Gürsel Tekin'den tepkilere yanıt: 'Ben kabul etmeseydim kayyım gelirdi!'

Gürsel Tekin'den tepkilere yanıt: 'Ben kabul etmeseydim kayyım gelirdi!'
CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım olarak atanan Gürsel Tekin, “Bu mahkemenin hiçbir tarafında yokuz. Ne Özgür Çelik ne de Cemal Canpolat tarafındayız. Bu davayı açan yine CHP delegeleridir” sözleriyle kendini savundu.

İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım olarak atadığı Gürsel Tekin, açıklamalarda bulundu.

Kayyım atanan Can Holding’in sahibi olduğu Habertürk TV’de kanalın genel yayın yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlayan Tekin, CHP ile ilgili dava süreçlerinin parçası olmadığını ileri sürdü.

Tekin şunları ifade etti:

“Gerek Cemal Canpolat ve gerekse sayın Özgür Çelik ve onlara yakın insanların konuşmaları beni dehşete düşürdü. 'Biz bir ailenin parçalarıyız, tarihimizin birçok döneminde kongreleri izleyen insanım, yarın sokakta birbirinizin gözüne bakacak cümleler kullanın' dedim. Günün sonunda mahkemelik oldu. Mahkeme karar aldı. Bu mahkemenin hiçbir tarafında yokuz. Ne Özgür Çelik ne Cemal Canpolat tarafındayız. Bu davayı açan yine CHP delegeleridir.”

"Bina şu anda Çağrı Heyeti'ne aittir"

Öte yandan Sarıyer’deki CHP binasının kayyuma ait olduğunu savunan Tekin, şunları dile getirdi:

“Genel merkezimiz Sarıyer'e de başvuru yapmış. 'Buradaki binamızı Bahçelievler'e taşıdık' diye. Ayın 2'sinden itibaren bina Çağrı Heyeti'ne ait. İlçe seçim kurulu da bilmediği için biz başvurumuzu yaptık. Başvuruya cevap gelmeyince arkadaşlarımız ilgilendirdiler. Sonuçta buranın resmi olarak İstanbul İl binası olduğuna dair belgeler intikal edince karar defterlerimiz alındı. Delege, yönetici, ilçe, il başkanlarımızın bilgilerini almak için arkadaşlarımız başvuru apmı. 'Onlar da 'genel merkezden alın' demiş. Aslında ben bilgileri alabilirdim. Bina şu anda Çağrı Heyeti'ne aittir Bina hepimizin binasıdır. Genel başkanımız ve yöneticilerimiz binayı çok rahat kullanabilir.”

Erdoğan da "Davanın hiçbir yerinde yokuz" demişti

Gürsel Tekin’in bu akşamki sözleri akıllara Erdoğan’ın gündüz saatlerinde servis edilen sözlerini getirdi.

CHP kurultayına ilişkin soruya Erdoğan, "Biz bu davanın hiçbir yerinde AK Parti olarak yokuz" demiş ve "Biz ara karardan sonra yargının vereceği kararı, bu mutlak butlan mı olur, başka türlü bir karar mı çıkar, hepsini yargının vereceği karardan sonra göreceğiz" ifadelerini kullanmıştı.

"Ne belediye başkanlarını ne ilçe başkanlarını "

Ne belediye başkanlarını ne ilçe başkanlarını aradım. Tam tersine belediye başkanı ve ilçe başkanı arkadaşlarım beni arayıp, 'hayırlı olsun' dediler. Ama kimin aradığını söylemem. Biz geldik doğası gereği gelir gelmez demirbaşları, kasayı, bütün ne varsa onu teslim almamız gerekiyordu. Bir gün, beş gün, yedi gün. Toplantı kararları almamız gerekiyor. Defterleri alamadık. Seçim kuruluna başvurduk. Genel merkezimiz Sarıyer'e de başvuru yapmış. 'Buradaki binamızı Bahçelievler'e taşıdık' diye. Ayın 2'sinden itibaren bina Çağrı Heyeti'ne ait. İlçe seçim kurulu da bilmediği için biz başvurumuzu yaptık. Başvuruya cevap gelmeyince arkadaşlarımız ilgilendirdiler. Sonuçta buranın resmi olarak İstanbul İl binası olduğuna dair belgeler intikal edince karar defterlerimiz alındı. Delege, yönetici, ilçe, il başkanlarımızın bilgilerini almak için arkadaşlarımız başvuru apmı. 'Onlar da 'genel merkezden alın' demiş. Aslında ben bilgileri alabilirdim. Bina şu anda Çağrı Heyeti'ne aittir Bina hepimizin binasıdır. Genel başkanımız ve yöneticilerimiz binayı çok rahat kullanabilir.

"40 yılımı bu partinin üstüne toz konmasın diye mücadele etmişim"

Sayın Özgür Özel'le uzun dönem çalıştık. Benim kişimi, karakterimi bilir. Vatandaşlarımızı, sağduyulu seçmenimizi partililerimizi yalan yanlış gaza getirmeyin. Bir polemik içine girmek istemiyorum dedim. Benim adım Gürsel Tekin. 40 yılımı bu partinin üstüne toz konmasın diye mücadele etmişim. Ben parti üyesi değil particiyim. CHP'nin önde olan isimleriyle, herkesle temasa girdim. Tam sorunlar çözülüyordu 24 saat sonra apayrı bir şey geldi. Partiyi biz mi mahkemeye düşürdük? Bu sorunları biz mi yarattık? Nerede bizim dahlimiz var? Arkadaşlarımız bizi tarafsız diye önermişler. Biz bir an önce partimizi adliye koridorlarından nasıl çıkarabiliriz diye çalışıyoruz. Bugün yüzlerce arkadaşımız tutuklu. Belediye başkanları, kamu yöneticileri. Tutuklu olmalarının temel sebebi iftiracılar ve itirafçılar. İtirafçı ve iftiracılara soruşturma açmıyorsunuz, Gürsel Tekin'i, Barış Yarkadaş'ı bir gece yarısı disipline verdik, attık diyorsunuz.

