Yurttaş, ekonomi üzerinden Babacan’a dert yandı: Medine hurması yiyorum diyor zehir zıkkım ola

Yurttaş, ekonomi üzerinden Babacan’a dert yandı: Medine hurması yiyorum diyor zehir zıkkım ola
Elazığ Yurbaşı’nda bir vatandaş Ali Babacan’a ekonomi üzerinden dert yandı. Vatandaş “Ben bu ülkeye prim ödedim, 10 bin lira maaş alıyorum. Bizimle milletvekilleri arasındaki fark ne? Bakın televizyonda 'Ben manda yoğurdu...
Elazığ Yurbaşı’nda bir vatandaş Ali Babacan’a ekonomi üzerinden dert yandı. Vatandaş “Ben bu ülkeye prim ödedim, 10 bin lira maaş alıyorum. Bizimle milletvekilleri arasındaki fark ne? Bakın televizyonda 'Ben manda yoğurdu yiyorum, kestane balı yiyorum, Medine hurması yiyorum' diyor. Zehir zıkkım ola. Yazık değil mi bu ülkeye, bu insanlara" diye tepki gösterdi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Elazığ’ın Yurtbaşı beldesinde; “2018'den beri gerçek enflasyon açıklanmıyor. Çarşıya çıkan herkes, evine yarım kilo peynir, 250 gram kıyma alan herkes gerçek enflasyonu bilip, yaşıyor. Halkın bildiğini, gördüğünü, yaşadığını halktan saklayamazsınız. Ne açıklarsanız açıklayın. Gerçekten yazık olacak. Bu büyük ve güzel ülkeye çok yazık olacak” dedi. Babacan’ın sohbet ettiği bir vatandaş, “Ben bu ülkeye prim ödedim, 10 bin lira maaş alıyorum. Bizimle milletvekilleri arasındaki fark ne? Bakın televizyonda 'Ben manda yoğurdu yiyorum, kestane balı yiyorum, Medine hurması yiyorum' diyor. Zehir zıkkım ola. Yazık değil mi bu ülkeye, bu insanlara" diye tepki gösterdi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, seçim çalışmaları kapsamında gittiği Elazığ'da vatandaşlarla bir araya geldi. Babacan’a Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Halil Çanakçı, Kahramanmaraş Milletvekili İrfan Karatutlu, Elazığ İl Başkanı Mehmet Kangal, Elazığ Belediye Başkan Adayı Recep Ceylan eşlik etti. Yurtbaşı beldesi ziyareti sırasında konuşma yapan Babacan, şunları söyledi:

"Büyük ve güzel ülkemize yazık ediyorlar"

"Diyorlar ki geçinemiyoruz. Bugün emeklimizin oturduğu ev eğer kendinin değilse, emekli maaşı ile geçinmeleri mümkün değil. Çiftçilerimiz feryat ediyorlar, zarar ediyoruz diye. Ne kadar çok üretirsek o kadar çok zarar ediyoruz. Maliyetler almış başını gitmiş ve gençler babalarının mesleğini yapmak istemiyorlar. Gençler tarımla uğraşmak istemiyorlar, 'Baba sen zarar ediyorsun, ben başka bir iş yapmak istiyorum' diyorlar. Gerçekten de bu büyük ve güzel ülkemize çok yazık ediyorlar. Çektiğiniz bu sıkıntılar sadece ve sadece kötü yönetim yüzünden. Bu büyük ülke, doğru yönetildiğinde, ehil ve dürüst kadrolarla yönetildiğinde nasıl büyük bir başarıya ulaşıyor, nasıl koşmaya başlıyor bunu gördük. Elazığ’ın öz evladı İbrahim Çanakçı Bey 11 yıl Türkiye hazinesinin başında oldu. Çok yakın çalıştık ama nasıl; dürüst ve ehil kadrolarla çalıştık. İşi ehline teslim ettik, işi yandaşlara teslim etmedik, bu bendendir diye onları göreve getirmedik. Dürüst ve ehil kadroları bütün kurumların başına getirerek, adalet ve istişare ile yöneterek Türkiye’de başarılı olduk. 3 bin 500 dolarlık milli gelirimiz 12 bin 500 dolara çıktı. Yıl 2013 bundan 10 yıl sonra Sayın Erdoğan ne diyor; 'Milli gelirimizi 13 bin dolara çıkarttık' diyor, 2013 yılında. Bundan 10 yıl önce 12 bin 500 doları yakalamışız.

