Üç soruda HaberTürk vakası

Üç soruda HaberTürk vakası
Ciner Medya Grubu’nun satılacağı iddialarının ardından HaberTürk’te köşe yazıları altı gündür yayımlanmıyor. Bütün köşe yazarlarının işten çıkarıldığı iddia edilirken, HaberTürk'ün yoluna nasıl devam edeceği...

Ciner Medya Grubu’nun satılacağı iddialarının ardından HaberTürk’te köşe yazıları altı gündür yayımlanmıyor. Bütün köşe yazarlarının işten çıkarıldığı iddia edilirken, HaberTürk'ün yoluna nasıl devam edeceği merak konusu oldu.

HaberTürk’e iktidar çevreleri neden kızgın?

HaberTürk televizyonu seçim döneminin yıldızıydı. Bir televizyon kanalının yapması gereken ne varsa, belki biraz da iktidar kanadını kollayarak yaptı, yapmaya çalıştı. Gazeteciler iktidar temsilcilerine de muhalefet temsilcilerine de soru sordu, tercih yapacak seçmenin doğru karar vermesi için bir medya kuruluşunun ne yapması gerekiyorsa onu yaptı. Ne muhalefeti destekleyen televizyon kanallarının yaptığı gibi sadece muhalefet tezlerini destekleyip sadece muhalefet çevrelerine ses oldu ne de iktidar tezlerini destekleyip iktidarın sesi oldu. Zaman zaman kantarın topuzunu iktidar lehine kaçırsa bile ortada durmaya özen gösterdi. Ama bugün iktidarda olanlar için, “Soru sormak” bile muhalefete yakın olmanın göstergesi sayıldığından, muktedirler seçim döneminde HaberTürk’e bilendiler. Bu tabloyu doğal olarak HaberTürk’ün patronu Turgay Ciner de, yıllardır bu sistemin içinde olan ve dengeleri benim diyen televizyon yöneticisinden çok daha iyi tespit edebilen, çok uzun zamandır mayınlı arazide medya grubunun yol bulmasını sağlayan Kenan Tekdağ da gördü.

Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ ne yapmak istiyor?

HaberTürk bu yeniden yapılandırma dedikodularından önce satış haberleriyle gündeme geldi. İktidara yakın ve çok zengin iş insanlarının HaberTürk'ü satın alacaklarını, eskiden grubun üst düzey yöneticiliğini yapmış olan Ali Çağatay iddia etti. Tosyalı Holding adının geçtiği iddiaları yalanladı. Mehmet Cengiz ise sessiz kalmayı tercih etti. HaberTürk bu iddialara "görüşme yapılmadığı" biçiminde yanıt verdi. Aslında süreci takip edenler açısından satış dedikodusu şaşırtıcı değildi. Dengeli bir yayın yapsa, Yaşar Hacısalihoğlu’nu, Cem Küçük’ü ekrandan eksik etmese de, HaberTürk’ten bir türlü A Haber tadını alamayan iktidar sahipleri HaberTürk’e hep “çıkıntı” muamelesi yaptılar, tam teslimiyet, tek seslilik gerçekleşmeyince hiç emin olamadılar. Süreç içerisinde satış dedikoduları ise bu durumun, Turgay Ciner’in diğer sektörlerindeki işlerine olumsuz yansımasından hemen sonra geldi. Ateş olmayan yerden duman çıkmayacağı açık ama her nedense o dedikodular hep dedikodu olarak kaldı. Tıpkı bu dönemde olduğu gibi. Şimdi Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ, satış da olmadığına göre suya sabuna dokunmayan bir tavır belirleyip seçim sonrası savaş baltalarını çıkartan iktidar sahiplerinin sinirlerinin yatışmasını bekleyecek.

HaberTürk yoluna nasıl devam edecek?

Seçim bitince Türkiye’deki siyasi tansiyon düştü mü, hayır. Seçim döneminde zirve yapan politize olma hali bitti mi, onun da yanıtı hayır. Muhalefet partileri başarısızlığın muhasebesini yaparken doğal olarak seçmenin gözü bu noktada olacak. İktidar İttifakı’nın, seçim dönemi sarhoşluğuyla demokrasi, insan hakları ve kadın başlığı altında atması muhtemel olumsuz adımlar siyasi atmosferi eskisinden çok daha sıkıntılı hale getirme potansiyeline sahip. Bir de yerel seçimler hesap edildiğinde izleyicinin politikaya ilgisi artmayacak aksine artması muhtemel. Bu şartlarda çiçek böcek haberleri yapan, tartışmalardan uzak duran bir kanalın izlenme olasılığı var mı, bu soruya çok rahat yanıt verilebilir, “Hayır”. Yani grup, siyaset yazan yazarlarından bazılarını başka alanlara kaydırarak, tartışma programlarını kaldırarak, konuştuğunda takip edilen isimleri buharlaştırarak izleyici kaybedeceğini elbette biliyor ama bunu göze alıyor. ‘Ne bir “A haber” olalım ne de eskisi gibi siyasi tartışmaların göbeğinde olalım’ kararı televizyonu etkisizleştirecek ama Ciner grubunu iktidar çevrelerinin çıkardığı savaş baltalarından da uzaklaştıracak. Böylece Ciner, medya dışı sektörlerde başına bir kaza gelmesini de önleyecek. Ama şunu göz ardı etmemek lazım. Ciner çatısı altında bulundurduğu etkili gazetecilerin bir çoğu ile yolunu ayırmıyor, onları siyasi tartışmalardan uzaklaştırıyor. Yani Ciner, deyim yerindeyse elindeki silahları imha etmiyor, kasaya kilitliyor, kim bilir belki bir gün lazım olur diye.