Etki ajanlığı yasası gelecek hafta Genel Kurul'da: Türkiye, Rusya ve İran’ın karanlık yoluna sürükleniyor

Etki ajanlığı yasası gelecek hafta Genel Kurul'da: Türkiye, Rusya ve İran’ın karanlık yoluna sürükleniyor
CHP Milletvekili Utku Çakırözer ve DİSK Basın-İŞ Genel Sekreteri Turgut Dedeoğlu, torba yasada yer alan "etki ajanlığı" maddesinin basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü ve sivil toplum üzerindeki tehlikelerini Gazete Pencere’ye anlattı.

Leyla Aydoğan

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve DİSK Basın-İŞ Genel Sekteri Turgut Dedeoğlu, torba yasada yer alan gelecek hafta Genel Kurul'a gelen "etki ajanlığı" maddesinin ayrıntılarını ve nelere yol açabileceğini Gazete Pencere'ye açıkladı.

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, torba yasada yer alan "etki ajanlığı" maddesinin sadece gazetecileri değil, tüm toplumun ifade ve düşünce özgürlüğünü tehdit ettiğini belirtti. Gazete Pencere'ye konuşan Çakırözer, "Bu yasa, susturma ve sindirme aracı olarak kullanılacak" diyerek, yasanın geçmesi durumunda Türkiye’nin otoriter rejimlerin izinden gideceği uyarısında bulundu.

Susturma yasası: Gazeteciler, STK'lar ve akademi tehdit altında

Çakırözer, yasaya komisyonda karşı çıktıklarını ve gazetecilik meslek örgütlerinin de bu düzenlemeye şiddetle itiraz ettiğini belirtti. “Bu yasa sadece gazetecileri değil, sivil toplumu ve akademiyi de susturmaya yönelik. Halkın haber alma hakkını korumak için direneceğiz, ama ortada vahim bir tablo var” dedi. Çakırözer’e göre, yasayla birlikte sadece basın özgürlüğü değil, ifade özgürlüğü ve düşünce özgürlüğü de tehlikeye girecek.

utku-cakirozer.jpg
Utku Çakırözer

Rusya ve İran’ın izinden giden bir Türkiye

Çakırözer, bu tür yasaların Rusya ve İran gibi otokratik rejimlerde muhalefeti sindirmek için kullanıldığını hatırlatarak, Türkiye’nin de bu karanlık yola çekildiğini ifade etti. “Rusya’da muhalefet bu yasalarla susturuluyor, hapse atılıyor. Benzer şekilde Türkiye’de de muhalifler hedef alınacak,” dedi. Çakırözer, bu süreçte yaşanan dezenformasyon yasası tecrübesine dikkat çekerek, AKP-MHP ittifakının yasayı dezenformasyonla sınırlandırma vaadine rağmen birçok gazetecinin soruşturmalara ve tutuklamalara maruz kaldığını vurguladı.

Devlet güvenliği adı altında muğlak suçlamalar

Yasa tasarısının "devletin güvenliği veya siyasal yararları" gibi muğlak ifadelerle dolu olduğuna dikkat çeken Çakırözer, bu belirsiz ifadelerin iktidarın işine yarayacağını belirtti. “Devletin güvenliğini kim tanımlayacak? Siyasal yararları kim belirleyecek? Bu tür muğlak kavramlarla yapılan düzenlemeler, gazetecilerin ve STK’ların susturulması için kullanılacak,” diye ekledi. Çakırözer, hükümetin stratejik çıkarları adı altında her türlü haberin hedef alınabileceğini, hatta dış politika eleştirilerinin bile suç olarak değerlendirilebileceğini söyledi.

Akademi ve sivil toplum için kapanan kapılar

Çakırözer, yasanın akademik araştırmalar ve sivil toplum çalışmaları üzerinde de baskı oluşturacağını belirtti. “Bu yasa, STK’ların, meslek örgütlerinin ve akademisyenlerin faaliyetlerini zorlaştıracak. Türkiye, bu şekilde otoriter ülkelerin seviyesine indirilecek,” dedi. Yasayla birlikte akademisyenlerin araştırma yaparken kendilerini tehlikeye atacağını, birçok kişinin ise otosansüre yöneleceğini belirtti.

