarına katılıyorum."

'Ne kadın, ne de feminist olduğum için beni suçlayabilirsiniz'

Yaptığı kadın çalışmaları ve barış çağrılarının suçlamaya dönüştüğünü belirten Kışanak şöyle konuştu.

"Savunmam üç başlık altında yapacağım. Bugün ana olarak barış başlığı altında savunma yapacağım. Diğer günlerde aktaracağım başlıkların birincisi Kürt sorunu. ikinci kadınların özgürlük mücadelesi bu davada bana yönelik suçlamaların iki odağı var biri yaptığımız kadın çalışmaların hepsi istisnasız bu dosyaya konmuş. Kadın olmak suç değildir, kadın barış mücadelelerinin en önemli yeridir. Ne kadın olduğum için, ne feminist olduğum için ne de kadınlarla mücadele ettiğim için beni suçlayabilirsiniz. Ben sizi suçluyorum. Eril zihniyetle, yaptığımız tüm çalışmaları suç sayanları suçluyorum. Siz suçlusunuz. Eğer barış, demokrasi savunmak suçsa, söylüyorum işte, yazın oraya."

"Kobane davasında sanık olmamızın, sanık olarak sayılmamızın sebebi Şengal’de İŞID kadınlara karşı insanlık suçları işledi. Hala Türkiye’de bu kadınları satmaya çalışan İŞID ve kafası var. Ben kadınlara karşı bu suçlar işlenmesin diye yargılanıyorum. ANF’de çıkan haberde ‘yarın çok geç olabilir’ demişim. Bu suçlama konusu olabilir mi? İktidar medyasına sesleniyorum bu dediklerimi takip etsinler ve talimat verenlerin önüne koysunlar”

'Bu utançtan kurtulmak sizin elinizde'

"Mahkeme heyetine seslenerek “Vicdanınız varsa hemen geri çekersiniz. Siz bu iddialarla yargılarsanız tarih sizi insan haklarını, vicdanı,erdemi savunanlara ceza verdiler diye yazacak. Bu dava turnusol kağıdır. Ben İŞİD dediğim için mi yargılıyorsun, Bu yargılama konusu olamaz. Bu utançtan kurtulmak sizin elinizde. Doğal yargıç karşısında değiller, Özel yetkili yargıçlar karşısındayız. Siz vicdanınız ile karşı karşıyasınız. Bu siyasette gereği der herkes kendini kurtarır sizin imzanız bu davanın altında kalır. IŞİD’e karşı olanların mı yanındasınız yoksa IŞİD’e karşı olanları yargılayanlar mısınız?"

'O insanların ne yaşadığını ben bilirim'

Sokağa çıkma ve çatışmalı süreçlere ilişkin hazırlanan raporlardan yaşam ve su gibi birçok insan hakkının ihlal edildiğini dair notları okuyan Kışanak “Yüzlerce insanın öldürülmesi iddiası ya, bir kişi bile öldürülmüş olsa ayağa kalkırılır. Tek bir soruşturma bile açılmamış. Tek bir soruşturma bile açılmamış olması insan haklarını askıya aldınız demektir. Ben size iddialar ve raporlar sunuyorum cevap vermiyorsunuz. Öyleyse beni neden görev yerim meclisten aldınız.(orada sorsaydım). Bu suçları işleyenleri güvence altına alan yasa çıkardınız. Dünyanın her yerinde hak ihlallerini işleyen suçlanır, 'Burada insanlar su bulamıyor, sokağa çıkamıyor durun' diyen bizleri yargılıyorsunuz.

O insanların ne yaşadığını ben bilirim. O dönem belediye başkanı olmak kadar zor bir şey yaşamadım. Esat Oktay’ın en ağır işkenceleri yaşattığı dönemde Diyarbakır Cezaevi’nde kalan bir kadın olarak söylüyorum; hiçbir şeyde o dönem belediye başkanı olmak kadar zorlandığım kadar zorlanmadım. Keşke elimizden fazlası gelseydi. Kendimi eksik ve mahcup hissediyorum. O insanlar bu zorlukları çekerken ben sırtımı dönüp keyif çatacağım. Yapamadım. İnsanım, vicdanım var benim.

'Saatlerce bekleten yetikleler şimdi darbeden yargılanıyor'

Kışanak, o süreçte yaşadığı örnekler üzerinden dönemin valisi ile olan diyoloğunu aktarak “Avrupa parlamentosundan milletvekilleri, bizler Vali’ye soruyoruz: 'Bakın 65 yaşında bir kadın kan kaybından ölecek, bir şey yapın'. Vali 'benim bir yetkim yok' diyor. Yetkili kişi bir vali yardımcısı Mehmet Demir, askerlerle görüşüyordu. Vali diyor bunu. Saatlerce bekletildik, kadın can kaybından öldü. Fatma Ateş, 65 yaşında sivil kadındı, bunun gibi niceleri vardı. Şimdi Mehmet Demir’in yargılandığını duyuyorum, bakın öyle midir. Selahattin Başkan da dedi. (Bunları çoğu) darbeci diye yargılandı, yargılanıyor" dedi.

Bunlar yaşandı. Sur -8 derecede kapatıldı. Biraz da bunu konuşalım. Gerçekten Gazze içiniz yanıyor mu biraz inandırıcı olsun. Ben belediyenin çalışanlarını çağırıp elimizde ne var kime ulaşılır diye uğraşıyorum. Bunları yapanlar değil, ben yargılanıyorum.

'Hiçbir ceza vicdanımın sesini susturamaz'

Basın açıklamalarını okuyarak devam Kışanak, “O kentte sorumluluk altında olan bir belediye başkanı olarak feryat ettim. Sabah akşam hendek diyenler, alın işte bunlardan yargılanıyorum. Vicdanımın sesini susturamazsınız. İnsan sıfatıyla yeryüzüne gelmek insan olmaya yeterli değil vicdan sahibi olmak gerek, erdem sahibi olmak gerek. Hiçbir ceza vicdanımın sesini susturamaz. İnsan kalmaya devam edeceğim.”

“Bu konuşmaları yaptığım için mi yargılayacaksınız beni. Kız kardeşlik duygusuyla ülkenin her yerinde durun diyen, barış isteyen kadınlarla birlikte olduğum için mi yargılayacaksınız. Buyurun yargılayın.

“Siz bizi yargılayarak kimi koruyorsunuz? O dönem yasa ile görevlisini askerini güvence altına alıp koruyorsunuz. Bizi yargılayarak sistemi ve başka birşeyi de koruyorsunuz.

'Sur'u rant için yıktılar'

Kışanak Sur’da yaşana yıkıma ilişkin yıllara arasındaki farkı uydu görüntüleri ile gösterek “Mahallede ayakta tek bir bina kalmadı. Bırakın uyduyu bugün Diyarbakır’a giden uçakla bile görebiliyor. Şimdi ne oldu? O yerleri müteahhitlere yedirdiler. İnsanların yıkılan evlerini kamulaştırmaya açmışlar. Ben buna karşı olduğum için yargılanıyorum. İşte bunun için yaptılar. Rant için. Kimse ağzını açamıyor. Bir STK gitsin yıkımdan önce Sur’da oturan kim şimdi oturan kim karşılaştırsın. O yoksulları evlerinden etmişler, halka kaç kuruş vererek kamulaştırmışlar.

'Bu savaşın arkasında rant, çıkar, hırsızlık var'

Evimde çıkan Sur raporuymuş. Partinin Sur’da, tanıkların aktardıkları hazırlana küçücük bir rapor. Evde İHD, MAZLUM-DER, CHP Esnaf odalarının Kültür Varlıklarını koruma derneklerinin raporları da var. Sur’u ranta açtılar. İşte bunun için yaptılar. Yıkımdan sonra bu rant olmasın. Bu kadar ölümün üzerine bunlar da yaşanmasın diye Baluken ile bağrıma taş bastım, Özhaseki’nin yanına gittim. Ranta açmayın diye saatlerce görüşmüşüm. Biz de belediye olarak ne gerekiyorsa yapalım dedim. Çağırın Özhaseki gelsin anlatsın. Ama onlar naptı? Sadece belediye görmezden gelmeyerek kalmayıp kayyım diye bir yasa çıkardılar. Belediyenin tüm yetkilerini elinden aldılar. Neden? Unesco ile görüşüp listelere aldırabilmişler. Kayyım yasasıyla bir madde ile sit alanlarındaki belediyelerin yetkileri ellerinden aldınız. Bu savaşın arkasında rant, çıkar, hırsızlık var. Savaşın yükünü yoksulun omzuna yüklediler. Bu savaşın karşısında durmak ilk olarak yoksulun, emekçinin, kadının görevi. Yeter artık. Suçlar ortada, hırsızlar ortada.

'Siyaseti yargılıyorsunuz, çözüm diyeni yargılıyorsunuz'

Yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı ilkesinin soruşturma ve dava kapsamında ihlal ettiğini hatırlatan Kışanak, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanı hayatını kaybeden askerlerin ailelerin ailelerini aradığında 'Bir savaşın içindeyiz' demişti. Söylenen ve yazılanları göz önünde bulundurarak da yaşananların büyüklüğü için savaş deniyor. Dosyaya eklenen meclis konuşmalarında savaş ve direniş geçtikçe altını çizmişsiniz. Bunu da böyle belirtelim. 20 yaşında genecik insanların üzerine bu yükü yüklemek ayıp değil mi? Siyaseten neden bunlara çözüm bulamıyoruz. Çünkü siyaseti yargılıyorsunuz. Çözüm diyeni yargılıyorsunuz Bu ülkenin sorunları konuşulmadan çözülemez. Ekonomisi çöktü. O yerleşimleri ekonomi için yıktınız"