İmamoğlu 'Bilirkişi Davası'nda hakim karşısına çıktı, duruşma ertelendi
192 gündür tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 27 Ocak'ta Saraçhane'de düzenlediği 'Turpun Büyüğü' başlıklı basın toplantısı nedeniyle açılan davada bugün (26 Eylül) ilk kez hâkim karşısına çıktı.
İmamoğlu, söz konusu sunumunda yaptığı açıklamalar nedeniyle “bilirkişi ve tanığı etkilemeye teşebbüs” ile “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddialarıyla yargılanıyor.
Duruşmada yaşananlar
Ekrem İmamoğlu’nun avukatlığını Avukat Hasan Fehmi Demir, Avukat Fikret İlkiz ve Avukat Tora Pekin üstlendi. Hakim İmamoğlu’na "sabıkanız var mı" diye sordu İmamoğlu, "yok Allah’a şükür" yanıtını verdi.
İddianame okunduktan sonra İmamoğlu savunma yaptı. İmamoğlu'nun savunması şöyle:
"Burada kendi davamı savunurken kalbim başka yerlerde. Gazze için yardıma giden cesur insanların filosuyla beraberdir. Bu tüm dünyanın insanlık onurunu koruma mücadelesidir.
İstanbul Büyükşehirde de daha önceki belediye görevlerimde de birlik ve beraberlik için devletin her kademesini davet etmişizdir. Elazığ’daki okul açılışına hiçbir devlet görevlisi gelemedi."
Alınganlık davası
Bugün mahkemedeyim, hâkim burada. Bilirkişi şu anda hayatımızın her alanında yer alıyor. Yine bir telaş var. Savcılık başka bir suçlamayı niye bu iddianameye ekleme ihtiyacı hissediyor. Alınganlık davasının iddianamesinin bilirkişilik mevzusu ile ne ilgisi var? Adalet Bakanı bir partinin ilçe binası önünde demeç veriyor ama ben yargıyı etkilemişim. Ve diyor ki bunlar mı Türkiye’yi yönetecek?
Zulümle kurulan her düzen yıkıldı
Bilirkişiyi ve bilirkişi raporlarını eleştirmeye ilişkin bir engel yok. Benim bilirkişiyi eleştirmemi suç kabul etmiş. Doğruyu söyleseniz de eleştiri yapamazsınız, bunu suç kabul ederiz demişler.
11 aydır maruz kaldığımız saldırılarla, 19 Mart itibariyle yürütülen süreçle, Turpun Büyüğü, Ahtapotun Kolları diyerek daha soruşturma yokken suçlu ilan edenler ile karşı karşıyayız.
Bir Başkan Rahip Branson’u bırakacaksınız dedim bıraktılar dedi. Asıl bu yargıya müdahaledir. Saldırıyorlar, saldırsınlar. Korkmayacağız. Bu millet cesurdur. Zulümle kurulan her düzen yıkıldı, bu da yıkılacak.
Hukukun olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Bilirkişi davasıymış, hadi oradan. Daha önce başvurulmuş çokça mahkemece hakimlerin reddettiği kayyum atanması talebini bir mahkeme kabul ediyor. Siyasi güdümlü harekete geçiliyor. Giden yine herkesin cebinden gidiyor."
Şimdi de çirkin davası
Ahmak davası, Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak koymak için bir dava olacak. Peşinde koşacaksınız. Diplomamı iptal etmek için kendilerini paralıyorlar.
Şimdi bir de çirkin davası. Bir siyasetçi sırıtarak bana fuarda laf atıyor. Bana terörist muamelesi yapmaya çalışıyor. Ona öyle öğretilmiş, her yol mübah demişler. Ben kendisine ne demişim?
Kürsüye çıktığında kendinden olmayan herkese hakaret etmeye alışmış olan bir kişi siyaset yapacak, ben yapamayacağım öyle mi?
Devre arası hakem değiştirir gibi dava arası hakim değiştirmeler, heyet değiştirmeler. Yaptıkları ve yaşattıkları her şeye rağmen biz adil olmaya devam edeceğiz.
Bu dava demokratik yapıya tehdit
Beni bu noktaya getiren süreç sadece bir bireyin adalet arayışı değildir. Bu dava ve diğerleri temel hak ve özgürlükler mücadelesidir. Bu yapılanlar Türkiye’nin demokratik yapısına tehdittir.
Ülkemiz yıllardır yargının siyasetin bir aracı haline gelmesini izliyor. Baskılar, yer değiştirmeler, her yerde aynı kişiler.
17 Ocak’ta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı şu açıklamayı yapıyor “Daha turpların büyüğü heybede”. Masumiyet karinesini yerle bir eden bu ağır suçlamaya karşı ifade özgürlüğümü kullandım ve açıklama yaptım.
