Suriyeliler anlattı: Korkuyoruz çünkü ölümüz bile güvende değil
Kayseri’de Suriyeli bir erkeğin bir çocuğu istismar ettiği yönündeki iddiaların ardından başta Suriyeliler olmak üzere mültecilere yönelik Antep, Hatay, Adana, Kayseri, Urfa ve Bursa’da ırkçı saldırılar düzenlendi.
Gazete Duvar'dan Evrim Deniz'in haberine göre, saldırıların gerçekleştiği şehirlerden biri olan Antep’te ise 1 Temmuz gecesi Nizip ilçesi, Barak, Cinderesi ve Karşıyaka mahallelerinde Suriyeli Araplara ve Türkmenlere ait birçok iş yeri ve ev taşlandı. Suriyeli bir işçinin aracı taşlandı, genç bir Suriyeli ise bıçakla yaralandı. Suriyeliler yaşanan bu olaylar sonrası şehirde görünür alanlardan ve parklardan uzak durmaya başladı, iş yerlerini açmadı.
‘Park halinde duran aracı taşladılar’
Yaşananların ardından aracı taşlanarak camları kırılan ailenin yaşadığı Karşıyaka Mahallesi’ndeyiz. Araba taşlandığı sırada evde olan Adem, yaşananları şöyle anlattı: ‘’Biz 12 yıldır burada yaşıyoruz. Bu mahallede Türkmenler ve Araplar yaşıyor esnafın birçoğu da Türkmenlerden oluşuyor. Kayseri’de başlayan olaylardan sonra 2 gün önce burada da toplanan gruplar mülteci mahallelerine saldırmaya başladı. Akşam saat 18.00 civarı ailem ile evde otururken bir ses geldi. Pencereden aşağı baktım park halindeki aracımızın yanında iki kişi var. Bir arabayla gelmişler. Camı kırıp direkt arabaya binip kaçtılar. Biz tabi ne olduğunu anlamadık diğer mahallelerden görüntüler gelince de hepimiz evlerde bekledik. Geceye doğru mahalleye gelen bir grup buradaki komşularımızın dükkânları taşladı, evlere taş attılar. Geçte olsa polisler gelince gruplar dağıldı.’’
‘Her türlü ırkçılığı gördüm daha ne göreyim’
23 yaşındaki Adem şöyle devam ediyor: ‘’Biz yaşananlara karşı artık hiçbir şey hissetmiyoruz. Çünkü ne zaman ülkede bir durum olsa ilk hedef biz oluyoruz. 2-3 gün daha böyle evde kalacağız. Ama bir yerden sonra çıkıp çalışmak zorundayız. Ya duran arabaya niye saldırıyorsun sen bu adamın dükkânını niye yakıyorsun? Bu soruların tek bir cevabı var o da bizlere ve bize dair duyulan nefret. Ben şu an 23 yaşındayım savaştan, yoksulluktan başka hayatımda bir şey görmedim. Artık yaş da değil ya yaşantıyla gerçekten öyle deprem gördüm, her türlü ırkçılığı gördüm daha ne göreyim ben bu yaşta. Artık ben hayatım düzene binsin istiyorum ya. Bugün varım yarın yokum birazdan bana da saldırabilirler. Annem evden her çıktığımızda bizimle helalleşiyor eve dönmeme ihtimalimize kendini hazırlıyor. Hâlbuki biz sadece yaşamak istiyoruz.’’
‘Her an biri evi ateşe verebilir’
Karşıyaka Mahallesi’nde oturan Türkmen ve Arap bir ailenin evindeyiz... 10 yıldır Türkiye’de yaşayan ailenin 5 çocuğu var. Fesih, Antep’te başlayan saldırıları duyunca eve koştuğunu belirterek yaşadıklarını şöyle anlatıyor: ‘’Kayseri’de olanlardan sonra başka şehirlerde de olaylar başlayınca işten çıkıp eve geldim. Çünkü 5 evladım var onları korumaktan başkada bir şeyim yok bu hayatta. Eve varır varmaz kapı pencereyi kapattım. Hava çok sıcak klimamız yok diye eşim camı açmak istedi fakat izin vermedim çünkü ne olacağı belli değil her an biri eve ateş atabilir, taş atabilir kurşun yağdırabilir olmayacak bir şey de değil. Birkaç saat sonra mahalleden sesler gelmeye başladı. ‘Ne mutlu Türküm diyene’, ‘Allah-u Ekber’ sloganlarını ve kırılan camların seslerini duyduk sadece.’’