"TÜİK'in terazisi bozulalı çok oldu"

Bu ülkeyi fakirleştiren siz ve sizin yönetiminiz oldu. Üstelik TÜİK’in açıkladığı rakamlarla bunu anlatmaya çalışıyor. TÜİK’in terazisi bozulalı çok oldu. Devletin en doğru verileri açıklaması gereken kurumu, devletin enflasyonu düzgün ölçmesi gereken kurumu, devletin her türlü istatistiğini ölçüp doğru olarak yayınlaması gereken kurumu artık doğruyu söylemiyor. Şimdi ne oldu; baktılar ki enflasyon artıyor, düşüremiyorlar çünkü para basıyorlardı. Döndüler TÜİK’e dediler ki; biz düşüremiyoruz bari sen düşür. TÜİK de 'başüstüne' dedi, düşürdü enflasyonu ama halkın enflasyonu düşmüyor. Emeklimizin, çiftçimizin enflasyonu düşmüyor, yükselmeye devam ediyor. Gerçek enflasyon, halkın enflasyonu yüzde 130 iken tutup da TÜİK’e yüzde 65’lik bir enflasyon açıklatıp, emeklinin de maaşına ona göre zam yaparsanız, o zaman emeklinin hakkına girmiş olursunuz, emekliyi fakirleştirmiş olursunuz. Gerçek enflasyonla, halkın yaşadığı enflasyonla TÜİK’in açıkladığı enflasyon arasındaki farkla da emeklimizi mağdur etmiş olursunuz. Bu son bir yılda değil, 2018'den beri böyle. 2018'den beri gerçek enflasyon açıklanmıyor. Çarşıya çıkan herkes, evine yarım kilo peynir, 250 gram kıyma alan herkes gerçek enflasyonu bilip, yaşıyor. Halkın bildiğini, gördüğünü, yaşadığını halktan saklayamazsınız. Ne açıklarsanız açıklayın. Gerçekten yazık olacak. Bu büyük ve güzel ülkeye çok yazık olacak.”

"Rakam oyunlarıyla kimi kandırıyorsunuz?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Biz geldiğimizde emekli maaşı 66 liraydı, şimdi 10 bin lira. Nereden nereye' sözüne de tepki gösteren Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu 200 lira, tedavüle çıktığı yıl değeri 134 dolar, bugünkü değeri 6,5 dolar. Keşke bu 200 liranın değeri 134 olarak kalsaydı da Sayın Erdoğan emeklinin maaşını hiç arttırmasaydı, biz razıydık çünkü emeklimiz daha çok kardaydı. Şu paranın değerini 134 olarak korusun yeter. 134 dolar etseydi bu 200 lira, o günden bugüne de emeklimize hiç zam verilmeseydi, emeklimizin cebine daha fazla para girerdi. Rakam oyunlarıyla şuradan şuraya arttırdık diye kimin kandırıyorsunuz? Emekli maaşıyla pazara çıktığında, bakkala manava çıktığında, pazara gittiğinde ne alabiliyordu eskiden ne alıyordu? Bugün ne alabiliyor? Önemli olan bir aylık emekli maaşının satın alma gücüdür. Bir aylık maaşı ile eskiden ne kadar alışveriş yapabiliyordu bugün ne kadar alışveriş yapabiliyor? Hesap çok basit. Onun için bu rakam oyunlarına başvurmasına gerek yok.

"Merkez bankası bağımsız olmalı diyoruz"

Bu bölge aynı zamanda tarım ve hayvancılık bölgesi. Tarım ve hayvancılar için bu yıl bütçesinden ayrılan para 91 milyar lira. Çiftçiye verilen bütün destek bütün Türkiye'de 91 milyar lira. Peki faize ayran rakam ne kadar; bir trilyon 254 milyar lira. Sadece faize. Yetmedi, bir de kur korumalı mevduata kur farkı veriyorlar. Bir trilyon lira da kur farkı ödüyorlar. Merkez Bankası'na karşılıksız para bastırarak bu kur farkını ödüyorlar. İkisini toplayın, iki trilyon 250 milyar. Çiftçiye 91 milyar. Zaten bankada parası olana, faiz ve kur farkı olarak ödedikleri iki trilyon 250 milyar yani 25 katı. Milyonlarca çiftçiye destek verilerinin 25 katını faiz ve kur farkı verirseniz bunu da faizsiz karşılıksız para basarak öderseniz bu ülkede enflasyon düşmez. Bu kadar basit. Her para bastıklarında enflasyon şişiyor, enflasyon şiştikçe insanlar mağdur oluyor. Karşılıksız para bastıkça gübreye zam geliyor, karşılıksız para bastıkça mazota zam geliyor, yeme zam geliyor, tohuma zam geliyor, elektriğe zam geliyor. Hesap çok basit. Yani onun için diyoruz ki; Merkez Bankası bağımsız olmalı. Zannetmeyin ki Ali Babacan'ın yakın arkadaşlarından birini alıp da ekonominin başına getirirsek bu işleri toparlar, yapamaz çünkü hukuk ve adalet olmadan ekonomi olmaz. Güven olmadan ekonomi olmaz."

"Benimle milletvekili arasındaki fark ne?"

Ziyaret sırasında Babacan ile konuşan bir vatandaş, "Sayın Başkanım aramızda bir fark var mı, yok. Ben bu ülkeye prim ödedim, 10 bin lira maaş alıyorum. Bizimle milletvekilleri arasındaki fark ne? Yazık değil mi? Bakın televizyonda 'Ben manda yoğurdu yiyorum, kestane balı yiyorum, Medine hurması yiyorum' diyor. Zehir zıkkım ola. Yazık değil mi bu ülkeye, bu insanlara" diyerek tepki gösterdi. (ANKA)