Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

HOCALI’DAN KİEV’E “RUS RUHU” GERÇEĞİ; SOYKIRIM GELENEĞİ

Savaş denilen ölüm makinesi yeniden harekete geçti.

Rusya’nın aşağılık kompleksi içinde büyüklük taslayan hasta ruhu, hayali ve sahte gerekçeler üreterek ölüm makinesine dönüştü; füze oldular, top mermisi oldular masum insanların üstüne ölüm olup yağdılar. Geçen yüzyılda iki dünya savaşı ile 100 milyona yakın insanı katleden BATI’NIN BARBARLIK RUHU, yeniden hortladı.

Savaş çıkarmanın haklı, makul bir sebebi olamaz. Savaşı, bir siyaset aracı olarak kullanmak ise asla ahlaki ve insani bir davranış değildir. Savaş, öldürmek için değil ölümden korunmak için yapılmalı.

ÇAR Vladimir Vladimiroviç Putin, “Büyük Rus İmparatorluğunu” kurmak hayali ile 24 Şubat sabahı harekete geçti ve 5 gündür Ukrayna’yı tanklarla çiğniyor, savaş uçakları ile bombalıyor; İnsanlar ölüyor.1968 Prag’ı, 1990 Bakü’yü çiğneyen Rus tankları şimdi Kiev’e yürüyor.

Ukraynalı anaların çocuklarını ateşin önünden kaçırmaya çalışmasını, çaresiz çırpınışlarını, gözyaşlarını, umutsuz bakışlarını yüreklerimiz paralanarak televizyon ekranlarında izledik; üzüldük, acıdık, zalimleri lanetledik.

21. yüzyılın ilk çeyreğindeyiz; bilimin, aklın, insanlık değerlerinin, hukukun, ekonomik gelişmenin, teknolojinin bu denli geliştiği; uzayın fethedildiği bu çağda hasta ruhlu bir diktatörün gerçek dışı gerekçelerle insanlığı ayaklar altına almasını, çocukları korkutmasını nefretle seyrediyoruz.

Acı olan, Batı dünyası yöneticilerinin bu vahşeti nutuk atarak seyrediyor olmasıdır.

Şüpheliyim, endişeliyim; Rusya, bu saldırıyı ABD’ye haber vererek mi başlattı?

BIDEN ve PUTİN, 2021 Haziran zirvesinde ne konuştular ve hangi kararları aldılar, bilmiyoruz. Aslında, ABD Başkanı JOE BIDEN, “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek, …biz savaşa fiilen katılmayacağız” beyanlarını çok önceden tüm dünyaya ilan ederken böyle bir mutabakatın itirafını yapıyor gibiydi.

ABD ile Rusya arasında ÇİN’e karşı gizli bir mutabakatı olduğu ve Rusya’nın ABD’nin gözetimi altında Ukrayna’ya saldırdığı iddiaları bir gerçeği hatırlatıyor; “Küresel güçler yeni bir yüzyılın ilk çeyreğinde dünyayı yeniden paylaşıyorlar.”

Azerbaycan/Hocalı’da, Srebrenitsa’da, Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Suriye’de, Filistin’de, Afrika’da, Balkanlar’da ve daha birçok yerde aynı senaryo yazıldı, aynı oyun oynandı; ayılar, filler tepişti masum insanlar ayakaltında kaldı. Emperyalist küresel güçler/devletler masum insanların kanlarını akıtarak, emeklerini, zenginliklerini sömürerek zenginleştiler.

Ukrayna savaşı böyle pis bir savaştır. Bir kısmı Kıpçak kökenli soydaşlarımız olan Ukraynalıların acılarını paylaşıyoruz ve zalimleri nefretle kınıyoruz.

Bu sebeple kendi acımızı hatırladık; Hocalı katliamı 30.yılını doldurdu.

Ermenistan silahlı kuvvetleri, 5 aydan bu yana kuşatma altında tuttukları yaklaşık 8 bin Türkün yaşadığı Hocalı kasabasına 25 Şubat 1992 Salı gecesinde yoğun top ve füze atışları ile saldırdı;106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk toplam 613 insan Türk ve Müslüman oldukları için işkence yapılarak hunharca katledildi. İnsanların derilerini yüzerek işkence yapan Dr. Zori Balayan’ın itirafları bugün resmi belge olarak BM’lerin elindedir.

Aralarında çocukların, kadınların ve yaşlıların bulunduğu 487 yaralı ve hala 150’sinin akıbeti belli olmayan 1275 esir insanımız, hapishanelerde işkence altında çoğu hayatını kaybetti. Geride kalanlar -12 derece dondurucu havada yerinden yurdundan sökülerek sürgün edildi.

Yıl 1992, Hocalı katliamının arkasında Rusya vardır, Batı Dünyası seyirci kaldı.

Yıl 1995, Rusların destekledikleri Sırplar, Bosna’nın Srebrenitsa kasabasında BM’ler güçlerinin gözleri önünde 8 bin 372 Boşnak gencini Müslüman ve Osmanlı oldukları için topluca katledildi, Batı Dünyası seyirci kaldı.

Yıl, 1821 Mora isyanı, yıl 1929 Kara Yorgi Sırp isyanı, yine arkasında Rusya vardır, Avrupa devletlerinin teşviki ve desteği vardır. Yüzyıl içinde 500 yıllık koca Balkan Türk Yurdu kaybedilmiş yaklaşık 5 milyon insan, Türk ve Müslüman oldukları için Yunan, Sırp, Bulgar çeteleri tarafından katledilmiş veya Anadolu’ya ulaşmak için Balkan dağlarında hayatlarını kaybetmişlerdir.

Yıl 1918, Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa ve Rusya’ya teslim olmuş, ateşkes antlaşması imzalanmıştır. Ancak “Milleti Sadıka” dediğimiz, yıllarca bağrımızda beslediğimiz Ermeni çeteleri bu devletlerin desteğinde savunmasız insanlarımıza saldırmışlar toplu katliamlar yapmışlardır. Canlı şahidi, benim ailem. Suriye’nin Bayır-Bucak Bölgesinde yüzyıllardır Türk ve Müslüman kimliği ile hür yaşayan atalarım/dedem ve yüzlerce Türk, bir gecede Ermeni ve Nuseyri çeteleri tarafından katledilmişlerdir, bugün mezarlarının yeri dahi belli değildir.

BENCE
Dünyanın en mazlum milleti Türk Milleti’dir. Dünyanın en değerli coğrafyasında yaşıyoruz; Küresel emperyalizmin ülkemiz üzerindeki emellerini biliyoruz. Geçmişi unutmamalıyız. Yaşananlardan ders çıkarmalıyız.

Ayıdan dost, Haçlı’dan müttefik olmaz.

Allah, Devletimize zeval vermesin, Milletimizin birliğini bozmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi