Kadir İnanır: HDP içinde onca bedel ödemiş kişi varken ben milletvekili olamam

Kadir İnanır: HDP içinde onca bedel ödemiş kişi varken ben milletvekili olamam
Ünlü oyuncu Kadir İnanır verdiği röportajda HDP milletvekili olmasına yönelik gelen teklifleri anlattı. İnanır, "Parti'nin 'Tanınan, sevilen birini bu partide görelim' anlayışını ben doğru bulmadım" dedi.Yeşilçam'ın ünlü...
Ünlü oyuncu Kadir İnanır verdiği röportajda HDP milletvekili olmasına yönelik gelen teklifleri anlattı. İnanır, "Parti'nin 'Tanınan, sevilen birini bu partide görelim' anlayışını ben doğru bulmadım" dedi.

Yeşilçam'ın ünlü oyuncusu Kadir İnanır, T24'ten Cansu Çamlıbel'e konuştu. İnanır Türkiye'nin siyasetinden sanat sorunlarına kadar birçok konuda yorumlarını paylaştı.

İnanır, siyasetçilerin saygınlığını yitirdiğini söylediği konuşmasında Türkiye'nin jeopolitik önemine de vurgu yaptı. İnanır, "Türkiye üzerine oynanan büyük güçlerin savaşı var" dedi. Ekonomik krize de değinen İnanır şu şekilde konuştu:

"Sabah kalkıyoruz, akşam yatıncaya kadar “Ne tüketeceğiz?” diye düşünüyoruz. Bunu yakaladılar, bunu başardılar. Bizim ürettiğimiz her malın yüzde 85’i ithal. Yarın aspirinin ham maddesini vermeseler bizim hastanelerimizde aspirin bulamazsın. Perdenin ham maddesini vermeseler, sadece camlar kalır. Onun için bizi çok severler. Öyle AİHM’ler falan adamların umurunda değil. Yeter ki bizimle ilişkileri bozulmasın. Mal satıyor bize. Kendi hayvan yemini üretemediğin noktadasın. Bu denklemin üzerine bir de silah sanayini koyarsan, isterler mi bu ülkede barış olsun? Kime satacaklar o silahları, barış olursa?"

Çözüm sürecinde akil insanlar heyetinde yer alan İnanır, heyetin yeniden kurulması durumunda en önde gideceğini ifade etti. Kendisine gelen milletvekilliği teklifini ise neden reddettiğini şu sözlerle açıkladı:

"2015’te ve 2018’de geldi. “Tanınan, sevilen birini bu partide görelim” anlayışını ben doğru bulmadım. Çünkü o partinin var olması için ya da o partinin savunduğu bütün değerler için yıllarca uğraşmış, çalışmış, bedeller ödemiş bir sürü insan varken ben birdenbire onların önüne geçip milletvekili olamam. Buna karakterim müsait değil. Teklifi kabul etmememin sebebi buydu, başka bir sebebi yok. O zaman o partinin adı Halkların Demokratik Partisi idi. Nerede halk diye sormuştum size ya, hatırladınız mı?"

Kendisine Yeşil Sol Parti'den adaylık teklifi geldiğine dair haberlerin de gerçeği yansıtmadığını ancak parti yönetiminin buna engel olmadığını söyleyen Kadir, göçmen meselesinde çözümün Suriye devleti ile anlaşmaya varmak olduğunu belirtti. İnanır, "Bir tek şartı var onların geri dönüşünün, Suriye ile anlaşmak. Suriye ile anlaşmanın tek yolu var, onun için de röportajın başına dönmen lazım. Ona karar verecek olan biz değiliz" dedi.

“Sur’da oğlunun kemiklerini poşet içinde teslim alan babanın filmini çekeceğim”

Yeni bir film çekmek isteyen Kadir İnanır, sansür ve yayın problemlerinin olacağını dile getirdi:

"Kaç türlü sansür var, gel sayalım. Birincisi, bugün zaten 1 milyon doları olmayan adam sakın film çekmesin. Ancak bu paraya çekilebiliyor. Şimdi bugünün ekonomi şartlarında cebinde 1 milyon doları olan adam gidip film mi çeker, yoksa banka müdürüyle “Ben ayda kaç para alacağım?” hesabı mı yapar? İkincisi, en az 1 milyon dolara film çekeceksin sonra Kültür Bakanlığı’ndan o filmin sinemalarda oynaması için belgeyi alacaksın. Üçüncüsü, filmi çeken patronun, 'Şunu şunu koyma, benim başımı belaya sokma' diye baskısı olacak. Dördüncüsü, sinema sahibinin, 'Sinemamın başına bir şey gelir' şeklindeki stresini üzerine alacaksın. Bak kaç türlü sansür aşaması var.

En sonunda da bence sansür kelimesinin en ağırı olan bir maddeye gelip tosluyoruz. Ne biliyor musun? Vali vesayeti. Ne demek vali vesayeti? Bir vali, 'Benim hakimiyetim olan bölgede bu yapılan kültürel etkinliğin toplumda infial yaratma riski var' diye yasaklayabilir. Bak kaç tane sansürü yendik geldik en sonda nereye tosladık."

Ünlü sanatçı, Diyarbakır Sur’da sokağa çıkma yasakları sırasında ölen Hakan Aslan’ın kemiklerinin 7 yıl sonra babası Ali Rıza Aslan’a bir poşet içinde teslim edilmesinin fotoğrafını göstererek, "Evet o filmi çekeceğim de bugün o filmi gösterecek salonu kim verecek bana? O torbanın içindeki kemiklerin sahibi kim? Onu anlatmadan böyle bir film çekilir mi? 'Oğlunu bulduk' diyorlar, morga gidiyor, oradan torba veriyorlar. Çok güzel bir hikâye ama çok zor tabii." dedi.

 

Röportajın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.