Önder Babat cinayeti, zamanaşımına uğrayacak

Önder Babat cinayeti, zamanaşımına uğrayacak
2004 yılında İstiklal Caddesi'nde 25 yaşındayken öldürülen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi Önder Babat cinayeti,  3 Mart'ta zamanaşımına uğrayacak.25 yaşında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiyken,...
2004 yılında İstiklal Caddesi'nde 25 yaşındayken öldürülen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi Önder Babat cinayeti,  3 Mart'ta zamanaşımına uğrayacak.

25 yaşında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiyken, Beyoğlu'nda İmam Adnan Sokak'taki Devrimci Hareket Dergisi ofisinden çıktığı sırada silahlı saldırıya uğrayarak öldürülen Önder Babat'ın dosyası, 3 Mart 2024 tarihinde zamanaşımına uğrayacak.

Babat'ın ölümünün üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen cinayete dair hiç kimse bulunamadı.

T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu, Babat dosyasını bugünkü köşesine taşıdı. Tahincioğlu, Babat dosyasındaki geçmişten günümüze yaşanan hukuki süreci açıkladı. Tahincioğlu, cinayete ilişkin "İtinayla zamanaşımına bırakıldı" dedi.

Tahincioğlu'nun yazısı şu şekilde:

AKP, yıllardır, "Bizim dönemimizde faili meçhul cinayetler bitti. Tek bir faili meçhul cinayet işlenmedi" diye övünüyor.

Elbette cinayetlerin görece azalmasının AKP ile değil konjonktürün değişmesi ile ilgisi var ancak savunulan söylem de doğru değil.

Önder Babat, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi, pırıl pırıl bir gençti. Politik duyarlılıkları vardı, kültür ve sanatla yakından ilgiliydi ve fakülteyi bitirdikten sonra mesleğinde çok başarılı olmak niyetindeydi.

Fakülte bünyesinde kurduğu "Hukuk Oyuncuları" tiyatro grubu ile klasik eserleri sahneye koyuyor, dergilere yazılar gönderiyor ve okulunu bitirmeye çalışıyordu.

Arkadaşları ile İstiklal Caddesi'ne gittikleri 3 Mart 2004 günü, 25 yıllık kısa yaşamının örneği görülmedik biçimde son bulacağını ne o ne arkadaşları bilebilirdi.

Babat, iki arkadaşı ile İstiklal Caddesi'ni kesen İmam Adnan Sokak'ta yürüdüğü esnada, sokağın en kalabalık saatlerinden birinde, saat 19.00 sıralarında, aniden yere yığıldı. Arkadaşları, çevredekiler ne olduğunu anlamadı.

Düşüp kafasını mı çarpmıştı yoksa kafasına bir cisim mi atılmıştı, kimse asfalta sızan kanın nedenini anlamıyordu.

Hemen hastaneye kaldırıldı ancak çok geçti. Önder Babat, hayatını kaybetti.

Olay yerini inceleyen polis, Babat'ın yere düştüğü alanda, kanlı bir taş parçası gördü. Taşın başına düşmüş olabileceği belirtilerek, kriminal laboratuvarında incelenmesine karar verildi. Ve ilk andan itibaren basına Babat'ın başına yukarıdan düşen taş sonucu hayatını kaybettiği bilgisi servis edilmeye başlandı.

Ne arkadaşları ne çevredekiler bir ses duymuştu. Bu nedenle taş ihtimali çok da olanak dışı sayılmıyordu. Ancak gariplikler o aşamada başladı.

Avukatların ön otopsi raporunu alacakları gün, sıra sıra çevik polis getirilmiş, Adli Tıp önüne konuşlandırılmıştı. Siyasi bir cinayet ihtimali üzerinde güçlü bir biçimde durmayan arkadaşları ve avukatları bu görüntüye anlam veremedi.

"Hedef gözetilerek ateş edilmişti"

Ancak otopsi raporu çıktığında, görüntüler anlam kazandı. Önder Babat, yukarıdan ateşlenen bir silahla öldürülmüştü. Kafasına hedef gözetilerek tek el ateş edilmişti.

O aşamadan itibaren basın olaydaki soru işaretlerini gündeme getirmeye başladı. Eş zamanlı olarak dosya da karanlığa gömülmeye başlanmıştı.

Taksim Polis Merkezi Amirliği, Beyoğlu Tabipliği'ne gönderdiği yazıda, "Birden bire yere düşerek fenalaştığı, hastaneye kaldırıldığı ancak öldüğü, gerekli muayenesinin yapılarak şüpheli değilse defin ruhsatının verilmesi" yazısı gönderdi.

Ancak otopsi raporu sessiz sedasız defnedilmesinin önüne geçti. Başından çıkan mermi çekirdeğinin 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar tipli, ateşli silah namlusundan çıkmış olduğu saptandı.