"Bütün kademelerde görev yapan insanım"

Partinin tabanını bilen bir insanım. Bütün kademelerde görev yapan insanım. Partimi, ailemi çok iyi biliyorum. Bu eleştirileri Zeydan Karalar yapsaydı gam yemezdim. Gerçek CHP'liler bizi eleştirmiş olsaydı. Ama o partiden bu partiden gelmiş insanların beni eleştirmelerine izin vermemesi lazım sayın genel başkanım. Sayın İmamoğlu'nu kast etmiyorum. Profesör bilmem ne diye bir şey var. Sonra gelmiş bizim partiye katılmış. Siz kimsiniz? Biz gözyaşı dökerken siz nerdeydiniz? Aziz Kocaoğlu beni eleştirebilir. Sayın Önder Sav, sayın Sevigen beni eleştirebilir. Daha yeni gelmişsiniçz, bu nedir yahu! Bütün Türkiye'nin önünde söylüyorum. Bütün uğraşımız savaş meydanlarında kurulmuş bir siyasi partinin bir an önce adliye koridorlarından kurtarılmasıdır. Onun dışında en ufak beklentimiz yok. Üçümüz bir an önce görevimizi yapacağız.

"Benim CHP'liliğimden şüpheniz var mı?"

Geçen gün Bayrampaşa Belediye Başkanımız hakları gasp edildi, tutuklandı. Bize göstermiş olduğunuz bu şiddet, hiddet! Arkadaşımızı vermeseydiniz. Benim CHP'liliğimden şüpheniz var mı? Siz tutsak olan arkadaşlarımıza karşı göstermeniz gereken mücadeleyi niye bize gösteriyorsunuz? Ben makamlarda, mevkilerde istifa etmişim. Sayın Kılıçdaroğlu ile ayrıştım istifa ettim. Ortada bir sorun var. Bu sorunu gelin elbirliğiyle kaldıralım. Sayın Kılıçdaroğlu ile 2 gün önce görüştüm. Aradım kendisini, selamlaştık, o kadar. Öyle bir iklim yaratıldı ki. Burada kendimize destekçi arayışı içinde değiliz. Bir sorun, sıkıntı var. Her gün tartıştığınız Türkiye'nin gündemini meşgul eden mesele var. CHP Genel Merkezi yöneticilerine 'gelin üç biz üç siz oturun, siz ne diyorsanız onu yapacağız' dedim. 'Tamam' dediler. Şimdi geldiğimiz duruma bakın. Bu sorunları çözelim.

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun misyonu ile bizimki apayrı"

Sayın Kılıçdaroğlu'nun misyonu ile bizimki apayrı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun son 1,5 yılda duyguların ne kadar incitildiğini, belki siz takip etmiyorsunuz. Şuna emin olun, sayın Kılıçdaroğlu'nu linç eden ekibin hiçbirisi CHP'li değil. CHP'liler kongre salonlarında bazen çok şiddetli tartışmalar yapabilir. Akşam biter el birliğiyle yemeklere gidilir. CHP'de böyle bir düşmanlaşma, ötekileştirme, birbirine tepeden bakma yoktu. 8 yıldır CHP'de mülteci muamelesi gördüm. Sayın Kılıçdaroğlu döneminde de böyleydi. Eleştiriye tahammül olmayan döneme girdik. Bir tv kanalında Sayın Kılıçdaroğlu'nun ekibine 'yanlış yapıyorsunuz?' dediğim için ekran yasağı gelmişti. Siyaset ve medyayı arındırmadığınız sürece Türkiye'nin meselelerini bitiremezsiniz.

"Bir an önce bu yaşanan sorunu ortadan kaldırmak için mücadele ediyoruz"

Ben İstanbul il başkanı iken, hiç kimseye kimin delege olup olmayacağını herhangi arkadaşıma ne önermişim. Herhangi bir il başkanı, delege çıksın desin ki 'Gürsel Tekin şu tarihte bizi aradı bana oy verin, şuna oy verin dedi' diye bir cümleyi asla duyamazsınız. Bir an önce bu yaşanan sorunu ortadan kaldırmak için mücadele ediyoruz. Bu CHP genel merkeziyle bir işbirliği içinde olsaydık 3-5 ay içinde bu işi bitirebilirdik. Hukukçu arkadaşlara söyledik 'gelin tarif edin onu yapalım' dedik. Bütün acı laflara rağmen hazırız. Sayın Özgür Özel'e kırgın olduğumu buradan da ifade eteyim. Sayın Özel'le kardeşlik hukukumuz var. Ben isterdim ki, arkadaşlarımızın tutukluluğuna sebep olan halen CHP üyesi olan 21 kişiyi orada yuhlattınız. Beni, Zeki, Erkan'ı değil...

Kaynak:habertürk

Öne Çıkanlar