Yargıtay'ın AYM üyeleri hakkındaki suç duyurusuna karşı muhalefet ve sivil toplum teyakkuzda

Yargıtay'ın AYM üyeleri hakkındaki suç duyurusuna karşı muhalefet ve sivil toplum teyakkuzda
Gezi Davası'nda tutuklanan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi 'hak ihlali' kararı vermiş, bugün ise Yargıtay skandal bir karar imza atarak Atalay için 'hak ihlali' kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda...

Gezi Davası'nda tutuklanan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi 'hak ihlali' kararı vermiş, bugün ise Yargıtay skandal bir karar imza atarak Atalay için 'hak ihlali' kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Karara çok sayıda siyasi isim tepki gösterirken, yurttaşlar da itirazlar da bulundu.

"Numan Kurtulmuş direnecekse arkasında CHP'yi bulacaktır"

CHP Grubunu olağanüstü toplayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a çağrıda bulundu. Özel, "Sayın Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, bu darbeye direnirse, ki direnmelidir. Çünkü darbeciler Numan Kurtulmuş'a kararda şunu söylüyorlar: "Anayasa Mahkemesi'nin dairemizin verdiği onama kararından yaklaşık bir ay sonra ihlal kararı verdiğinde TBMM tarafından bu süreçte hükümlü Şerafettin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi işlemlerinin anayasanın açık hükmüne rağmen tamamlanmadığı anlaşılmıştır" dedi.

Özel çağrısına şöyle devam etti:

"Burada Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, AYM'nin vereceği kararı bekleyerek demokratik bir tavır sergilemiştir. Daha önce Cemil Çiçek dönem sonuna bırakarak, ondan önce Meclis başkanları dönem sonuna bırakarak milli iradenin temsiline olanak vereceği içtihat yerleşikken, bunun aksine geçmiş dönemdeki birkaç kötü kararı bekleyenler Numan Kurtulmuş'a ayar veriyorlar. Numan Kurtulmuş direnecekse arkasında CHP'yi bulacaktır."

Saadet-Gelecek Grubu'ndan suç duyurusu

Saadet-Gelecek Grubu, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin TİP Hatay Milletvekili Can Atalay kararını görüşmek üzere Gelecek Partisi Genel Merkezi'nde bu akşam bir araya geldi. Toplantı sonrası açıklama yapan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bu karar karşısında tek bir vücut olarak durmalı ve demokratik hukuk devletini mutlak anlamda korumalıyız. Bu karar hükümsüzdür ve bu karara karşı bütün siyasiler ve devlet adamları olarak açık bir tavır almak zorundayız. Vatandaşlarımızın hukuk devletine güven duygusu ancak bu şekilde teminat altına alınır. Bu karar bize ulaşır ulaşmaz, Saadet - Gelecek Grubu'nun milletvekilleriyle acil bir toplantı gerçekleştirdik ve şu kararları aldık:

1- Bu karar karşısında Saadet Partisi ve Gelecek Partisi Grubu olarak sonuna kadar direneceğiz.

2- Yarın bu çerçevede bir basın toplantısı yapacak ve bu kararlılığımızı kamuoyuyla paylaşacağız.

3- TBMM'de yarın aluluslararası sözleşmeler konusunda alınacak bütün sözler sadece bu konuya inhisar ettirilecektir çünkü böylesi bir Anayasal bir darebinin yapıldığı yerde başka hiçbir konu tartışılamaz.

4- Bütün siyasi partilerle, hukuk kurumlarıyla temasa geçilerek bu konuda çok geniş kapsamlı bir faaliyet hep birlikte gerçekleştirilecektir.

5- Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Anayasa Mahkemesi üyelerine yaptığı suç duyurusuna karşı biz de Saadet ve Gelecek Partisi grupları olarak Yargıtay 3. Dairesi'nin TCK'nın 257. maddesi uyarınca görevi kötüye kullandığı iddiasıyla haklarında suç duyurusunda bulunacak ve bu suç duyurusunu sonuna kadar takip edeceğiz.

Anayasa Mahkemesi üyelerine de sesleniyorum. Aldığınız karar doğrudur. Anayasanın ve yasaların açık hükümleriyle son derece tutarlıdır. Asla yalnız ve desteksiz olduğunuzu düşünmeyin. Demokratik hukuk devletini korumak için aldığınız her kararın yanındayız. TBMM’de sizin hukukunuzu korumak için her türlü tedbiri almaya kararlıyız.”

TTB olağanüstü toplanıyor

Yargıtay'ın Can Atalay için 'ihlal' kararı veren AYM üyelerine suç duyurusunda bulunulmasına Türkiye Barolar Birliği'nden (TBB) tepki geldi. Yapılan açıklamada, "Bu karar Anayasal düzene karşı açık bir başkaldırıdır" ifadelerine yer verildi. TBB Başkanı Sağkan ise olağanüstü gündemle toplantı kararı alındığını bildirdi.

Sağkan yaptığı paylaşımda, "Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı Anayasa’yı yok sayarak Anayasa Mahkemesi’ni fiilen ortadan kaldırma çabasından ibarettir. Kararın hukuken değerlendirilebilecek hiçbir yanı bulunmamaktadır. Birliğimiz tarafından Anayasayı yok sayan ilgili daire üyeleri bakımından “görevden el çektirmeye davet” yaptırımının uygulanması için Yargıtay Yüksek Disiplin Kurulu’na yarın itibariyle gerekli başvuru yapılacaktır. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Anayasal düzeni yok sayan bu keyfi uygulamaya karşı hukukun üstünlüğünü ve yurttaşlarımızın haklarını korumak için yapılacakları belirlemek üzere yarın sabah olağanüstü gündemle toplantı kararı almıştır" ifadelerini kullandı.

"Yargıtay Başkanlığı postunda oturan ve sadece tuzluk görevi ifan eden kişi olmak üzere..."

Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Profesörü İzzet Özgenç de Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasını "skandal" olarak nitelendirdi. Yargıtay Başkanı'na çok sert tepkide bulunan Özgenç, "Yargıtay Başkanlığı postunda oturan ve sadece tuzluk görevi ifa eden kişi olmak üzere, ilgililerin istifasını gerekli kılmalıdır" ifadelerini kaydetti.

Özgenç'in sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda şu ifadeler yer aldı:

"Öncelikle belirtmek gerekir ki, Anayasa Mahkemesinin söz konusu bireysel başvuru üzerine verdiği hak ihlali ve yeniden yargılama kararı, benzer durumlarla ilgili olarak daha önce verdiği kararlara nazaran farklılık arz eden gerekçesi itibarıyla, hukuken sorunludur. Bu karar, her yönüyle bilimsel bir eleştiriye açıktır. Ancak, bu kararın "yok" sayılması hukuken mümkün değildir ve Daire tarafından bu karara 'uyulmamasına' karar verilmesinin hukuken izahı yoktur.

Kararda Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından 'tehdit' edildiğinden bahsedilmesi ve Daire tarafından Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması, bir skandaldır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin sözü konusu kararı bir yargısal karar mahiyeti taşımamaktadır ve bu nedenle geri alınmalıdır. Yüksek Mahkemeler arasında yaşanan ve kötü bir yargı yönetiminin tezahürü olan bu kriz, başta Yargıtay Başkanlığı postunda oturan ve sadece tuzluk görevi ifa eden kişi olmak üzere, ilgililerin istifasını gerekli kılmaktadır."