Ancak bu kez de çekirdeğin faili meçhul herhangi bir olayla örtüşmediği yönünde rapor verildi.

Basına eş zamanlı olarak, Babat'ın başına "yorgun mermi" olarak tarif edilen, hedef gözetmeksizin ateşlenen bir merminin isabet etmiş ya da merminin yerden sekmiş olabileceği bilgisi servis edildi.

Oysa gelen resmi bilgide, "Maktülün kafasından çıkarılan çekirdeğin deforme olmadığı bundan dolayı olayın bir sekme sonucu meydana gelmediğinin kuvvetle muhtemel olduğu" tespitleri yapılmıştı.

Atışın uzak mesafeden yapıldığı da aynı raporda yer alıyordu.

İşler bununla kalmadı.

Ailenin avukatı Anıt Baba, 12 Temmuz 2004'te savcılığa bir dilekçe sundu. Bu dilekçede, "Maktülün ailesini emniyet mensubu olduğunu söyleyen ancak ismini vermeyen bir şahsın aradığı, bu şahsın "Önder Babat cinayetinde kullanılan mermi çekirdeğinin emniyetteki ekspertiz incelemesi sırasında silah aidiyetini anlaşılmaz kılmak için çekirdek üzerinde kasıtlı olarak yapılmış kimi silinti ve kazıntılar tespit edildiğini ancak balistik raporu hazırlanırken anlaşılamaz bir şekilde bu durumun raporlara yansımadığını" söylediği" aktarıldı ve çekirdeğin jandarma tarafından incelenmesi talep edildi.

12 Eylül 2004'te ise Adli Tıp Kurumu, "atışın, kısa namlulu silahlarda barutun ulaşabildiği en uzak mesafe olan 35-40 cm'den daha uzak bir mesafeden yani uzak atış mesafesinden yapılmış olduğu, kişi hareketli bir hedef olup her an pozisyon değiştirebileceğinden, mermi çekirdeğinin vücuda isabet ettiği bölge ve vücutta izlediği yolun atış yönünün tayinine esas teşkil edemeyeceği tıbben bilinmekle ölüme neden olan açının hangi yönden yapıldığının tıbben tespiti mümkün olmamaktadır" şeklinde rapor hazırladı.

5 Mayıs 2005'te ise Adli Tıp Kurumu, "mermi çekirdeği üzerinde delil karartma amacına yönelik silinti veya kazıntı bulunmadığı" raporu verdi.

Ancak cinayetin "çözülmeyeceği" o aşamada aslında belliydi.

11 Mart 2005'te, cinayetten bir yıl sonra, savcı, faillerin tespiti için "daimi arama kararı" verdi. Bu aslında, dosyada aktif işlem yapılmayacağının ilanı anlamına geliyordu.

"Emniyet, savcılığın uyarısına rağmen düzenli bilgi vermedi"

Bu tarihten itibaren savcılık ile emniyet arasında, düzenli olmayan, matbu yazışmalar yapılmaya başlandı. Emniyet, savcılığın uyarısına rağmen düzenli bilgi bile vermiyor, uyarı geldikçe önceki yazısını kopyalayıp gönderiyordu.

13 yıl sonra yeni gelişme yaşandı

Tam 13 yıl böyle geçti.

İstanbul Başsavcılığı, 26 Aralık 2018'de, sürpriz biçimde İstanbul Emniyeti'ne bir yazı gönderdi. Müşteki ve mağdurların ayrıntılı ifadelerinin yeniden alınmasını, olay yerindeki kanıtların yeniden değerlendirilmesini istedi.

Ancak bu yazıya yanıt verilmedi. 19 Haziran'da savcılık yazısını yineledi ve yanıt için 1 ay süre verdi.

1 aylık süreyi aşarak 35 günde bilgi veren emniyet, yeni bir araştırma yapmadan eski yazıları kopyalayıp gönderdi.

Bu süreçte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, etkili soruşturma yürütülmediği için Türkiye'nin hak ihlalinde bulunduğuna karar vermişti.

Avukatlar, 27 Aralık 2023'te, mermi çekirdeğinin cinayetten sonraki herhangi bir olayla eşleşip eşleşmediğinin araştırılmasını, yukarıdan atış yapılabilecek olası adreslerin araştırılmasını istedi.

Bununla birlikte çarpıcı bir bilgiye daha dikkati çekti avukatlar.

İlgisiz kişilerin eklenmesiyle sulandırılan Ergenekon davasının ek klasörlerinde, ilginç biçimde Önder Babat'ın öldürülmesiyle ilgili bir bilgi vardı ve ne Gülen cemaatine mensup savcılar ne de sonrasında dosyayı alanlar bunun üzerinde durmamıştı.

Yazının devamı: T24