Kurtulmuş'tan İsrail'e sert tepki: alıkonulan milletvekilleri serbest bırakılmalı
(TBMM) - TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Gazze'ye doğru yol alan ve Türkiye'den üç milletvekilinin bulunduğu Özgürlük Filosu'nun İsrail tarafından alıkonulmasını değerlendirdi.
Kurtulmuş, Filistin'deki İsrail ablukasını aşmak amacıyla yola çıkan Özgürlük Filosu'na Türkiye'den katılan üç milletvekilinin alıkonulmasına ilişkin TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada net bir tepki gösterdi.
Kurtulmuş, Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün ve Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca'nın da yer aldığı bu filoya uluslararası sularda İsrail tarafından müdahale edildiğini hatırlatıp, "Gemide 21 Türk vatandaşımız var, 3’ü milletvekili arkadaşımız. En kısa sürede Türkiye’ye getirilmeleri için her türlü girişimde bulunulmuştur ve ümit ediyorum ki çok kısa bir süre içerisinde Türkiye’ye geleceklerdir" şeklinde ifade etti.
"Türkiye, iki devletli çözümün gerçekleşmesi için var gücüyle çalışmaya devam edecek"
TBMM olarak siyasi partiler arasında ayrım gözetmeksizin alıkonulan milletvekillerine destek vermek üzere bir araya geldiklerini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Dün itibarıyla Siyonist rejimin Gazze topraklarında başlattığı saldırıları artık soykırım tabiriyle dahi tanımlamanın çok üstüne çıkmış olan insanlık suçlarının ikinci yılı geride kalmış oldu. Maalesef bu iki yıl içerisinde çok ağır bir insani kayıp bilançosuyla karşı karşıyayız. Gazze’de kaç kişinin öldüğü rakamı konusu bile ihtilaflıdır. 70 bini aşkın insanın şehit olduğu, 150 binden fazla insanın gazi olduğu, hemen hemen insanların tamamının, orada yaşayan 2 milyon insanın yurtlarından uzaklaştığı, tam manasıyla bir ablukanın sürdüğü ve özellikle belki de şimdiye kadar yaşanmış olan soykırımların içerisinde en acılarından birisi açlığın dahi bir silah olarak kullanıldığı bir süreci yaşadık ve yaşıyoruz.
Bu iki yıllık süre içinde sadece İsrail’in Siyonist rejimi bir sınav vermiyor, aynı zamanda bütün insanlık olarak sınav verdiğimizin altını çizmek isterim. Kimileri İsrail’e destek olarak, kayıtsız, şartsız Siyonist rejimin her dediğini yerine getirerek her türlü silah ve siyasi destek sağlayarak bu soykırımın paydaşı oldu. En az Siyonist Netanyahu rejimi kadar ortağı oldu. Bir kısmı sessiz kalarak bu süreci geçiştirmeye çalıştı. Bir kısmı da çok yüksek bir şekilde İsrail’in bu saldırganlıklarını, işledikleri insanlık suçlarını uluslararası camianın gündemine taşıdı. Türkiye olarak biz, hem devlet hem millet olarak bu konuda hemfikir şekilde hareket eden ender ülkelerden birisiyiz. TBMM de halkın sesi, milletin vicdanı olarak, 7 kere bir araya gelerek bu konuyla ilgili İsrail’in saldırganlıklarını, bildirilerini ittifakla kabul etti. Bu çerçevede bugün de ortaya koyduğumuz bu çabanın takdire şayan olduğunu ifade etmek isterim. Türkiye, iki devletli bir çözümün gerçekleşmesi için var gücüyle çalışmaya devam ediyor, bundan sonra da devam edecektir.
