Hasan Cemal, “ilk siyasi açıklamasını” yaptı

Hasan Cemal, “ilk siyasi açıklamasını” yaptı
Yeşil ve Sol Parti’den milletvekili adayı olan Hasan Cemal, gazeteciliği bıraktığını son yazısında duyurdu.Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin İstanbul Milletvekili adayı gazeteci Hasan Cemal, bugün yayımlanan yazısıyla...

Yeşil ve Sol Parti’den milletvekili adayı olan Hasan Cemal, gazeteciliği bıraktığını son yazısında duyurdu.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin İstanbul Milletvekili adayı gazeteci Hasan Cemal, bugün yayımlanan yazısıyla okurlarına veda etti.

“Elimi bizzat taşın altına sokmak için 54 yıllık gazetecilik hayatımı kapatıyorum” diyen Cemal, T24’teki yazısında “Siyasetçi olarak ilk açıklamamı yapıyorum” diyerek yazısını paylaştı.

Cemal’in yazısı şu şekilde.

“54 yıllık gazetecilik hayatımı

kapatıyorum.

Ve siyasetçi olarak

ilk açıklamamı,

on yıldır gazetecilik yaptığım,

Doğan Akın'ın 2009’da kurup

kurumlaştırdığı T24'te yapıyorum.

Türkiye bugün bir krizler ülkesi.

Çöküşü ve çürümüşlüğü

yaşayan bir ülke.

Yeniden inşa edilmeyi,

barış ve demokrasiyi,

hukuk ve adaleti,

özgürlük ve refahı bekleyen

büyük ve güzel bir ülke.

Ben de elimi bizzat

taşın altına sokmak için

Yeşil Sol Parti listesinden

milletvekili adayı olarak

siyasete giriyorum.

Türkiye'nin zincirlerini kırması şart!

Türkiye bir krizler ülkesi.

Her alanda derinleşen krizlerin pençesinde kıvranıyor.

Türkiye'yi bugün geriliğe mahkûm eden

siyasal, ekonomik, toplumsal

temel sorunları uzun yıllardır çözüm bekliyor.

İşsizlik ve yoksulluk,

enflasyon ve hayat pahalılığı

insanımızın hayatını karartıyor.

Çöküş ve çürümüşlük

gençliğimizin gelecek umudunu

söndürüyor,

onları kendi ülkelerinden soğutuyor.

Kadınlar, erkek şiddetine açık yaşıyor.

Kadınlar, eve kapatılıyor.

Kadınlar, onları karanlığa boğan

"Taliban düzeni"ne zorlanıyor.

Kadın - erkek eşitliği,

cinsiyet eşitliği olmayan bir ülke,

geriliğe, yoksulluğa, karanlığa mahkûmdur.

Eğitim eğitim olmaktan çıktı bu ülkede.

Üniversite üniversite olmaktan çıktı.

Soru soran, merak eden,

eleştiren, itirazı olan kafalar değil,

dogmalara boyun eğen,

kendine söyleneni yapan,

biat eden kafalar yetiştirilmek isteniyor.

Adaletsizlik hayatın her alanına

damgasını vurmuş durumda.

Bağımsız ve tarafsız yargı yok.

Demokrasileri demokrasi yapan

güçler ayrılığı tarihe karıştı.

Medya özgür değil.

İfade özgürlüğünün yerinde

yeller esiyor.

Ülke yolsuzluk ve rüşvet batağına

boğazına kadar gömülmüş,

çetelerin eline düşmüşken

hapishaneler siyasi mahkûmlarla,

gazetecilerle dolu!

"Kayyum düzeni"yle halkın oyları

hiçe sayılıyor.

Bir korku imparatorluğu kâbus gibi

ülkenin üstüne çökmüş durumda.

Bugün bütün iktidar ipleri

Saray'daki "tek adam"ın elinde.

Rejimin adı bu yüzden "tek adam rejimi..."

Eski zamanlarda Türkiye sabaha karşı

"tank sesleri"yle gelen

askeri darbe düzenlerinde yaşardı.

Bugün ise "seçim sandığı"ndan çıkan, ama demokrasi

ve hukukun üstünlüğünü askıya alan

"sivil darbe düzeni"nde yaşıyoruz.

Türkiye'nin zincirlerini kırması şart!

Bunun için de ilk adım, "tek adamı",

Recep Tayyip Erdoğan'ı

14 Mayıs'ta halkın oylarıyla

iktidardan indirmektir.

Sonra da Türkiye'de barış, demokrasi

ve adalet yolunda yürümeye başlamaktır.

İşte bunun için HDP'den yapılan milletvekilliği

teklifini kabul ettim ve Yeşil Sol Parti

listesinde İstanbul 2. Bölge 3. sıradan aday oldum.

Böylece 54 yıldır çok severek yaptığım gazeteciliği,

içim acıyarak da olsa, noktalıyorum.

Şimdi de doğrudan elimi taşın altına

sokarak, Türkiye'nin zincirlerini

kırmasında bir rol üstlenmek istiyorum.

Seçilirsem, gazeteciliğe başladığım Ankara'ya,

54 yıl sonra bu sefer siyasetçi olarak döneceğim.

Barış, demokrasi, adalet ve özgürlükten

yana olanların el ele tarih yazacakları,

tarih yapacakları bir döneme giriyor

Türkiye.

100. yılında, depremlerin korkunç bir felakete dönüşmediği,

Cumhuriyet'i demokrasiyle

taçlandıracağımız,

demokratik cumhuriyeti kuracağımız bir dönem...

Çok heyecanlıyım.

Ama önce 14 Mayıs'ta Erdoğan'a

"hadi sana artık güle güle!"

demek lazım.

Bu çürümüşlük düzeni Türkiye'nin kaderi değildir.

Mesleğimin son on yılında

yan yana gazetecilik yaptığımız

Doğan Akın ve T24'e teşekkürü borç biliyorum.

Arada bir yine T24'te buluşmak üzere

hoşçakalın.”