‘Eve ekmek giremeyecek’
Yaşananların ardından evden çıkmadığını belirten Fesih, ‘’2 gündür işe gitmiyorum ben gündelikçiyim. Yarın da gitmezsem eve ekmek bile giremeyecek. Her an bir köşede öldürülebiliriz, bizim gerçekliğimiz bu. Ölümden korkmuyorum gözümün önünde onlarca insan öldü artık bir korkum kalmadı. Ama dedim ya 5 çocuğum var onları korumak istiyorum. Bir ara ekmek almaya çıktım korkarak gidip geri döndüm. Bu bir yaşam değil bu bir kaçak hayatı. Biz senelerdir Antep’te yaşıyoruz bu mahalle ve iş yeri dışında ne bir parka gidiyoruz ne de başka bir yere’’ dedi.
‘Korkuyoruz çünkü ölümüz bile güvende değil’
Fesih, yaşananların ardından ev sahibi tarafından aranarak evde hasar olup olmadığını sorup ardından 5 bin TL olan kiranın 10 bin TL olacağını, bunu kabul etmezlerse de evden çıkmalarını istemiş. Mahallede yaşayan birçok mülteci de olayların ardından ev sahipleri tarafından aranarak kiraya zam yapılacağını öğrenmiş.
Evden atılmakla tehdit edilen Fesih, ‘’Ne zaman bir olay olsa ev sahiplerimiz bizi arar ya zam ister ya da evden atmakla tehdit eder. Tabi biz de böyle süreçlerde ev bulamayacağımızı bildiğimiz için zammı kabul etmek zorunda kalırız. Dükkânları taşlananlar ise masrafları kendisi ödeyecek. Zaten kim ödeyecekti ki. Bizler böyle küçük bakkal açabilmek için neler çekiyoruz keşke bir bilseniz. Bu mahallede halen 2-3 aile birlikte yaşıyor. Evler ne ısınıyor ne soğuyor. Biz zaten sefalet ve yoksulluk içinde yaşarken neden gelip bakkallarımızı bile taşlıyorlar? 2-3 gün önce bir genç burada motosiklet kazasıyla hayatını yetirdi. Düşünün aile cenazeyi defnetti ama bir helva kavuramadı, yas evi kuramadı, Kur’an okutamadı. Korkuyoruz çünkü cenazemiz, ölümüz bile güvende değil’’ diyor.
‘Gece ağlayarak kepenkleri kapadım’
Mahalle’de yaşayan ve bakkal sahibi olan Hasan’ın da dükkânı 1 Temmuz gecesi saldırganlar tarafından taşlandı ve yağmalandı. Hasan, ‘’Ben Suriye’den buraya ailemle gelen bir Türkmen’im. 2 gün önce ben dükkândayken dükkânım taşlandı ve yağmalandı. Ben bu dükkânı kurabilmek için aylarca inşaatta çalıştım, hamallık yaptım aklınıza gelecek her işi yaptım. Saldırganlar polis gelince kaçtı polis gelmese belki yaşamıyor olurdum. Gece ağlayarak sadece kepenkleri kapattım taksiyle eve döndüm. Bugün de gelip dükkânı açayım dedim ama adamın biri geldi ve ‘siz halen utanmadan dükkân mı açıyorsunuz’ diye bağırdı. Araya komşular girince adam gitti ben de dükkânı birkaç gün daha açmayacağım’’ diye konuştu.
‘Biz buradaki mülteciler ile kardeşiz’
Mahalledeki Araplarla senelerdir barış içinde yaşadığını belirten Hasan, ‘’Dün polisler geldi tutanak tutmak için ve bundan sonra böyle bir şey olursa Türkmen olduğunu söyle dedi. Ya ben inanamıyorum Arap olsam bu başıma gelenler doğru mu olacak yani. Biz de Araplar gibi savaştan kaçtık geldik bizde ailelerimizi, evimizi, hayatımızı bırakıp geldik. Biz buradaki her mülteci ile kardeşiz. Çünkü aynı süreçten geçtik çünkü buradaki halk için biz de mülteciyiz, göçmeniz, düşmanız. Biz sınırı geçtikten sonra anavatana döndük diye seviniyorduk eşimle ama şimdi dönüp bakınca onlar bizi düşman olarak görüyor’’ dedi.
‘Ne suç işledik?'
Hasan ile konuşmamızın ardından bizimle konuşmak için evini açan Halepli Ayşe, 3 çocuk annesi. Çocuklarından birinin 17 yaşında olduğunu söyleyen Ayşe şunları diyor: "Bugün oğlum işe gidecekti çünkü kocam yok, kimsem yok bize o bakıyor. Ama sabah 17 yaşında bir çocuğun Suriyeli olduğu için bıçaklandığını konuşuyordu herkes. Şimdi ben bu çocuğu nasıl işe göndereceğim? Korkuyoruz, bizim suçumuz ne bilmiyoruz. Savaşta ölmedik diye mi suçluyuz? Evimize bombalar yağarken kocam öldürülürken biz ölmedik diye mi suçluyuz? Çeteler tarafından tecavüze uğramak yerine buraya geldik diye mi suçluyuz? Küçücük bir çocuğu bıçaklayıp öldürecekleri kadar ne suç işledik biri söylesin."
Kaynak:Haber Merkezi