Sezgin Baran Korkmaz’ın ‘hatırı sayılır milletvekili’ kim
Gazete Pencere- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen "tefecilik" ve "suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama" suçlarına ilişkin soruşturma kapsamında yedi kişi hakkında gözaltı kararı verildi.
Gözaltı kararı verilen isimler arasında kamuoyunun yakından tanıdığı isim, Sezgin Baran Korkmaz’dı.
Şüphelilerden Cihan Ekşioğlu, Şaban Kayıkçı, Çağlar Şendil, Melike Yüksel ve Sinan Görkem Gökçe gözaltına alındı. Sezgin Baran Korkmaz ve Alpan Keskin'in yakalanmasına yönelik çalışmalar sürüyor.
Son operasyon gözaltına alınan isimler, Gazeteci Caner Taşpınar’ın Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan “Sır Küpü – Taht Kavgası Başlıyor” adlı son kitabında yer aldı.
Sezgin Baran Korkmaz ve Şaban Kayıkçı’ya dikkat çekilen kitapta, iki ismin ortak noktası olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sır küpü olarak bilinen “Mücahit” diye tanınan AKP Milletvekili Ali İhsan Arslan’a dikkat çekiliyor.
Sezgin Baran Korkmaz’ın nasıl çalıştığını Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) eski yöneticisi ve Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Abdullah Güzeldülger’in anlattığına dikkat çekilen kitapta, Korkmaz’ın “hatırı sayılı milletvekili” diyerek Mücahit Arslan’ın adını verdiği belirtildi.

İşte kitaptaki ilgili bölüm:
Sedat Peker’in 9. videosu ile birlikte Sezgin Baran Korkmaz gündemin bir numaralı ismi oldu.
25 Nisan 1975 tarihinde Kars’ın Digor ilçesinde doğdu. 5 kardeşli Kürt bir ailede büyüdü. Kars'ta boyacılık yaptığını söyleyen gencin zirveye çıkış hikayesi birçok defa haberlere konu oldu. Bu kez medya onu şöyle parlatıyordu:
“İhtiyaç sahibi öğrencilere burslar verdi, yoksullara gıda ve para yardımları yaptı. Memleketi Kars başta olmak üzere birçok yerde okullar inşa ettirdi. Semt pazarındaki tezgâhların tamamını satın alıp halka bedava sebze meyve dağıttı. Ağustos 2018'de milyonlarca dolar değerindeki lüks yatı ‘Queen Anne’ ile Bodrum Cennet Koyu'na gelip halk plajında herkese bedava ayran ve lahmacun dağıttı.”
Sezgin Baran Korkmaz, AKP döneminde çok hızlı sivrilen iş insanlarından biri oldu.
Peki, ayakkabı boyacılığından nasıl zirveye çıktı?
Sezgin Baran Korkmaz’ın Bursa’da kurduğu ilk fabrikası yandı. Sonra bir başka şehre taşıdı, yine yangın çıktı. Sonra yine yangın çıktı. Tam beş kez yandı aynı fabrika… Korkmaz hepsinde de sigorta şirketinden parasını aldı.
Yangınlarla başlayan ticari serüveni yine enteresan bir biçimde ilerliyordu.
Sezgin Baran Korkmaz’ın nasıl çalıştığını Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) eski yöneticisi ve Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Abdullah Güzeldülger anlatmıştı. Şöyle diyordu:
“TMSF'ye geldi ben de o zaman Tahsilat Daire Başkanı'ydım. Varlık tarafı benim yetkimdeydi. Özellikle bu batık bankalardan devreden malların satışı, ihaleleri... O dönemde Sezgin Baran Korkmaz ziyarete başlar başlamaz birinci dakikada, 'Siz de kelepir şirket var mı?' diye bana sordu. Ben de, kelepir şirket olmadığını söyledim. Normal bir görüşme tarzı değildi biraz böyle 'senli benli' olmak isteyen tavrı vardı. Ben mesafeli davranınca, 'Tamam, anladım' dedi ve gitti. Ben gitmeden önce sordum. Ortaokul terk, bir eğitim almamış bu konuda. ABD'li bir fon yöneticisi ile büyük bir sermaye grubu ile ilişki kurmasından, yabancı dili olmasından bile şüpheliyim. Hemen bu şüphemi doğrulayan bir aksiyon aldı. Özellikle birbirleriyle kavgalı aile şirketlerini ya da ortaklar arasındaki kavgayı fırsat bilip ortaklardan birine yaklaşıp onun hissesini alıp, şirketi ucuza kapatma yöntemi izliyordu. Parasal kaynağının gücü ile Ankara'daki irtibatları, ilişki ağları genişledi. Bakanlar, milletvekilleri, cumhurbaşkanlığı ofisinde çalışanlar... Kimisini maaşa bağlamış, kimisini Paramount Oteli'ne götürüp tatil yaptırmış. Böyle bir Sezgin Baran Korkmaz geldi geçti. Ben onun böyle bir probleme yol açacağını biliyordum. Beş dakikada sahtekar olduğunu anladım ama cumhurbaşkanlığı ile o kadar yakın bir ilişkiye girdi ki... Devletin sistemi, süzgeci anlayamadıysa yazıklar olsun yani.”
Taht kavgasını anlatıyorum, o nedenle uzun uzun Sezgin Baran Korkmaz’a girmeyeceğim çünkü bu da ayrı bir kitap konusu…
ABD’de tahliye edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın Türkiye’de faaliyetlerine devam ettiği iddiaları gündemdeydi. Korkmaz'ın “çöktüğü” iddia edilen Kervansaray ve Paramount otelleri dönüp dolaşıp Şaban Kayıkçı’nın olmuştu.
Kimdi bu Şaban Kayıkçı?
Şaban Kayıkçı’nın bir zamanlar Diyarbakır Tarım İl Müdürlüğü’nde memur olduğu çokça yazıldı, çizildi. Arslan ailesiyle ilişkileri biliniyordu. Mücahit Arslan, sosyal medyadaki mesajında “Şaban Kayıkçı abimiz…” yazacak kadar yakındı.
Şimdi, hatırlatma zamanı…
15 Temmuz sürecini anlatırken Nurettin Canikli’den bahsetmiştim.
Dönemin Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, NTV'de 15 Temmuz darbe girişiminden bir hafta sonra “Evet, bir istihbarat zafiyeti var. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız da çok açık, net bir şekilde ifade etti. Genel olarak bir istihbarat zafiyeti var. Düşünebiliyor musunuz, bu haberler ortaya çıkmaya başlayınca ülkenin en büyük istihbarat örgütünün başını arıyor Cumhurbaşkanımız ve ulaşamıyor, ulaşamadığını söylüyor” diyerek Hakan Fidan’a haklı bir fatura çıkarmıştı.
TMSF eski yöneticisi Abdullah Güzeldülger, şirketlere “çöküldüğünü” iddia ettiği açıklamalarında Nurettin Canikli’ye de sorumluluk yüklemişti. Canikli de 116 tweet atarak yanıt vermişti.
Canikli’nin şu sözleri dikkat çekiciydi: “Sezgin Baran Korkmaz’la 2014-2015 yıllarında, ‘Ankara’dan hatırı sayılır bir Milletvekili’nin girişimiyle’ görüştüğünü söylüyor. Bu Milletvekili kimdir?”
İddiaya göre bu milletvekili Mücahit Arslan’dı.
Bu ilişkileri anladıktan sonra taht kavgasını kavrayabiliriz.
Taht kavgası ince hesap gerektirir malum…
Kaynak:Haber Merkezi