Önder'in cezaevindeki 'filmpostal'ları ve Nuri Bilge Ceylan ziyareti

Önder'in cezaevindeki 'filmpostal'ları ve Nuri Bilge Ceylan ziyareti
Sanatçı ve siyasetçi Sırrı Süreyya Önder cezaevinde Nuri Bilge Ceylan ve diğer yönetmen, oyuncu arkadaşlarının ziyaretini kaleme aldı. Önder, ziyaretin hissini “O kadar da polat yürekli biri değilim. Ağlamamak için zor tuttum kendimi” sözleriyle özetledi.

Sanatçı ve Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder cezaevinde bulunduğu zamanlara dair anılarını paylaştı.

Siyasetçi kimliğinin yanında sinema dünyasının da önemli isimlerinden olan Önder, Ankara'da tutuklu bulunduğu sırada Nuri Bilge Ceylan'ın Ahlat Ağacı filmini 'dinlediğini' anlattı.

T24'teki köşesinde; anısına dair duygularını ve değerlendirmelerini kaleme alan Sırrı Süreyya Önder'in yazısının bir kısmı şöyle:

'Görüşçün var'

"Filmi 'izledikten' birkaç gün sonra bir gün 'Görüşçün var' dediler. Görüş kabinine girdiğimde, karşımda Nuri Bilge Ceylan, Reis Çelik ve Mehmet Eryılmaz duruyordu. Ben o kadar da polat yürekli biri değilim. Ağlamamak için zor tuttum kendimi. Senaryolar, yeni çekilecek filmler üzerine dolu dolu sohbet ettik. Üçü de kitap getirmişlerdi. Ayrılırken bir isteğim olup olmadığını sordular. Üç koca yönetmene, tıpkı devlet gibi ayağımı vuran ayakkabılarımı verip kızıma iletmelerini istedim. Çünkü kızımın sadece ayda bir kez görüşe gelmesini istiyordum.

Nuri Bilge Ceylan sahnesi dinginliğinde bir ülke tasavvurundan, en kanlı Tarantino sahnesinin içine düşmüştük.

Yeri gelmişken, o zindanda beni yalnız bırakmayan diğer sanatçı kardeşlerimi de anmalıyım.

Barış Pirhasan, Levent Kazak, Berkun Oya, Ahmet Mümtaz Taylan, Olgun Şimşek, Yıldırım Türker, Settar Tanrıöğen, Elif Ergezen, Elif Ayan ve bu ziyaretleri organize eden sevgili Hasan Saltık.

Cezaevi koşullarında belgesel ve filmlere bakmak

İçlerinden belgesel sinemacı Elif Ergezen’e olan minnetimi ayrıca anmam gerekiyor. Çünkü film anlatılarında yazmayı düşündüğüm iki film var; “Roma” ve “Kız Kardeşler.” Bu filmlere ve birçok belgesel filme cezaevi koşullarında bakmamı Elif Ergezen’e borçluyum. Elif, bu filmlerin önemli sahnelerini fotoğraf kartlarına bastırıp altına da diyalogları yazarak bana gönderiyordu. Belgesel filmlerden, uzun metraj filmlere yöneldiğinde yaklaşık 150-200 fotoğraflık zarflar geliyordu postadan. Sonunda Elif, bu kartların sırası bozulmasın diye, onları iple birbirine bağlayıp göndermeye başladı. İpin bir ucunu hücremin bir başına tutturduktan sonra fotoğrafları hücrenin içinde gezdiriyordum; artık nerede biterse. Sonra bir resim sergisi gibi fotoğrafların önünden sırayla geçiyordum. Ahlat Ağacı için izledim demedim dinledim dedim ya, işte bu iki filmi de izlemedim, baktım. Hatta Kız Kardeşler henüz vizyona bile girmemişti. Emin Alper’e film eleştirisi yazıp gönderdim.

'Cezaevi Müdürü filmpostal serisi verilmeyeceğini duyurdu'

Bir gün Cezaevi Müdürü hücreme gelerek bir daha bu filmpostal serisini bana vermeyeceklerini duyurdu. Çünkü cezaevi mektup okuma komisyonu, her birini incelemekten diğer mahkûmların mektuplarına zaman kalmıyormuş. O serüven de orada bitti.

Çıktıktan sonra ne Roma’yı ne de Kız Kardeşler’i izledim. Onlar baktığım filmler olarak çok özel bir yerde kalacaklar.

Yılmaz Güney'e minnet

Çocuklarla başladık, çocuklara borcunu en çok ödeyen büyük usta Yılmaz Güney’e sübyanları da anlattığı 'Duvar' filmi için minnetlerimizle bitirelim.

İnişli çıkışlı bir yaşanmışlığın en büyük faydası, sınanmış dostluklardır.

Sınanmış dostlarınız bol olsun."

Kaynak:Alıntı

Öne Çıkanlar