Ünlülere şafak operasyonunun perde arkası: ‘Magazinel şafak operasyonları gerçeği değiştirmiyor’
Gazete Pencere- Dün sabah, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık, Narkotik ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu'nun yürüttüğü soruşturma kapsamında, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak iddiası ile ünlü isimlere yönelik operasyon düzenlendi.
Dilan Polat, Engin Polat, İrem Derici, Kaan Yıldırım, Hadise Açıkgöz, Berrak Tüzünataç, Demet Evgar ve Feyza Altun'un da aralarında olduğu 19 ünlü gözaltına alındı. İfadeleri ve kan örnekleri alınan ünlüler, daha sonra sağlık kontrolünden geçirildi ve işlemleri tamamlanınca İl Jandarma Komutanlığından ayrıldı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan da sanatçılara yönelik operasyonla ilgili yazılı açıklama yaptı. Bakan, şunları kaydetti:
"Çok sayıda sanatçının sabaha karşı evlerinden alınarak ifadeye götürüldüğü operasyon, yalnızca bireysel haklar açısından değil, Türkiye’de hukuk devletinin nasıl işlediği konusunu bir daha sorgulatmıştır. Sabahın erken saatlerinde kameralar eşliğinde yapılan ev baskınları, ceza muhakemesi hukukunun ölçülülük ve lekelenmeme hakkı ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Devletin görevi insanları hedef haline getirmek değil, adaleti sağlamaktır.

"Geri dönülmez itibar kayıplarına yol açmaktadır"
Yargının amacı manşet üretmek değil, adalet üretmektir. Yargı adalet peşinde koşmalıdır, manşet peşinde değil! Medya üzerinden yürütülen bu tarz operasyonlar, toplumun gözünde yargıya olan güveni zedelemekte, bireyleri kamuoyu önünde suçlu ilan ederek geri dönülmez itibar kayıplarına yol açmaktadır. Anayasamızın 38. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi uyarınca, herkes suçluluğu yargı kararıyla sabit oluncaya kadar masumdur. Bu, sadece bir hukuk kuralı değil, demokrasinin en temel dayanaklarından biridir. Masumiyet karinesi herkes içindir.
"Sansasyonel operasyonlar gerçek sorunları gizleyemez"
Bu tarz sansasyonel operasyonlar gerçek sorunları gizleyemez; Türkiye bugün uyuşturucu trafiğinde hem hedef ülke hem de transit ülke konumundadır. Güney Amerika’dan gelen kokain, Afganistan ve İran kaynaklı eroin ve met türevleri Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmakta; aynı zamanda sentetik uyuşturucuların iç piyasadaki kullanımı endişe verici düzeye ulaşmaktadır.
Emniyet Genel Müdürlüğü ve TBMM raporları, uyuşturucuya bağlı ölümlerin son yıllarda yüzde 300’ün üzerinde arttığını, uyuşturucu kullanım yaşının ise 12-15 aralığına kadar düştüğünü göstermektedir. Bu tablo karşısında iktidarın önceliği; uyuşturucu baronlarına, dağıtım ağlarına ve kara para trafiğine odaklanmak olmalıdır. Ama iktidar, bu yapıları çökertmek yerine, kamuoyunun ilgisini dağıtmak için sansasyonel, magazinleştirilmiş operasyonlara yönelmiştir.
"Magazinel şafak operasyonları gerçeği değiştirmiyor"
Gerçek mücadele önleyici politikalarla olur. Uyuşturucu ile mücadele, yalnızca cezai tedbirlerle değil; eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları, yerel yönetimlerle iş birliği, rehabilitasyon merkezlerinin yaygınlaştırılması, sınır ve gümrük güvenliğinde kurumsal kapasite artışı, gençleri spor, sanat ve istihdam alanlarına yönlendiren sosyal programlarla bir bütün olarak yürütülmelidir.
AKP iktidarı, bu alanlarda hiçbir stratejik irade ortaya koymamış, sadece belli bir kesimi tatmin edecek ‘gösterişli ama etkisiz’ adımlar atmıştır. İktidarın kameralar önünde yürüttüğü ‘magazinel şafak operasyonları’ gerçeği değiştirmiyor; bu ülkenin gençleri uyuşturucuyla zehirleniyor!
"Masumiyet karinesine bağlıyız"
Bizler, hukukun üstünlüğüne, adil yargılanma hakkına ve masumiyet karinesine bağlıyız. Türkiye’nin ihtiyacı, hukukun gücüyle, aklın rehberliğiyle, toplumsal dayanışmayla yürütülecek gerçek bir uyuşturucu ile mücadele politikasıdır. Adalet, sansasyonla değil, sessiz ve sağlam bir vicdan ve hukuka bağlılıkla tecelli eder."
Kaynak:Haber Merkezi