Soylu’nun defterleri açılıyor mu? 

Soylu’nun defterleri açılıyor mu? 
Candan YıldızEmareler çarşambadan belliydi.  Süleyman Soylu İstanbul’dan milletvekili adayı yapıldığında bakanlık koltuğunun gideceği netti. Zira Erdoğan’ın bütün bakanları aday göstermesi, o dönem kulislerde...

Candan Yıldız

Emareler çarşambadan belliydi.  

Süleyman Soylu İstanbul’dan milletvekili adayı yapıldığında bakanlık koltuğunun gideceği netti. 

Zira Erdoğan’ın bütün bakanları aday göstermesi, o dönem kulislerde ‘Soylu’dan kurtulmasının formülü’ olarak konuşuldu.

Nitekim de öyle oldu. 

Soylu’nun yerine İçişleri geleneğinden gelen, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın atanması da sürpriz olmadı. İstanbul’dan İçişleri’ne bir gelenek zaten vardı. Örneğin Muammer Güler, Kutlu Aktaş

Sonrasında Yerlikaya, Emniyet’te Soylu ekibini tasfiye etti. İl emniyet müdürleri kararnamesiyle Soylu’nun A takımındaki iki isim; Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu koltuklarından kaldırılmıştı. 

Bütün bu adımlar, Sedat Peker’in konuştuğu dönemde Soylu’ya yönelik iddialarının bu kez önemsenip önemsenmeyeceği sorusunu da beraberinde getirdi. 

Emniyet’in özel görüntülerle servis ettiği Ayhan Bora Kaplan’ın gözaltına alınması en kritik adımlardan biriydi. 

İpin ucu tutuldu ama nereye kadar gidileceğini şimdilik bilmiyoruz. 

Ayhan Bora Kaplan Ankara’nın en karanlık isimlerinden biri. 

Erzurum doğumlu ve Ankara’da büyümüş. 

“Bir bebekten katil yaratan karanlık” ne kadar aydınlatılacak bilinmez ama torbacılıktan uyuşturucu baronluğuna, bar ve eğlence mekanları patronluğuna giden süreçte dönüm noktasının 15 Temmuz olduğu çok konuşuldu.  

Zira TİP Milletvekili Ahmet Şık aylar önce "15 Temmuz 2016 gecesi, uyuşturucudan sabıkası olduğu için Narkotik Şube tarafından takip edilen Ayhan Bora Kaplan’la Süleyman Soylu’nun telefon görüşmesi kayıtlarının Ankara Adliyesi’nde olduğunu” söylemişti. Şık’a göre Soylu, Kaplan’la o gece kuzeni Sadık Soylu’nun telefonu üzerinden görüşmüş. 

Zaten Ayhan Bora Kaplan’ın bir grup silahlı kişi ile TRT Ankara’nın önünde fotoğrafı var.

Darbe gecesi Kaplan çetesine silah dağıtıldığı ama o silahların geri alınmadığı da başka bir vahim iddia. 

Ayhan Bora Kaplan’ın kod adı Ayhan… Sosyal medya hesaplarında çok sayıda isimle fotoğrafı var. Oğlunun sünnet düğünündeki şatafat da dikkat çekmeyecek gibi değildi. 

                (Ayhan Bora Kaplan-İyi Partili Gürhan Kocaman) 

Ama daha başka vahim iddialar var. 

Aleyna Çakır’ın katil zanlısı Ümitcan Uygun’un da bu ekiple ilişkili olduğu hep konuşuldu. 

Hatırlayacaksınız Ümitcan Uygun’un annesi Gülay Uygun da ölü olarak bir arazide bulundu. Şüpheli ölüm tam aydınlatılmadı. ‘İntihar’ diye kayıtlara geçti. Savcılık takipsizlik kararı verdi. 

Gülay Uygun hakkında da farklı iddialar vardı. Aleyna Çakır’ın öldürüldüğü dönem Berat Albayrak’ın kardeşi Serhat Albayrak’ın başında olduğu Turkuaz Medya’nın kanalı ATV’de Müge Anlı’ya bağlanan bir kişi “Bizim burada yaklaşık 10 ay evvel bir düğün oldu. Düğüne gittik. Sonradan Ümit geldi, arkasından 6 tane 19 en fazla 21 yaşlarında kız geldi. Benim yanımda da Ümit'in annesi oturuyordu. Yanına gelen o kızlar 'Yurt anne' diyerek seslendi. Sordum 'neden yurt anne diyorsunuz?' diye. 'Bizim yurtta çalışıyor, o yüzden' dediler. 'Okuyor musunuz?' diye sordum, hani yurttan çıktıkları için. 'Hayır, yurt anne bizi 18 yaşından sonra alıp ev açıyor. İşe sokma adıyla götürüyor" demişti. Gülay Uygun’un genç kadınları pazarladığı iddiası hep konuşuldu ama şu ana kadar ‘sır’ olarak kaldı. 

Ümitcan Uygun annesi Gülay Uygun’un cenazesinin bulunduğu yerdeki şu lafları çok manidardı: 

“Sayın Süleyman Soylu hepinize yalvarıyorum. Ben sustum ama bu saatten susma diye bir şey yok.”

Yani “konuşurum” diyerek mesaj vermişti. 

Ayhan Bora Kaplan’ın bu olaylarla bağı olup olmadığı araştırılmalı. 

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesiyle bir bağı var mı o da araştırılmalı. Zira günlerce yakalanamayan, bir ayın sonunda yakalan tetikçi Eray Özyağcı’nın silah talimi için Kaplan’ın Ankara’daki çiftliğini kullandığı iddia edilmişti. 

Tatar Aşireti üyesi Mahfuz Tatar’ın öldüren zanlılardan Muhammet Kaplan’ın da Ayhan Bora Kaplan’ın mekanlarında güvenliği sağladığı iddia edilmişti. 

Muhammet Kaplan, 4 yıl hapis yattı. Pandemiyle cezaevinden çıkmıştı. 

Tatar’ı vuran diğer zanlı Semih Arslan ise 9. kattaki evinden atlayarak intihar ettiği öne sürülmüştü. 

Güvenlik bürokrasisini bilen isim Ankara’da Ayhan Bora Kaplan’ın ‘muhbir’ sıfatıyla zırh kazandığını söylüyor. 

Adliyede işi olanların bile Bora Kaplan’a gittiği konuşuluyormuş. 

Böylesi bir karanlık işte… 

Ayhan Bora Kaplan bir figür… 

Şimdi gözaltına alınması mutlaka bir siyasi irade gerektiriyor, o irade şimdilik devrede. Bu iradenin de Erdoğan’dan bağımsız olduğunu düşünemeyiz. 

Soylu’nun defterleri nereye kadar karıştırılacak, hangi sayfaya kadar getirilecek? 

İstanbul ve Ankara belediye başkanlığı adaylığını istediği konuşulan Soylu sürece nasıl yanıt verecek? 

Soylu şimdilik şu yanıtı verdi:

“Operasyon çocukları devrede…Görev yaptığımız dönem boyunca  iftiradan, itibar suikastinden beslenenler paydaşlarıyla intikam süreci yönetiyorlar.

Aynı ‘medya’, aynı ‘kaynaklar’…”

Tırnak içine aldığı, işaret ettiği o kaynaklar kim acaba?

Hepsini göreceğiz…