""Artık çanlar İsrail için çalıyor""
Bu iki yıl içerisinde İsrail bu kadar büyük insanlık suçlarını işlemekle birlikte diğer taraftan da başka bir önemli gelişme gerçekleşti. Artık çanlar İsrail için çalıyor. İsrail, öncelikle Uluslararası Adalet Divanı’nda suçlu bulundu. Önümüzdeki günlerde yine Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ara karar vermesi bekleniyor. Ayrıca BM Genel Kurulu’nda en son İsrail’in katil Başbakanı konuşurken salonun neredeyse tamamının boşalmış olması İsrail için bir başka çandır ve onlar için bir yerde sonun başlangıcını ifade eden gelişmedir. Uluslararası sularda insanlığın vicdanını temsil eden çok sayıda ülkeden, çok sayıda aktivistin bir araya gelerek ortaya koydukları Akdeniz’deki çeşitli ülkelerin limanlarından yola çıkarak Gazze kıyılarına ulaşmak için gayret sarf ettikleri Sumud Filosu’nun eylemidir. Sumud Filosu’nun eylemi sadece birkaç yüz gönüllünün katıldığı bir eylem değil, onların arkasında milyonlarla, on milyonlarla, belki yüz milyonlarla ifade edeceğimiz kendi halklarının desteklerinin de somut bir göstergesidir. Ne yazık ki Sumud Filosu’nun, bir kısmı ufacık deniz araçları olan bu gönüllü sivil toplum hareketine karşı uluslararası sularda müdahale edilmiş, insanlar insani müdahaleye tabii tutulmaksızın maalesef savaş suçlusuyla tutuklu arasında bir muameleye tabii tutularak İsrail’in kuvvetleri tarafından alıkonulmuştur. Çok şükür Türkiye olarak çok kısa süre içerisinde hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızı hem de bu filoda yer alan diğer ülkelerin vatandaşlarını Türkiye’ye getirmek mümkün oldu.
""İsrail'in aklını başına alması gerekiyor."
Şimdi Sumud Filosu'ndan sonra, Vicdan Gemisi ve diğer gemilerle birlikte Gazze'ye ulaşmaya çalışan bu gemilere yapılan saldırılar, açıkça uluslararası hukukun ihlali anlamına geliyor. Bu durum kabul edilemez! Hükümet olarak, milletvekili arkadaşlarımızın da aralarında bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için diyoruz ki, "Bu kişiler hemen alıkonuldukları yerden serbest bırakılmalı ve Türkiye'ye ulaştırılmalıdır." İsrail'in bu konuda aklını başına almasını öneriyoruz. TBMM'de milletvekili olan arkadaşlarımız, uluslararası sulardayken koruma altında bulunmalıdır. Bu alıkoyma durumu kabul edilemez; Türkiye bunu asla tolere etmez.
Bu nedenle TBMM olarak Vicdan Gemisi'ne yönelik saldırıyı güçlü bir şekilde kınıyoruz. İsrail'in bir an önce bu hukuksuz eylemine son vermesi gerektiğini tekrarlıyoruz. Ayrıca, bugün hazırladığımız bir metni uluslararası parlamenter asamblelerin başkanlarına göndereceğim; dünyanın önde gelen parlamento başkanlarına da aynı metni ileteceğiz. Böylelikle, İsrail'in hukuk tanımazlık noktasındaki sınırları aştığını bir kez daha dünya kamuoyuna duyuracağız. Sumud Filosu'nda İspanyol, Yunan ve İtalyan milletvekillerinin alıkonulduğu bu ihlaller, uluslararası hukukun ihlalini ortaya koymaktadır ve bu durum ciddi bir infial yaratmıştır. Alıkonulan üç değerli arkadaşımızın durumunu asla kabul etmediğimizi ve bu durumu dünyanın dikkatine sunmamız gerektiğini vurguluyorum; bu konuda birlikte mücadeleyi tarihi bir görev olarak görüyorum.
İsrail, uluslararası arenada atılacak her türlü girişimden korkmaktadır. Çünkü zalimler her zaman korkar. Zulmettiğini ve hukuku tanımadığını bildiği masum Filistin halkına yönelik her türlü işkenceyi gerçekleştirdiği için sürekli olarak korku içerisinde yaşamaktadır. Ancak TBMM'den bir kez daha ifade ediyorum ki, nehirden denize kadar özgür bir Filistin devleti mutlaka kurulacak ve Filistin halkı dilediği sonucu elde edecektir."
Kaynak:ANKA