İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi

Tam yüz yıl önce, İzmir’in kurtuluşundan sadece 5 ay sonra, Lozan’daki barış görüşmeleri kesintiye uğramış yani henüz barış anlaşması imzalanmamış, cumhuriyet ilan edilmemişken, cumhuriyetin kurucuları ülkenin ekonomik geleceğini, yeni devletin takip edeceği ekonomi politikalarını konuşacak İktisat Kongresi’ni İzmir’de topladı. Yıllar süren savaşlardan yorgun düşmüş bir millet, yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden bağımsız bir ulus devlet yaratma çabasındaydı. Hem de 1929 yılındaki küresel ekonomik kriz ile sonrasındaki faşizm ve İkinci Dünya Savaşı kapıdayken.

Tüm olumsuz koşullara rağmen Mustafa Kemal ve arkadaşlarının hem kendilerine hem de ülkeye güvenleri tamdı. Kurtuluş Savaş’ı devam ederken 1921’de, Maarif Kongresi’ni, savaş biter bitmez İktisat Kongresi’ni toplayacak özgüvene ve ileri görüşlülüğe sahiptiler. Türkiye’nin her yerinden, her sınıftan İzmir’e gelen 1135 delege 17 Şubat’tan 4 Mart’a kadar yeni devletin ekonomi politikasının ne olması gerektiğini konuştu, kararlar aldı. Savaşla kazanılan siyasi bağımsızlığın ekonomik bağımsızlık olmadan korunamayacağının bilinciyle çalıştılar ve 1920’de kabul edilen Misakı Milliden sonra Misakı İktisadi Esaslarını kabul ettiler. Ne savaştan yeni çıkmış olmak, ne yokluk, ne yoksulluk hiçbiri gözlerini korkutamadı.

Aradan yüz yıl geçti. Cumhuriyet şimdi ikinci yüzyılında yine bir yol ayrımında. 1923 yılının şartlarının çok ilerisinde olsak da bugün de cumhuriyetin tahrip edilen kurumlarının güçlendirilmesi, kriz içindeki ekonomisinin iyileştirilmesi, yoksulluk içindeki halkının refaha kavuşturulması gerekli. Eğitim alan nüfus çok artmış olsa da eğitimin içeriği boşaltılmış, gençleri umutsuz, geleceğini ülke dışında arayan bir durumdayız. Yüz yıl sonra bugün yine bir sarayın kapatılması, egemenliğin kayıtsız ve şartsız olarak millete verilmesi gerekli. Bütün ilerlemeye rağmen yüz yıl önce konulan çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkma hedefinin uzağında olan Türkiye’nin bu hedefi yeniden önüne koymasının ve bu doğrultuda çalışmasının vakti. Yirmi yılı aşkın süredir ülkeyi yöneten iktidarın kelimenin her anlamı ile yarattığı enkazın altından çıkıp, çalışmanın, üretmenin, ürettiğini hakça bölüşmenin, doğa ile uyumlu ve sürdürülebilir bir gelişme ivmesi yakalamanın zamanı.

İşte İzmir İktisat Kongresi böyle bir zamanda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin organizasyonuyla İzmir’de toplanıyor. Yüz yıl önce olduğu gibi 15 Şubat’ta başlaması planlanan kongre, yaşanan deprem felaketi nedeniyle 15 Mart’ta başladı. 21 Mart’a kadar; yeniliğe, vicdana, yürüyüşe, doğamıza, değişime, sadakate, çokluğa ve birliğe davet temalarıyla tüm görüşler dile getirilecek.

Kongre sunumları 15 Mart’ta başlamış olsa da çiftçiler, sanayiciler, işçiler, tüccar ve esnaflardan oluşan kongre bileşenleri 10 Ağustos 2022’den bu yana toplanıyor, çalışıyor, sorunları tartışıyor ve kararlar alıyor. İşçi ve işveren sendikaları, çiftçiler ve tüccarlar, sanayiciler her konuyu birlikte tartışıyor, aynı masada birlikte çalışarak birlikte kararlar alıyor. Alınan kararlar, bilim insanları tarafından kavramsal ve bilimsel zemine oturtuluyor. Nihai karar toplantısı 21 Mart 2023’te yapılacak ve tüm kararlar bileşenlerce oylanarak sonuç bildirgesi oluşturulacak.

Türkiye, toplumsal meşruiyet zemininde ömrünü tamamlayan siyasi iktidarın, 14 Mayıs seçimleriyle hukuki ömrünü tamamlamasından sonraya hazırlanıyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, ülkenin kalkınması ve çağdaş uygarlık seviyesini aşma hedefine doğru yeniden ve hızla yola çıkması için neler yapılması gerektiğini tartışıyor. Neoliberal politikaların yarattığı yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizlik sonrasında kamucu politikaların öne çıkarılması fikri daha çok kabul görüyor. İkinci yüzyılda atılacak ilk ve en önemli adımın hukuk sistemi ve adalet olduğu, paydaşların ve konuşmacıların ortak paydası oldu. Yargı sistemi tarafsız ve bağımsız olmayan, adalet üretmeyen, hukukun üstün olmadığı bir ülkede kalkınmanın olamayacağı hemen her kesim ve siyasi görüşten kişi tarafından dile getirildi.

İzmir İktisat Kongresi’nin yüz yıl önceden gelen sesi ve tuttuğu ışık, yüz yıl sonra bize yine yol gösteriyor. Yürümek üzere olduğumuz bu yolun zor olduğunu düşünenlerin, yüz yıl önce yürünen yola, o yolun zorluklarına, her zorluğa rağmen yürümeye devam eden atalarımıza bakıp onlardan ilham alması gerekli. Yüz yıl önce, bu topraklarda yaşayan herkes nasıl bir araya gelip başarmış ise yüz yıl sonra yine bir araya gelecek ve yine başaracağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Aydın Arşivi