Bizi tehdit olarak görüyorlar
Bir kişinin iki dudağı arasında bir devlet olmaz. Bunun sonucu ağırdır. Attığımız her adıma, her hizmete sakıncalı bakan bu anlayışa göre biz suç işliyoruz. Bu parti devleti anlayışı. İktidarı demokratik yollardan değiştirme suçu işliyoruz. Onun için buradayız. Biz yapılan yanlışları ortaya çıkardığımız için buradayız, Silivri’deyiz. Ekrem İmamoğlu isminden korkuyorlar, bizi tehdit olarak görüyorlar. Asıl olarak milletin iktidarından korkuyorlar.
Günahları olanlar korkarlar, ben korkmuyorum. Kimin rekabetten kaçtığını milletimiz görüyor. Milleti akılsız zannedenler çok büyük bir yanılgı içerisindeler. Ben aziz milletimize sesleniyorum, adalet yoksa hangi barışı sağlayacağız? Korkuyla tehditle çatık kaşlarla mı sağlayacaksınız? Barışı ta okyanus ötesindeki ülkeyle mi sağlayacaksınız? Bereketin olmadığı yerde milletimiz nasıl zenginleşecek? Nasıl adil paylaşacak? Refah yoksa kalkınma nasıl olacak? Beş yıldır bu ülke dış yatırımda sıfır çekiyor. Silahlar bırakılsın, infaz yasası çıksın ile terör bitecek diye bu milleti kandıramazsınız. AİHM kararını niye uygulamıyorsunuz, niçin Demirtaş hapiste? AYM kararlarını niçin tanımıyorsunuz niçin Can Atalay hapiste?
Artık değişme zamanı geldi, millet gelecek bu tek kişilik sistem tıpış tıpış gidecek"
Pehlivan'ın duruşmaya katılması talep edildi
İmamoğlu bu sözlerinin ardından savunmasını bitirdi. Avukatların savunmalarına geçildi. Avukatlar İmamoğlu'nun tutuklu avukatı Mehmet Pehlivan'ın duruşmaya katılmasını talep etti.
Duruşma ertelendi
Mahkeme avukatların da ifadelerinden sonra ara kararını verdi.
Karar şöyle:
"Bilirkişinin dinlenmesi talebi reddedildi. Müdafilerin celbini istediği dosyaların kısmen kabulüne ve celbine ve duruşmanın 12 Aralık 2025 saat 10.00’a ertelenmesine karar verildi"
Gün içinde yaşananlar
Özel ve İmamoğlu ailesi salonda
Duruşma için, İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu, çocukları Selim ve Havva İmamoğlu ile birlikte CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve çok sayıda CHP milletvekili duruşma salonuna geldi.

Davanın temelini, İmamoğlu'nun CHP'li belediyelere yönelik soruşturmalarda sürekli görev alan bilirkişi S.B. hakkındaki sert eleştirileri oluşturuyor.
İmamoğlu 'Bilirkişi Davası'nda hakim karşısında
— Gazete Pencere (@gazetepencere) September 26, 2025
????CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İmamoğlu ailesi destek için Silivri'ye geldi!https://t.co/y7kP3Q7BLf pic.twitter.com/3omV5zvv03
İmamoğlu, o dönemdeki sunumunda şu iddiaları dile getirmişti:
Beylikdüzü dönemine ait bir ihale davasında, bilirkişi S.B.'nin "olmayan bir raporu varmış gibi mahkemeye sunduğunu" öne sürmüştü.
İstanbul'da 8.800 bilirkişi olmasına rağmen, kendi dosyalarının (İETT ve İSPARK dahil) sürekli aynı isme verildiğini sorgulamıştı.
S.B.'nin, Beşiktaş ve Esenyurt soruşturmalarında üç kişilik heyet yerine tek başına imzaladığı bir raporun geçerli sayıldığını ve bu raporun Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasına gerekçe yapıldığını belirtmişti.
İlk duruşmaya katılmamıştı
Davanın 12 Haziran'da planlanan ilk duruşması, son anda Çağlayan'dan Silivri Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonuna taşınmıştı. Bu keyfi değişikliğe tepki gösteren İmamoğlu ve avukatları, kararı protesto ederek duruşmaya katılmamışlardı.
İmamoğlu, o dönem yaptığı açıklamada, "Kendimizi savunmamızdan bile korkuyorsunuz. Savunma hakkımızı engelleyen bu keyfi uygulamalarınızı kabul etmiyorum. Bugünkü duruşma usulsüzdür... Böyle bir sürecin parçası olmayı reddediyorum" ifadelerini kullanmıştı.
Kaynak:Haber Merkezi