Gültekin Uysal: Erdoğan eşit rekabet imkanı olmayan bir seçimi sayısal olarak kazanmış, siyasal olarak kaybetmiştir

Gültekin Uysal: Erdoğan eşit rekabet imkanı olmayan bir seçimi sayısal olarak kazanmış, siyasal olarak kaybetmiştir
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, 14 Mayıs'ta gerçekleştirilen 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi ve iki turdan oluşan 13. Cumhurbaşkanı Seçimi'ne dair yazılı açıklama yayımladı. Uysal, seçim sürecinin eşit...

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, 14 Mayıs'ta gerçekleştirilen 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi ve iki turdan oluşan 13. Cumhurbaşkanı Seçimi'ne dair yazılı açıklama yayımladı. Uysal, seçim sürecinin eşit koşullarda geçmediğini vurguladığı açıklamasında, partisinin dahil olduğu Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aslında kazandığını belirtti. Uysal, "Elbet bir gün tarih hükmünü icra edecektir" ifadesini kullandı.

Uysal, yaptığı yazılı açıklamada şu görüşleri dile getirdi: 

“Tek parti iktidarının varlığını kanıtlayan bir seçim dönemi geçirdik” 

“28 Mayıs'ta ikinci turu yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonucunun, ülkemize ve  milletimize hayırlı olmasını diliyorum. 

Çok partili siyasi hayata geçtiğimiz günden bugüne kadar hiç görülmemiş şekilde kamunun imkan ve araçlarının “bir siyasi parti lehine” hareket ettiği ve bir “tek parti  iktidarı”nın varlığını kanıtlayan seçim dönemini geride bıraktık.  

Bir tarafta iktidar ve iktidarın tüm imkanları, dahası iktidarın yedeğine aldığı birçok kirli güç unsuru, diğer tarafta ise yıllardır süren hukuksuzluk, haksızlık ve yolsuzluklara  karşı kısıtlı imkanlar ve seçmenin samimi desteğinin rekabetine tanık olduk. Aslında  iktidarın sahip olduğu imkanları düşündüğümüzde siyasette 'haksız rekabetin' en  kesif örneği ile karşılaştık. 

“Birtakım makamlar ve imtiyazlar siyasi teşvik primi olarak verildi” 

Kamu kaynakları ile yani oyunu almadıkları, bunun için de “terörist”, “hain”, “dinsiz” ve  “bayraksız” ilan ettikleri insanların da vergileri ile satın aldırılan medya gruplarının,  devletin medya organı olması gereken TRT ve Anadolu Ajansı'nın iktidar lehine  propaganda yapması, yargı ve kolluk güçlerinin iktidar aleyhine oluşabilecek her  eyleme 'taraf'lı müdahalesi ile adil olmayan bir kampanya döneminde mücadele ettik. 

Üstüne üstlük 'operasyonel kiralama' mantığı ile makamların ve birtakım imtiyazların  ‘siyasi bir teşvik primi' olarak sunulduğu, buna mukabil birtakım siyasi kişiliklerin  iddia ve amaçlarını “bu teşvike prim vererek saf değiştirdiği” bir süreçten geçtik. 

“Memleketin yarısı pek çok hakaretlere maruz bırakıldı” 

Memleketin neredeyse yarısının türlü hakaretlere maruz kaldığını, çeşitli suçlarla isnat  edildiğini, kazanmak uğruna aile içine, mahalle içine, hanelerin içine nifak ve niza  sokmaktan geri durmayan bir anlayışın kampanyasını izledik.

Geldiği gelenek ve durduğu siyasi zemini 'İslami' olarak niteleyen bir iktidarın, tek  gayreti ve amacı; tek bir kişinin ailesi ve çevresinin güvenliğini sağlamak olan bir  örgütlü yapının İslam'ın emirlerini nasıl çiğnediğini, 'beyt-ül malı' kendi amaçları için  nasıl yağmaladığını gördük. 

“İhtiyaç akçelerini son kuruşuna kadar harcadılar” 

Geçmişte ihtiyaç olursa başvurulacak ihtiyat akçesini harcamaktan çekinmeyen bir  iktidarın, Merkez Bankası'nda kalan son delikli kuruşa kadar dövizi baskılamak için  nasıl fütursuzca sattığını izledik. 

Türkiye'de konut fiyatlarından vatandaşlarımızın güvenliğine, ülkemizin bekasına  verdiği ve vereceği zarar aşikâr düzensiz göçmenlerin, geçici koruma statüsündeki  yabancıların, onurlu 'vatandaşlığımızı parasıyla satın alanların' bu derece  savunulmasının asıl sebebini, seçim sonucu yapılan kutlamalar ve oy verme  işlemindeki vaziyetten tahlil ettik. 

“Erdoğan’ı tampon bilen Avrupa başkentleri çok minnettar kaldı” 

Dış güçlerin Suriyeliler özelinde dahi vaziyete nasıl müteşekkir olduğuna, potansiyel  seviyesi göz önüne alındığında dolar lobisinin ne kadar mutlu olduğuna, faiz lobilerinin  bu sonuca nasıl el ovuşturduğuna, 'Erdoğan karşıtı' gösterimlik açıklama yapan Avrupa  başkentlerinin Erdoğan'ı tampon bilerek nasıl minnettar kaldığına şahitlik ettik. 

Özetle; Türk siyasi tarihinin en adaletsiz seçimini geride bıraktık. Buna karşın  Türkiye'de değişime ihtiyaç duyan, refah, adalet ve demokrasi arayan, bu değerlerin  bilincinde olan ve artı değer yaratan milyonlarca insanın desteği ile umutvar olduk. 

“Siyaset ancak dava bittiğinde biter” 

Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız merhum Süleyman Demirel'in izah  ettiği gibi; “siyaset ancak dava bittiğinde biter.” 

Bizim dava bildiğimiz, milletimizin sofrasındaki bir lokma ekmeği iki yapmaktan öte bir  şeydir. Bizim davamız, Demokrat gelenek özelinde kurumsal olarak 77 yıldır süren ancak insanlık tarihi kadar eski hak ve hürriyet davasıdır. Bizim kavgamız baskı ile korku ile kavga iledir. 

Eminim ki milletimizin demokrasi, adalet ve hürriyet davası asla bitmeyecek ve  şüphesiz milletimiz topyekûn galip gelecektir. 

“Hayalini kurduğumuz Türkiye'ye ulaşmak için mücadele verdik” 

Millet İttifakı’nın Ortak Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde verdiğimiz mücadele, inandığımız değerlere ve hayalini kurduğumuz Türkiye'ye  ulaşmak için verilmiş mücadeledir. 

Şüphesiz; verdiğimiz ve kıymetli seçmenlerimizin ve teşkilatlarımızın verdiği mücadele  takdire şayandır. Bu vesileyle “tek bir şüphe ya da soru işareti olmadan” çıktığımız 

bu yolda, ellerinde bulunan imkan ve şartların ötesinde bir feraset ve dirayetle yaptığı çalışmalardan ötürü başta Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak  üzere Millet İttifakı’nın tüm siyasi partilerine ve tüm dava arkadaşlarımıza teşekkür  ediyorum. 

İnandığımız değerlere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmanın huzuru  içindeyim. Bilmenizi isterim ki geride bıraktığımız 2 yılı aşkın zamanda bizler için asıl  kazanç; zerrece menfaat, şahsi ikbal kaygısı olmaksızın verilmiş mücadele, dökülmüş  terdir. 

“Asıl kazanç; farklılıklarımıza rağmen ortaya ortak irade koyabilmemizdir” 

Asıl kazanç, tüm farklılıklara rağmen ortak irade koyduğumuz diğer partilerle, Millet  İttifakı ile omuz omuza Türkiye için çalışabilme, eskisi gibi bir lokma ekmeği  bölüşebilme iradesidir. 

Bilinmesi gerekir ki Erdoğan kirli ve eşit rekabet imkanı olmayan bir seçimi sayısal  olarak kazanmış, siyasal olarak kaybetmiştir. 

Bizim için ise kazancın başlangıcı burasıdır. 

Bu “seçim kazandık” diyenlerin kaybettiği, kaybettiği zannedilen Millet İttifakı ve Sayın  Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazandığı bir seçimdir. 

Elbet bir gün tarih hükmünü icra edecektir.”