“Bu yasa, demokratik hukuk devletini yok etme çabasının bir parçası”

Çakırözer, Türkiye’nin demokratik hukuk devleti ilkelerine aykırı olan bu yasaya karşı mücadele edeceklerini ve gerekirse Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını ifade etti. “Bu yasa geçerse, sadece basın değil düşünce özgürlüğü de büyük yara alacak” dedi. Yasanın mevcut haliyle Türkiye’nin yatırım ve saygınlık açısından ciddi kayıplar yaşayacağını vurgulayan Çakırözer, yasanın amacının özgür düşünceyi, bilimsel araştırmayı ve STK faaliyetlerini engellemek olduğunu belirtti.

Sansür yasağının yeni adı: Casusluk çuvalı

Çakırözer, daha önceki sansür yasalarında da benzer muğlak ifadelerin kullanıldığını hatırlatarak, bu yasayla birlikte her türlü muhalif görüşün “casusluk” suçlamasıyla karşı karşıya kalacağını belirtti. “Dezenformasyon yasası, vatandaşları sokak röportajı bile vermekten korkar hale getirdi. Şimdi aynı muğlaklık, casusluk suçlaması altında genişletiliyor. Bu yasaya karşı örgütlü yapıların, STK’ların sesini yükseltmesi gerekiyor. Bu sadece gazetecilerin sorunu değil, kadın, çocuk ve meslek örgütleri de tehlike altında,” diye ekledi.

DİSK ve barolar ortak mücadele içinde

DİSK Basın-İŞ Genel Sekreteri Turgut Dedeoğlu, torba yasada yer alan ve "etki ajanlığı" olarak tanımlanan düzenlemeyi sert bir dille eleştirdi. Gazete Pencere'ye konuşan Dedeoğlu, bu yasanın sadece gazeteciler için değil, tüm sivil toplum kuruluşları (STK), demokratik örgütler ve üniversitelerdeki araştırmacılar için büyük bir tehlike teşkil ettiğini vurguladı. Yasanın torba paketten tamamen çıkarılması gerektiğini belirten Dedeoğlu, “Basın özgürlüğü ve bilgi alma hakkı ciddi bir tehdit altında,” dedi.

turgut-dedeoglu.jpg
Turgut Dedeoğlu

Dedeoğlu, etki ajanlığı düzenlemesine karşı basın ve hukuk örgütlerinin dayanışma içinde olduğunu ifade etti. Ankara’da Medya Dayanışma Grubu kapsamında DİSK Basın-İŞ olarak aktif bir şekilde çalıştıklarını dile getirirken, “Ankara Barosu ile bu maddeye karşı aynı görüşteyiz. İstanbul Barosu, Van Barosu ile de görüşmeler yapıldı. Barolar Birliği toplantısında da bu yasanın torbadan çıkarılması talep edilecek,” dedi. Özellikle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 15 Kasım’da düzenleyeceği toplantıda, medya ve basın özgürlüğü savunucuları bir araya gelecek ve yasa maddesinin tehlikeleri bir kez daha gündeme getirilecek.

Yasada adalet ilkesi yok

Dedeoğlu, yasanın adalet ilkesine aykırılığını vurgularken, “Bu yasa, tamamen kaldırılmalı. Örneğin, alkollü bir sürücünün yayaya çarpması sonucu aldığı ceza 5 yıl iken, basın özgürlüğüne dair eleştiriler getiren bir gazeteci, etki ajanlığı suçlamasıyla 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek,” dedi. Yargının yetki alanında olması gereken bu suçun, Adalet Bakanlığı’nın inisiyatifine bırakılmasının da hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğunun altını çizdi.

Bilgilenme ve bilgiye erişim hakkı tehlikede

Dedeoğlu, yasa taslağının, Türkiye’nin uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerine aykırı olduğunu ifade etti. “Gazetecilerin ve STK’lerin faaliyetlerini sınırlandıran bu yasa, bilgilenme ve bilgiye erişim hakkının önündeki en büyük engellerden biri olacak. Türkiye’de basın özgürlüğünün yok denecek durumda olduğuna dair uluslararası rapor hazırlarsak, etki ajanı olarak yargılanabiliriz,” şeklinde konuştu.

DİSK ve demokratik örgütler yasanın karşısında

Dedeoğlu, anayasal güvencelere ve ceza hukukunun ilkelerine aykırı olarak hazırlanan bu düzenlemeye karşı sonuna kadar mücadele edeceklerini belirtti. “Bu yasa, demokratik değerleri savunan tüm STK'ler, sendikalar ve demokratik örgütlerin karşısında duracağı bir düzenleme. DİSK olarak bu maddenin torba yasadan çıkarılması için her türlü çabayı göstereceğiz,” ifadelerini kullandı.

Kaynak:

Öne Çıkanlar