İBB iddianamesinde kritik iddia: Kumar ve uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle işten atılan eski İBB personeli gizli tanık mı?

İBB iddianamesinde kritik iddia: Kumar ve uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle işten atılan eski İBB personeli gizli tanık mı?
İBB soruşturması kapsamında tutuklu yargılanan Kültür A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Doğan Hamit Doğruer’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifade, iddia makamının ana omurgasını oluşturan gizli tanıkların güvenilirliğini tartışmaya açtı

Gazete Pencere- İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması kapsamında 'şüpheli' sıfatıyla tutuklu yargılanan Kültür A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Doğan Hamit Doğruer’in, 23 Mart 2025’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifade, iddia makamının 'tezlerinin' ana omurgasını oluşturan gizli tanıkların güvenilirliğini yeniden tartışmaya açtı. Doğruer, kendisine yöneltilen gizli tanık iddialarına, tanığın daha önce kurumlarında çalıştığını ve sorunlu şekilde ayrıldığını anladığını belirterek, "Benim tahmin ettiğim kişi ise kumar ve uyuşturucu bağımlılıkları ve gayri ahlaki yazışmaları sebebiyle işten çıkarttığımız kişidir" yanıtını verdi.

2019 Eylül ayında Kültür A.Ş.’de Plan ve Organizasyon Müdürü olarak işe başlayan ve daha sonra Genel Müdür Yardımcısı olarak görevlendirilen Doğruer, emniyet ve savcılık sorgularında gizli tanıklardan birinin suçlamalarıyla karşılaştı. Doğruer, ifadesinde Kültür A.Ş.'nin 2886 sayılı Kanun gereği İBB’den ihaleleri kamuya açık şekilde ve teknik şartnameleri belediye tarafından belirlenmiş olarak aldığını kaydetti. Anonim şirket olmaları nedeniyle kâr amacı güderek faaliyet gösterdiklerini, bu sebeple şirket prensibi olarak alınan ihalelerdeki işlemler için üç uygun teklif aldıklarını belirtti. Ancak tanığın beyanında geçen şartname değişikliklerine dair Kültür A.Ş.'nin yetkisi olmadığını, Kültür A.Ş.'nin faaliyetlerinin ihale kanunlarına tabii işlemler olmadığını ve Ekrem İmamoğlu ile Murat Ongun tarafından belirlenen şirketlere iş verildiği hususunun gerçeği yansıtmadığını söyledi.

Kanser hastası

Doğruer’in ifadesinde gizli tanığın güvenilirliğini sorgulayan bu sözler, iddianamenin dayandığı temeli sıkıntılı hale getirdi. Doğruer, ilk ifadesinin ardından adli kontrolle serbest bırakılmış, ancak savcılığın itirazı sonrası yeniden tutuklama kararı çıkmıştı. Yakalama kararını basından öğrenen Doğruer, ertesi gün sabah saatlerinde kendi ayaklarıyla İstanbul Adliyesi’ne giderek teslim olmasına rağmen, 'kaçma şüphesi' gerekçesiyle tutuklanarak 3 Nisan’da cezaevine gönderildi. İleri derecede tehlikeli cilt kanseriyle mücadele eden, aynı zamanda şeker ve yüksek tansiyon hastası olan Doğruer’in rahatsızlıkları cezaevi ortamında ağırlaştı. Hükümlülerin kaldığı bir koğuşta, 60 kişiyle birlikte tutulan ve gerekli sağlık hizmetlerine erişimi olmayan Doğruer’in eşi Arzu Doğruer, basına yaptığı açıklamada, hastane sevkleri sırasında eşinin saatlerce kelepçeli halde bekletilme, kalabalık ring araçlarıyla sevk edilme ve yetersiz muayene koşulları gibi insan onuruna aykırı uygulamalara maruz kaldığını aktardı. Arzu Doğruer, eşinin bu duruma isyan ederek, “Kendisi artık ‘Ben bu koşullarda hastaneye gitmem, orada ölürüm’ diyor” sözleriyle tepki gösterdiğini belirtti.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar